İnfaz değişikliği kanunu bir af düzenlemesi mi?

A -
A +
Av. İhsan Sartık
(Eski Ceza Hâkimi)
ihsansartik@gmail.com
 
 
Kamuoyunda, yeni çıkarılan 7242 sayılı kanunun bir af düzenlemesi olduğuna, bu sebeple TBMM’de nitelikli çoğunluk olan 3/5 ile kabul edilmesi ve tüm suçlar yönünden uygulanması gerektiğine iddialar mevcuttur. Ama durum bundan çok farklıdır.
 
 
30 Mayıs 2019 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımızın açıkladığı, Yargı Reformu Strateji Belgesinde yer alan hususlardan birisi olan İnfaz Rejimine yönelik köklü değişiklikler yapılması hedefi çerçevesindeki, “7242 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’’ geçen hafta TBMM’de kabul edilmiş ve Resmî Gazete’de yayınlanmak suretiyle yürürlüğe girmiştir.
Esasen, ceza ve infaz kanunlarında sürekli değişiklik yapılması, yasama erki yönünden rağbet edilen bir yöntem olmamalıdır. Çağdaş ceza infaz sisteminin temel amacı; hükümlülerin, yeniden suç işlemelerini engelleyici etkenleri güçlendirmek, toplumsal kurallara saygılı ve sorumluluk taşıyan bir hayat biçimine uyumlarını kolaylaştırmak, toplumu suça karşı korumaktır. Ancak bu ideal sisteme ulaşmak uygulamada kolay bir durum değildir. Nitekim cezaevlerinin kapasite probleminin sürdürülemez hâle gelmesi sebebiyle yürürlüğe giren yeni kanun ile infaz rejiminde geçici iyileştirmeler yapılarak gelecekte aktif bir infaz rejimi tesisi için zaman kazanma hedeflenmiştir. Şüphesiz yapılan düzenleme tek başına yeterli değildir. Sürdürülebilir ve öngörülebilir bir infaz sistemi için amaca matuf işlerliği olan, sürekli reforma ihtiyaç duyulmayan bir sistem kurulmalıdır. Bu husustaki eksiklikler yetkili makamların da şüphesiz bilgileri dâhilindedir. Bu bağlamda suç ve ceza dengesini sağlamaya yönelik ileride daha kapsamlı düzenlemelerin yapılacağı bizzat Cumhurbaşkanımız tarafından beyan edilmiştir.
Hâlihazırda 90 bin kişinin cezaevinden çıkabiliyor olması ve bunlardan 45 bin kişinin geçici olarak izinli çıktıkları cezaevine geri dönecekleri dikkate alındığında, yeni cezaevlerinin hızla hizmete girmemesi hâlinde yine cezaevlerinde kapasite sorunu yaşanacağı açıktır. Esasen hedef çok cezaevi yapmak değil etkin ve sürdürülebilir bir infaz rejimi tesis etmek olmalıdır. Bunun için liyakat sahibi uygulayıcı hukukçular yetiştirip hızlı ve nitelikli kararlar verilmesini sağlamak, suç ve ceza adaletini sağlayan kalıcı düzenlemeler yapmak ve suçun işlenmesini önleyici sosyo-ekonomik tedbirleri almak şarttır.
 
YENİ DÜZENLEMELER ŞART
 
Kanaatimizce, infaz aşamasında artık ceza miktarları suçun ağırlığına göre zaten yargılama aşamasında dikkate alındığı için her suç için ayrı infaz oranları belirlenmesinden vazgeçilmeli, denetimli serbestlik ve şartlı salıverme arasındaki şekilsel ayrım kaldırılmalı, yapılacak düzenlemelerle şartlı salıvermenin tek bir oran üzerinden hesaplanması suretiyle hükümlünün ıslahı ve topluma kazandırılması sürecinin de daha detaylı düzenlenmelidir.
Özellikle “iyi hâlli” olma şartının objektif kriterler üzerinden belirlenen bir hak olması için somut düzenlemeler yapılmalıdır.
 
KANUNU AYM İPTAL EDER Mİ?
 
