Tebessüm

A -
A +
Kadın, avlanmanın kesinlikle yasak olduğu, yakalanınca yüklü para cezalarının kesildiği millî parkta, göl kenarında kucağında kocaman bir balıkla polis müdürüne yakalanır. "Avlanma izniniz var mı?.." diye sorar polis müdürü. "Yok" der kadın, "Gerek de yok, çünkü bu benim evcil balığım... Ama tabii evde canı sıkılıyor. Ben de arada buraya gelip gölde bir müddet yüzdürüyorum, ıslık çalıyorum dönüp geliyor, alıp eve götürüyorum..." "Tamamen palavra!" der polis müdürü, "Balıklar bu dediğinizi yapamaz..."
Kadın gayet sakin; “İnanın bu gerçek efendim. İsterseniz göstereyim" diye cevaplar. Polis müdürü "Tamam, görelim bakalım" der. Kadın balığı gölün derin sularına bırakır, aradan birkaç dakika geçer, polis müdürü kadına dönüp "Evet?" der.
“Evet ne?"
"Ne zaman geri çağıracaksın?”
"Neyi?"
“Balığı!”
"Hangi balığı?..”
           ***
Serçenin bir tanesi bahar günü dalgın dalgın uçuyormuş. Aniden fark etmiş ki, bir yolun üstünde uçuyor ve karşıdan da motosikletli bir adam geliyor. Her ikisi de çarpışmayı engellemek için ellerinden geleni yapmışlar ama nafile… Serçe ‘çotaaank!’ diye kaska çarpıp düşmüş.
Motorcu arkadaşımız, sıkı bir hayvanseverdir… Doğal olarak hemen atlamış motordan; koşmuş serçenin yanına. Serçe baygın yatıyor… Kıyamamış, bırakamamış yolda; almış getirmiş eve. Eskiden kalma bir de kafesi var evde... Baygın serçeyi kafesin içine güzelce yerleştirmiş… Yanına da az biraz su, az biraz ekmek koymuş, vurmuş kafayı yatmış…
Bizim serçe bir müddet sonra kendine gelmeye başlamış… Daha tam seçemiyor ortalığı… Hafif bulanıklık var yan. Bir bakmış parmaklık, ekmek, su falan var bulunduğu yerde… Birden dank etmiş vaziyet:
“Motorcuyu öldürmüşüz beaaa!!..”
           ***
Zencinin biri Türkiye’ye gelecekmiş.
Yola çıktığında pasaportunu kaybettiğini fark etmiş. Üzgün üzgün yürürken yerde bir pasaport bulmuş. Üzerinde ‘Leonardo Di Caprio’ yazıyormuş. Çaktırmadan pasaportu atmış cebine, düşmüş yola.
…Kapıkule’ye geldiğinde gümrük memurları Temel ve Dursun zenciye pasaport sormuşlar.
Zenci yerde bulduğu pasaportu Temel’e vermiş. Temel uzun uzuuun pasaporta bakmış.
Sonra zenciye bakmıııış, dönüp Dursun’a sormuş:
“Ula Dursun, Titanic batti miydii, yandi miydii??”
           ***
Erzurumlunun biri kendine sekiz bin liraya son model bir telefon alır. Arkadaşlarına hava atmak için doğru kahveye gider. Telefonu arka cebine koyar ve arkadaşlarının masasına oturur. Tam oturduğu anda “çaattt” diye bir ses gelir.
Dadaş yutkunarak şöyle der: “Rabbim sene gurban olim inşallah belim kırılmıştır...”
           ***
Ben ölürsem ne kadar sürede evlenirsin?”
Eşi: “Toprağın kuruduğu zaman” der.
Ve kadın senesine ölür.
Eşi her mezarına ziyarete geldiğinde toprağı ıslak görür ve üzgün geri döner. 
Ve aylar sonra bir gün mezarlığa giderken kayınçosunu mezarlıkta görür ve ne yaptığını sorar.
O da: “Ablamın mezarını suladım, oradan geliyorum; kurumasın, ölmeden önce vasiyet” etti der…
           ***
Şehre ilk kez "trafik lambası" gelmiş.
Polis, kırmızı ışıkta arabaların arasına atlayan kadına seslenmiş;
- Hele dur bacı, nereye gidiyorsun?
Kadın araçların arasından seğirtirken sinirle dönüp bağırmış; “Sene ne?.. Gocama sormişem, gaynanamgile gidirem!”

Ninem diyor ki; Başı bezeklinin, aşı tezekli olur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.