Sel götürür…

A -
A +
İktidar için hiçbir hazırlığı olmayan ama yaklaşık bir yıldır ülke gündemini erken seçim çağrıları ile meşgul eden Millet İttifakı, HDP’ye tutunmanın peşinde.
Ancak, geçmişte seçmen üzerinde baskı kurarak güçlü çıktığı sandıklarda bugün tahakküm yeteneğini kaybeden HDP’nin geçmişteki oylarını koruyacağı umudu nereden geliyor?.. 
Geçmiş dönemlerdeki sonuçların terör örgütünün önemli bir seçmen kitlesinin üzerindeki sindirici etkisi ile olduğu söylendi. Ancak özellikle 1915 yılı sonrası terörle yürütülen etkin mücadele sonucu örgüt bölge nüfusu üzerindeki hâkimiyetini kaybetti.
“Asayiş berkemal…” olduğunda halka rağmen kendine yön veren siyasi partiler ikna yeteneğini kaybeder ve destekten mahrum kalır. Normali budur. Ancak, "Demokratikleşme sürecini" şehirlerde silah ve terörist yığınağı yapmak için kullanan örgüt, bölgede hâkimiyet kuracağı tek silahını kaybetmiş durumda. Dağ kadrolarına eleman temin edemeyenlere herhâlde sandıkta oy yağmaz…
Nitekim evlat nöbetlerindeki bölge insanları PKK ile HDP arasındaki ilişkiyi ifşa ederken PKK'ya meydan okuyor…
Bu tablo içinde; HDP’nin gelecek seçimlerde sandıklarda ciddi bir oy gerilemesi güçlü ihtimal olunca CHP ve İP’nin illaki HDP ile ortaklık peşinde koşmasının sebebi nedir? Onları iştahlandıran nedir?
Bu sorunun cevabı 1980’li yıllardan başlayarak terörün ilk doğuş zamanından itibaren yaşanan gelişmeler karşısında “… Entelektüellerin yaşadığı dünyayı tanıyamaz ve özellikle Orta Doğu ve Türkiye üzerindeki planları anlamlandıramaz hâle gelmesidir.” Hem kendileri zamanı ve zemini okuyamadılar hem de yerel aktörlerin önünü açmadılar.
Bu sır olarak saklanmadı, birçok ortamda sesli olarak ifade edildi. Akil insanlar toplantısında gelen arkadaşlara “Terörle mücadelede etkin yol, sizin başkentten gelip bölgede seslenmeniz değil, asıl önemli olan, mahallinde teröre karşı ikna edici olan (yerel aktörlerin) başkente gelip size eksik ve aksak işleri seslendirmesidir…” diye ifade ettik.
Çünkü halk içinde asıl yön verici aktörler sorumluluğunu yerine getiremezse dışarıdan başkaları kötü niyetleri için kendilerine imkân ve alan bulur. Kendi kültürümüzü, medeniyet değerlerimizi nesillere taşıyan ve aktaran kişi ve kurumlar unutulduğunda veya unutturulduğunda toplumlarda nereye ait olduğunu unutur, sığınağını ve sabitesini kaybettiğinde SEL götürür…
Bizde entelektüellerin yaşadığı dünyayı tanıyamaz, anlamlandıramaz ve anlatamaz hâle gelmesi, ne anlama gelir?
Yavuz Bülent Bakiler anlattı; “Bir zaman İngiltere'deydim. Orada bir gemi kaptanıyla sohbetimiz oldu, ona sordum, dedim ki:
-Shakespeare, dört yüz yıl önce yaşayan ediplerinizden biri. Bugünkü nesilleriniz Shakespeare'i okuyup anlıyorlar mı?
Kaptanın bana verdiği cevap, kelimesi kelimesine şöyledir:
-İngiltere'de Shakespeare'i okuyup anlamayan hiç kimseye aydın nazarıyla bakılmaz!.."
Önceki gün değerli Ahmet Sırrı Arvas sosyal medya üzerinden “HDP’ye füze tesiri yapacak bazı projeler” başlığıyla dikkat çekici bir paylaşımda bulundu. Arvas, “Molla Ahmed Cüzeyri etkinlikleri, İdiris-i Bitlis’i anma günleri, Seyyid Taha-i Hakkâri ve Kayme Sarayı festivali, Fakih Tayran Festivali , Ahmed-i Hani anma haftası… Bu projeler ile gönüller kazanılır…” diyor.
Bizim savunma hattımız öncelikle bu gönül insanlarıdır. Eğer kendi değerlerimizden kopmaz ve kimliğimizi koruyabilirsek korunabilir, coğrafyamızı ve bir birimizi koruyabiliriz…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.