Öte yandan kamuoyunda, yeni çıkarılan 7242 Sayılı kanunun bir af düzenlemesi olduğuna, bu sebeple TBMM’de nitelikli çoğunluk olan 3/5 ile kabul edilmesi ve tüm suçlar yönünden uygulanması gerektiğine iddialar mevcuttur. CHP, kanunun istisnai suçlar öngörmesi sebebiyle iptali suretiyle kapsamının bir af gibi tüm suçlara uygulanması için Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuracağını beyan etmiştir.
Hâlbuki AYM, kamuoyunda “Rahşan affı” diye bilinen 4616 sayılı kanun ve bu kanunun devamı olan 4758 sayılı kanun hakkındaki 18. 07. 2001 tarihli 2001/4 E. 2001/332 K. Sayılı ve 28.05.2002 tarihli 2002/99 E. 2002/ 51 K. Sayılı kararıyla bir düzenlemenin af mı, yoksa infaz düzenlemesi olduğuna dair dört temel kriter belirlenmiştir. Bu kriterlerden birinci ve en önemlisi, yapılacak ceza indiriminin mutlak surette ‘’iyi hâl” şartına bağlı tutulmasıdır. 4616 sayılı kanunda böyle bir şart yoktu, 4616 Sayılı kanunda doğrudan mevcut cezadan indirim 10 yıl indirim, 4616 Sayılı kanunun iptali akabinde çıkarılan ve yine iptal edilen 4758 Sayılı kanunda ise bu kez cezaevinde geçirilecek süreden doğrudan 10 yıl indirim öngörülüyordu. “İyi hâlli olma ve iyi hâlin devamı” şartı geçen hafta çıkan 7242 Sayılı kanunda yerine getirilmiştir.
İkinci kriter, cezaevinde belirli bir sürenin geçirilmesidir. 7242 Sayılı kanun ile 5275 Sayılı kanun kapsamında verilecek denetimli serbestlik kararından faydalanabilmesi için öncelikle hükümlünün ceza infaz kurumuna girip idare ve gözlem kurulu tarafından gözlemlenerek “iyi hâlli” olduğuna dair karar şart olmakla, ceza infaz kurumunda süre geçirme şartı yerine getirilmiştir.
Üçüncü kriter, “Belirli şartlar altında gözetim altında salıverme yapılacaktır”… 7242 Sayılı yeni kanun ile 5275 sayılı kanun kapsamında verilecek denetimli serbestlik sürecinde ve akabindeki şartlı salıverme sürecinde hükümlü Denetimli Serbestlik Müdürlüklerinin düzenleyeceği programlara katılma zorunluluğu bulunmakla beraber her iki süreçte de sürekli gözetim altındadırlar.
Dördüncü kriter ise salıverilme sonrası suç işlediği takdirde cezaevine iade edilme şartıdır. 7242 Sayılı kanun ile 5275 Sayılı kanunun 105/ A kapsamında hükümlü hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanmaya başlandıktan sonra işlediği iddia olunan ve cezasının alt sınırı bir yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suçtan dolayı kamu davası açılmış olması hâlinde, denetimli serbestlik müdürlüğünün talebi üzerine infaz hâkimi tarafından, hükümlünün açık ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verilebilecek olduğundan bu kriter de yerine getirilmiştir.
Ayrıca Anayasa Mahkemesi’nin de sık sık vurguladığı üzere, eşitlik ilkesi, herkesin her yönden aynı hükümlere tabi olması gerektiği anlamına gelmez. Bu ilke ile güdülen amaç, benzer şartlar içinde olanların, kanunlarca aynı işleme bağlı tutulmasını sağlamaktır. Bu açıdan da kalıcı infaz oranları yönünden istisna tutulan suçlar ile diğer suçlar arasında, suçlardan kaynaklanan zararların niteliği, kamu düzenine etkileri farklı olduğundan düzenleme eşitlik ilkesine uygundur. Kaldı ki, sağlık sebeplerinden dolayı kapasiteden kaynaklı sorunu kaldırmak için açık cezaevinde olanlar arasında uzun süreli izinli sayılmaları yönünden bir ayrım yapılmamıştır.
Bütün bu sebeplerle Anayasa Mahkemesi’nin düzenlemeyi bir af olarak değerlendirmeyeceği kanaatindeyiz…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.