Karatrol

A -
A +

Haber bültenlerini milyonlar seyrediyor, gazeteleri milyonlar okuyor ama gündemi belirleyen ne gazeteler ne de televizyonlar.
Televizyon günün gelişmelerini akşam toparlayıp veriyor. Gazete ise zaten ertesi gün haberleri veriyor. Biraz teferruatlı ama bayatlamış haberleri.
Hepsinden de önemlisi fazla manipüle edil(e)memiş, mümkün olduğunca tarafsız kalınmaya çalışılmış haberleri. Böyle olmak zorundalar çünkü.
Sonuçta adı sanı belli, ticarî kaydı ve kaygısı olan, suç işlediklerinde hesap sorulabilecek makamları ve bağlı oldukları meslek kuralları olan ciddi kurumlar.
 
Ama artık bu devirde medya denince sadece gazete ve televizyon anlaşılmıyor. Hâlâ ana medya gibi kabul ediliyorlar ama sosyal medyanın ulaştığı kitle çok daha fazla. Zaten tesir gücü ve ikna kabiliyeti kat kat fazla.
Ölçülebilir değerlerden bahsetmek zor ama, çok daha küçük gruplara özel hitâb ettiği ve kanuna karşı çok daha az sorumlu olduğu için kontrolsüz güce sahipler.
Biraz daha açık konuşacak olursak; adı sanı belli, kurum ciddiyetine sahip hesaplar ve Allah'tan korkan, rastgele emin olmadan yazamayan "edepli" kesim sosyal medyada da her zamanki gibi dezavantajlı durumda.
Tam mânâsıyla "Köpekleri salmışlar taşları bağlamışlar" durumu var yani.
 
Instagram daha çok moda-yemek gibi hafif konuların mecrâı olmuş, o da şimdilik. Çünkü Instagram'da da artık ağır siyasî mesajlar veren hesaplara rastlıyorum.
Facebook her türden paylaşımlarla dolu ama siyasî ve taraflı, tahrik edici, doğruluğu teyide muhtaç çok fazla bilgi yayılıyor.
 
Twitter ise baştan beri tamamen manipüle amaçlı, trol denen hesaplarla dolu. Bir kesim buna gûyâ kendince isim koymuş, "Aktrol" diyorlar. Ama yıllara dayanan gözlemlerime dayanarak söylüyorum, aktrol diye bir şey varsa eğer, onun en az yüz katı "Karatrol" var. Kara propaganda, tahrik, yalan haber, fitne yayan binlerce hesap. Bunlar sahte olmayan hesaplar. Sahte hesap sayısında da "Karatroller" kat be kat fazla.
 
Meselâ bir Karatrol hesap vardı Twitter'da, şimdi adını çok aradım, kaybolmuş. Kaybolmuş çünkü yayacağı kadar fitneyi çoktan yaydı zamanında. Yanılmıyorsam 7 Haziran 2015 seçimleri öncesiydi. Hitler'in devasa kalabalık mitinglerinden bir fotoğraf bulmuş, AK Parti'nin Niğde mitingi diye paylaşıyor. AK Parti taraftarı gibi görünüyor ilk bakışta. Gûyâ AK Parti'ye oy verenlere koyun dedittirecek. Ama asıl koyunların kendi gibiler olduğunu bilerek böyle kötü bir yalan atıyor, çünkü fotoğrafa kimse inanmıyor. "Google image search" diye bir şey var sonuçta. Bütün tweetlerini inceledim, hepsi yalan yanlış, şantaj montaj dolu.
 
Bir başkası meselâ. Bir iş adamının gençlik resmini bulmuş internetten ve komik görünüyor diyen diye profil resmi yapmış. Yalanın müşterisi çok olduğu için de epey takipçisi var, fenomen olmuş yalandan. O iş adamı bunu mahkemeye verdi yine sonuç alamadı, hâlâ o resmi kullanıyor. Düşünün gariban biri değil, bir iş adamı ve mahkemeye gitmiş yine de engel olamıyor.
 
Bu yalan fırtınasının şiddetli halini Gezi olaylarından hatırlıyoruz aslında. Üstelik o zamanlar ünlüler de katılmıştı yalan kervanına. Meselâ kadife sesli komünistlerden biri, iş makinesini gasbedip polisin üzerine süren taraftar grubuna "kahramanlar" demişti. "Mesele ağaç değil, sen hâlâ anlamadın mı?" diyenler ve daha birçok "oyuncu" Gezi olaylarında rol yapmadan "oyun oynadılar" gerçekten de.
 
Zaten gazeteciliği kara propaganda aracı olarak kullanan ve bunu gazetesinden çok sosyal medya üzerinden yapan ve "korkmadan" yapan çok gazeteci var.
Sosyal medya dedikleri dipsiz kuyu daha nice Karatrollerle dolu.
 
Twitter'da analizlerine çok güvendiğim ve size de tavsiye edebileceğim bir hesap var, Ahmet Üstün (@ustunn_ahmet).
"MİT, KGT, Emniyet istihbaratı uyarıyorum. Tıpkı Gezi öncesi gibi isimsiz soyadsız, sahte fotolarla açılmış binlerce Twitter hesabı oluşturulmuş" diyor.
Ve ekliyor; "Aynı yönde, aynı şekilde, birbirleri ile irtibatlı sayısız hesap sosyal medyada oluşturulmuş. Bu bir şeylerin hazırlığı olabilir."
 
Dün yine fitneci tayfa en sevdiği konuyu bulmuş, #TecavüzMeşrulaştirilamaz diye başlık açmışlar. Üstelik dünya sıralamasında en üst sıraya çıkarmışlar. Her zaman diyorum, yalan haberin önüne geçilmediği müddetçe bize huzur yok. Sayın Başbakan ve Adalet Bakanı çok net ve açıkça, "kesinlikle" tecavüzcüleri koruyan bir düzenleme olmadığını, 3000 tane mağdur aileyi rahatlatmak amacında olduklarını söylüyor ama bu yalancı tayfa "kesinlikle" ikna olmuyor.
 
Şu bilgi bile onları durduramıyor: Birleşmiş Milletlere bağlı birçok ülkede anne baba iznine bağlı olarak evlenme yaşı 16. ABD ve İngiltere'de de durum böyle.
İkna olmak, gerçekleri öğrenmek gibi bir dertleri yok zaten. Hükümet zarar görsün de isterse Türkiye batsın düşüncesindeler. Türkiye bu karatrollerle mi batacak diye küçümsüyorsunuz belki ama hafife alınacak bir tehlike değil bu.
 
Kıymetli birinin kıymetli bir sözü vardı, "5 şeyin küçüğü olmaz" diye.
Ben sadece ikisini yazayım. Biri ateş, diğeri fitne.
 
Evde perdenin ucu yanmaya başlasa, "aman canım ne olacak, perdenin ucu yanıyor sadece!" der miyiz? İşte, fitne bundan da büyük tehlike. Ve bu iş için para alan ajan provokatörler, profesyonel fitne uzmanları yapıyor bu işi.
O yüzden aman dikkat diyoruz Karatrollere.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.