Yangın var!...

A -
A +
Bayram günleri için paylaşma mevsimi derler. Herkes yanındakinden verir. Biz de bu kurala uyarak bir yadigâr bırakalım. Bu, 19. asrın ikinci yarısı ile 20. asrın başları arasında yaşamış Erzincanlı tekke şairlerinden “Tüfekçi Salih Usta” adıyla da anılan Salih Baba’nın divanından bir parça olsun.
Bir kolu çolak ve bir ayağı da kısa olarak dünyaya gelen eğitimi konusundaki rivayetler, ümmi olduğu söylenen, takriben 90 yaşında ve 1906 yılında vefat eden Salih Baba, Erzincan şehir merkezinde, Kırtıloğlu Dergâhı’nın yakınında bulunan Ak Mezarlığa defnedilir. 1936 yılında şehir merkezindeki Ak Mezarlık kaldırılıp yeri şehir parkı yapılırken Salih Baba’nın kabri de kaybolur.(1939 büyük deprem sonrası burası tekrar kabristan yapıldı.)
Şeyh Muhammed Sâmi (Pîr-i Sami) hazretlerinin, Yunus Emre, Niyazi Mısrî ve Kuddusî Baba gibi büyüklerin hikmetli şiirlerinden beyitlerin okunmakta olduğu bir sohbetinde Aktar Hacı İbrahim Ağa:
- “Efendim, bizim kolun büyüklerinde de şairler olsaydı da onlarında şiirlerini okuyup kendi usul ve adabımızın safası ile feyziyâb olsaydık..”. deyince Pîr-i Sami Hazretleri “Oğlum, bu bir himmet ve zuhurat işidir. Şiiri bizim Salih bile söyler...” buyurarak eli ile de arka taraflarda gizlenecek yer arayan Salih Usta'ya işaret edince, Salih hemen o anda irticalen şiir söylemeye başlar ve bu hâl ile söylediği ve divan hacmine ulaşan şiirleri, Pîr-i Sami Hazretlerinin: “Yeter Salih…” demesine kadar devam eder.
Salih Baba’nın şiirleri tam bir yangın. Bu yangından bir kıvılcımını sunduğumuz şiirleri Fehmi Kuyumcu tarafından “Salih Baba Divanı”, Prof. Dr. Ahmet Doğan tarafından “Salih Baba (Hayatı, Edebî Şahsiyeti ve Şiirleri)” adıyla yayınlandı.
İşte Salih Baba’nın hediyesi;
Yetiş ey keştibanım büsbütün deryada yangın var,
Değil derya yalınız cümle hep sahrada yangın var
Açıldı bağ-ı vahdet gülleri mest oldu bülbüller,
Zemîn ü âsumân dünyâ ve mâfîhâda yangın var  
 
Erişti nev-bahâr vakti figâna başladı bülbül
Değil bülbül yalınız ol gül-i ranâda yangın var      
 
Kaşınla kirpigin zülfün beni mest etti ey dilber
Değil mestâne gözler kâmet-i zîbâda yangın var    
 
Muhabbetden yarattı Ol Habîb'i Hazret-i Mennân
Değil kim Ol Muhammed Hazret-i Mevlâ'da yangın var
 
Hitab-ı "kün fekân" erdi zuhûra geldi akl-ı küll    
Felekler gulgule düştü kamu esmâda yangın var  
 
Zemîne indi me'vâdan nice yıllar döküp kan yaş    
Yalınız ağlayan Âdem değil Havvâ'da yangın var
 
Nice yıl hasret-i hicran oduyla yaktı Kenân'ı        
Yanan Yakûb değil gör Yûsuf u Zelihâ'da yangın var
 
Cihân halk olalı göster bana âsûde ahvâlin
Ki yok bir istirâhat esfel ü alâda yangın var
 
Erişti Sâmî-yi Sultân berâber dilber-i rûhân
Değil yalınız Erzincan, Yemen San'â'da yangın var
 
Bilinmez Salih’in rengi çalınır tablı gülbangı      
Kurulmuş Kerbelâ cengi yaman gavgâda yangın var…
 
Yüce Rabbimden, daha nice bayramlara sıhhat ve afiyetle kavuşturması dileği ile...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.