Gıda enflasyonunda birinciyiz ama çözümsüz değiliz; yeter ki isteyelim

A -
A +

 

İklim şahane, hasat yüksek, rakamlar sevindirici.

Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre bu yıl ekmeklik buğdayda yeterlilik oranı yüzde 89,2, makarnalık buğdayda yüzde 259. Genel yeterlilik de yüzde 102,3 oranında ki bu iyi durumda olduğumuzu gösterir.

Ukrayna-Rusya arasında devam eden savaşa rağmen bir stok sıkıntısı yaşamayacağımız ortada. Bilindiği üzere Türkiye ithal ettiği buğdayları makarna, un, bisküvi vb. buğday mamulleri ihracatına dönüştürüyor. Geçen yıl bu amaçla 2,44 milyar dolarlık buğday ithal etmiş ama bunu dediğimiz gibi buğday mamullerine dönüştürerek satmış ve 3,23 milyar dolarlık gelir elde etmiş. Yani 795 milyon dolarlık dış ticaret fazlası elde edilmiş. Türkiye dünya un ihracatında birinci, makarna ihracatında ise ikinci sırada yer alıyor.

Türkiye baklagiller piyasasında da bir numara. Geçen yıl Türkiye’de 305 bin ton kuru fasulye üretildi ve tüm zamanların rekoru kırıldı. Dünya nohut üretiminde ikinci, mercimek üretiminde dördüncü sırada olduğumuzu belirtelim. Geçen yıl 64 bin ton kuru fasulye, 168 bin ton nohut ve 227 bin ton mercimek ihraç edildi.

Güzel haberlere devam edelim. Tarım ve Orman Bakanlığı 2022'de atıl alanların değerlendirilmesi, stratejik öneme sahip, arz açığı olan ürünlerde üretimin artırılması, kuraklığa dayanıklı çeşitlerin yaygınlaştırılması, yem bitkisi üretim miktarının artırılması amacıyla yaklaşık 400 projeyi hayata geçirdi. İklimin elverdiği ölçülerde yazlık buğday ve arpa ekimi yaptırıldı.

Sebze ve meyve üretiminde de Avrupa birincisi olduğumuzu söylemeye gerek yok sanırım. Neredeyse dağ taş, ceviz, badem, zeytin, kiraz ağacı ile doldu. Seracılıkta ve topraksız tarımda inanılmaz başarı hikâyeleri yazılıyor. Ama hep ihraç ediliyor. Çünkü döviz kuru yüksek. Üretici domatesi kilosu 3 liradan iç piyasaya vereceğine alım gücü yüksek olan Avrupa pazarına ortalama 2 avrodan (36 lira) satmayı tercih ediyor.

Bu durum tüm tahıl ürünleri, baklagiller piyasası, sebze ve meyvede geçerli. Dolayısıyla iç pazarda ARZ mevcudiyeti azaldıkça fiyatlar artıyor, buna yüksek yakıt fiyatlarını da bahane ederek tedarik zinciri ile market zincirleri, stokçular ahlaksızca fahiş fiyatlar ekliyorlar, sonra tarlada 3 lira olan domates markette ve pazarda 25 lira oluyor. Bunun beraberinde gelen gıda enflasyonu genel enflasyonun baş belirleyicisi ve tetikleyicisi oluyor. Enflasyon yükseldikçe döviz yükseliyor ve biz bir kısır döngü içerisine giriyoruz.

Bakın tahıl, baklagiller, sebze ve meyve üretiminde yakaladığımız başarı tablosu GIDA ENFLASYONUNDA nasıl aleyhimize dönüyor:

Nisan 2022 itibarıyla Avrupa’da gıda enflasyonu (Yüzde olarak):

Fransa: 4,3/İsveç: 6,7/İtalya: 6,7/Hollanda: 8,5/Almanya: 8,5/İspanya: 10,3/Portekiz: 10,7/Yunanistan: 11,3/Polonya: 12,3/Romanya: 14,8/Macaristan: 17,3/Bulgaristan: 21/Türkiye: 90,8...

 

VAKİT YOK GEMİ KALKIYOR ARTIK; SUNİ GIDA KRİZİ KAPIDA

 

ABD Ziraat Dairesi olan USDA buğday fiyatını ton başına 395 dolar olarak tahmin etti. Yani kilo başına 0.395 dolar. Türkiye’de sezon ortalama kurunu 18 lira olarak tahmin edersek buğday üreticisi çiftçimize ton başına 7100 lirayı vermek durumundayız. Eğer bu parayı çiftçimize vermezsek ithal ederek başka ulusların çiftçilerine vereceğiz. Eğer o da ithal edebilirsek. Çünkü Rusya ve Hindistan ihracatı yasakladı. Çin dünyada eşi benzeri görülmemiş bir stoklama içinde. Aşağıda grafik var, Çin’in yıllar itibarıyla stokladığı tahılın nasıl arttığını gösteriyor.

 

Gıda enflasyonunda birinciyiz ama çözümsüz değiliz; yeter ki isteyelim

 

Çünkü dünya tıpkı Pandemi’de olduğu gibi yeni kurgulanmış bir gıda tehdidiyle karşı karşıya. Hiç kendimizi “biz kendimize yeteriz” diye eğlemeyelim ve işi hafife almayalım. Aslında Kemal Kılıçdaroğlu’nun abukluklarına laf yetiştireceğimize bu konulara odaklanılsa daha iyi olacak.

Sadece Çin değil. Hindistan buğday ve şeker ihracatını yasaklamasının ardından önceki gün pirinç ihracatını da kısıtladı.

Bizim de stoklarımızı artırmamız, döviz kurunun yüksekliği nedeniyle üreticinin ihracatla elde edeceği geliri dikkate alarak alımlar yapmamız ve fiyatları şimdiden ABD’deki gibi belirleyerek İÇ PİYASADAKİ ARZI artırmalıyız.

Buna bağlı olarak da tedarik zincirindeki ve stokçuluktaki denetimleri kırmızı alarm seviyesinde artırıp cezaları en yüksek seviyeye çıkarmalı. Tarım Kredi Kooperatifleri KOOP MARKET’lerin ucuz ürün satmalarının yolu açılmalı. Tarımda girdi maliyetleri çok arttı. Enflasyon-döviz kuru kısır döngüsünü kıracağı için bu destekler daha da artırılmalı.

 

Gıda enflasyonunda birinciyiz ama çözümsüz değiliz; yeter ki isteyelim

 

Yukarıdaki grafikte HAYVAN YEMİ maliyetinin yüzde 107,41 oranında arttığı yazılı. Şimdi size kısaca SOYA gerçeğinden söz edeceğim. Soya insan beslenmesi kadar hayvan beslenmesinde ve kaliteli yem açığının giderilmesinde kullanılıyor. Tam yağlı soyanın yüksek enerji değeri ve protein muhtevası, hayvan yemlerinde kullanıldığında çok büyük yararlar sağlamakta.

Peki, Türkiye’deki soya üretimi ve tedariki ne durumda dersiniz?

Türkiye 2020 yılında 150 bin ton soya üretmiş. 3 milyon 38 bin ton da ithal etmiş. Bu ithalat için Brezilya, Ukrayna ve Uruguay’a toplam 1,4 milyar dolar para ödenmiş.

Et fiyatları neden artıyor dediğimizde yalnızca bir parametre bu.

Planlama önemli.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.