Irak’ta ‘Suriye Modeli’ uygulanabilir mi?

A -
A +
Doç. Dr. Hüseyin ŞEYHANLIOĞLU
Gaziantep Üniversitesi
hseyhanlioglu@gmail.com
 
PKK, İran ve ABD ittifakına karşı, yerel dengeler de harekete geçirilmelidir. Türkiye yanlısı olarak bilinen tüm güçler, aktif istihbarat ve diplomasi kullanılarak Irak’ta, Suriye benzeri politika uygulanmalıdır.
 
Irak, zayıfladıkça bölgeyi "üs" olarak kullanan terör örgütü PKK, güçlendirilmiştir.
 
Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra, 1917 yılından itibaren İslam dünyasının adı İngiltere’ye göre mesafe esaslı olarak, “Orta Doğu” olarak adlandırılmış ve sınırları da İngiliz ve Fransızların çıkarları doğrultusunda, cetvellerle çizilmiştir. Şu anda aktörler değişse de Libya ve Suriye’de yaşanan safha bunun ikinci aşaması olup, bu coğrafyanın il ve ilçelere kadar parçalanması ve tarihten silinmesi olarak görülmektedir.
 
IRAK, BİZE NE KADAR IRAK?
 
Bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu’na bağlı petrol denizinin üzerinde bulunan Musul, Bağdat ve Basra vilayetlerinin İngiltere tarafından birleştirilmesiyle oluşturulan Irak, bir devlet olarak tek başına varlığını 30 yıl sonra sürdüremeyeceğini anladığından, Bağdat Paktı üzerinden Türkiye’yle birleşecek kadar yakınlaşmıştır. Ancak Başbakan Nuri Said Paşa ve Kral Faysal, İstanbul’a gelecekleri bir sırada, İngiltere destekli askerî bir cunta tarafından öldürülmüş ve Menderes’e de akıbeti gösterilmişti. Benzer durum Orta Doğu ülkelerinde defalarca tekrarlanmıştı.
Saddam’ın iktidara gelmesinden sonra yaşanan İran-Irak savaşı (1980), Irak’ın Kuveyt’i işgali (1990) ve Irak’ın ABD tarafından işgali (2003), Irak’ı günümüze kadar içinden çıkılmaz hâle getiren başlıca kontrollü olaylardır.
Geçtiğimiz günlerde dört yol yapım işçisini öldüren PKK’nın büyümesi ve güçlendirilmesi de (1983) Irak’ın zayıflamasına denk getirilmiştir. Yani Irak, zayıfladıkça PKK, Kandil dâhil güçlendirilmiştir. PKK’nın Irak’ı üs olarak Türkiye’ye karşı kullanmasından sonra iki ülke arasında 1983 yılında imzalanan “Sınır Güvenliği ve İşbirliği Anlaşması” ile Türk Silahlı Kuvvetleri'ne Irak topraklarında 10 kilometre içeride operasyon imkânı verilmişti. 1984'te ise PKK'nın Güneydoğu'da kanlı eylemlerini başlatmasından 3 ay önce, 27 Mayıs 1984'te Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin 51. maddesindeki “meşru müdafaa” hakkını kullanılarak Kuzey Irak'taki PKK terör örgütünün barındığı ve eğitildiği kamplara hava destekli kara kuvvetleri birlikleri ile operasyonlar düzenlenmiştir. O günden beri neredeyse her yıl operasyon düzenlenmiştir.
Haftanin bölgesi, PKK’nın baskısı yüzünden sivil halk tarafından boşaltılmış, yaklaşık 20 köyden oluşan bir alandır. Burada normalde Güli ve Sındi aşiretlerinin yarı yarıya köyleri varken, şimdi sadece PKK elemanları yaşamaktadır. Halk, defalarca köylerine dönmek istediyse de örgüt halkı aynı gece evlerinden silahla çıkarmıştır. Aynen Doğu ve Güneydoğu’daki boşaltılmış köyler gibi, IKBY’nin kontrolündeki yerlerde ve Şengal (Ezidilerin yaşadığı Sincar Dağı) başta olma üzere bu şekilde en az 500 köy boşaltılmıştır.
 
BÖLÜNMÜŞ ORTA DOĞU PROJESİ (BOP) VE PKK
 
Üzerinden 36 yıl geçmesinde rağmen bugün de “Pençe” operasyonları düzenleniyor. 2008 kış ayında bile kara harekâtı yapılırken 1995'te 35 bin askerle, 1992’de bugün olduğu gibi Amediye olarak da adlandırılan bölgedeki Metina, Hakurk, Zap kamplarına saldırılar düzenlenmiş ve Haftanin kampı ele geçirilmişti.
2004 yılından itibaren uygulamaya konulan BOP sonucu cehenneme çevrilen “Arap Baharı”nın ana duraklarından biri hiç şüphesiz Irak’tı. DEAŞ’ın ilk defa Şam’daki Sayednaya hapishanesinde eğitilip sahaya sürüldüğü (2003) yer de burasıydı. Kandil’in PKK’ye verilmesinden sonra, Suriye savaşıyla buna Şengal (Sincar) ve Fırat’ın doğusu da eklenecekti. Bunun için de 2011 yılında Celal Talabani’nin Süleymaniye’deki evinde, PKK’nın Suriye kolu, PYD sahaya sürülecekti. ABD artık hem Irak’a hem de Suriye’ye ve Türkiye’ye istediği şekli verebilecekti. Şu an Haftanin’e yoğunlaşan Türk SİHA’larına Kerkük’ün Feylek bölgesini de göstermek lazım. Çünkü PKK’nın “Top 10”u burada veya Kandil’dedir.
Irak’ta ‘Suriye Modeli’ uygulanabilir mi?
ZEYTİN DALI, BARIŞ PINARI VE PENÇE OPERASYONLARI
 
Mezopotamya coğrafyası, 2 bin 300 yıl önce yazılan Aristo’nun istekleri doğrultusunda birbirine düşürülüyor ve hakem olarak da ABD ve Rusya görevlendiriliyordu. İran ve ABD’nin Irak’ta olduğu gibi Suriye üzerinde de ortak hareket etmesinden sonra 2015 yılında Rusya’nın da Suriye’de sahaya sürülmesi, Suriye ile en uzun sınıra sahip olan (900 km) Türkiye’de alarma sebep olmuştur. Irak’tan Akdeniz’e uzatılmaya çalışılan PKK kontrolündeki terör koridorunun, Cerablus, Afrin ve Tel Abyad üzerinden kırılmasıyla Türkiye, Suriye’deki BOP’a kısmen de olsa engel oldu ve “Ben buradayım” dedi.
Irak’ta PKK’ye her türlü desteği veren İran, aynı taktiği Suriye’de de sürdürüyor. Örneğin, İran’ın Irak’taki paralel resmî ordusu olan Haşdi Şabi (Halk Birlikleri), Şengal’da PKK’nın yan kolu olan YBŞ’ye cephane ve maaş vermektedir. Kandil’de sıkışan PKK, ya İran ya da Haşdi Şabi’ye sığınmaktadır. Haşdi Şabi’nin resmî internet sitesinde bile PKK’nın Şengal kolu olan (Sincar) YBJ’ye, 500 dolar maaş verdiği görülmektedir.
Irak’ta Saddam’dan sonra devlet otoritesi olmamıştır. Adil Abdulmehdi’den ancak bir yıl sonra ağırlıklı olarak ABD’ye dayanan istihbarat kökenli Şii Başbakan Mustafa Kazımi aynı zamanda bir denge adamı olarak İran’a dan güç almaktadır. Washington aynı zamanda, Kazımi ve Erbil arasında da ittifak kurmaya çalışıyor. Çünkü ABD’nin Irak’ta varlığını güçlendiren, Obama/Maliki Anlaşması (2008) DEAŞ bahanesine rağmen 3 ay sonra bozulmuş ve yenisi yapılmaya çalışılmaktadır. Dolayısıyla bunun uzatılması için Irak’ta yeni terör olayları beklenmektedir. Aynı zamanda eski Başbakan Ibadi ile de bacanak olan Kazımi’yle diplomatik ve ekonomik ittifaklara girilmelidir. Aksi takdirde hem İran’a hem de ABD’ye daha fazla bağlanacak bir Irak, yeni PKK’lar demek olacaktır. Bu yüzden ekonomik ve siyasi krizlerden dolayı başbakan Mustafa Kazımi’nin iktidarı önümüzdeki bir iki ay içinde bitebilir. Türkiye, Irak’ta daha aktif bir politika takip etmelidir.
 
TÜRKİYE DÖRT CEPHEDE
 
Türkiye şu anda, Libya, Suriye, Irak ve ülke içinde dört cephede birden mücadele etmektedir. 15 Temmuz darbe teşebbüsünün asıl hedefi Türkiye’yi Irak ve Suriye’den daha beter yapmaktı. Ancak ferasetli halkımız ve cesur liderimiz bu oyunu bozmuştur. Millî ruh ve silahlarla yürütülen bu savaşı 15 Temmuz karşı darbe teşebbüsü gibi kazanıyoruz inşallah.
PKK, İran ve ABD ittifakına karşı, yerel dengeler de kullanılmalıdır. Nakşibendi ordusu ve Türkiye yanlısı olarak bilinen tüm yerel güçler, aktif istihbarat ve diplomasi kullanılarak Irak’ta, Suriye benzeri politika uygulanmalıdır.
Çünkü Suriye’de Suriye Millî Ordusu ve Libya’da millî ordular olmazsa Türkiye’nin tek başına başarılı olması mümkün değildir. Bu durum burada da geçerlidir. Bu sebeple Irak’a da Suriye modeli uygulanarak, sınırdaki kamplardan çekilmeden tampon bölgeler oluşturulabilir.
 

 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.