Yapan da o satan da yasaklayan da...

A -
A +

Otomobil, motosiklet, telefon, oyuncak, giyim kuşam, kamera…
Hangi sektöre baksanız Çin çıkıyor karşınıza.
Çin ekonomisini ayakta tutan ihraç malları arasında Müslümanlara sattıkları takke, tespih ve seccadeler önemli bir yer tutuyor. Sadece Türkler bir hac döneminde 90 milyon liralık hediyelik alıyorlar ki, bunun umreleri var daha.
Dünyanın dört bir yanında Harameyn’e koşan müminler bavullar dolusu hediyelik topluyor ve milyar dolarlık bir pazar çıkıyor karşınıza.
Çin bunu çok iyi değerlendiriyor, tabiri caizse bütün hatlarıyla yükleniyor. Hacılar eli boş gitmeyelim telaşı ile üçüne beşine bakmıyor ama paketleri açınca pişman oluyorlar. Çünkü takkeler, türbanlar zırıl zırıl sentetik. Tespihlerin kimi 96 kimi 104 çıkıyor. İpleri çözülüyor, taneler dağılıyor, özensizlik can sıkıyor.

Yapan da o  satan da  yasaklayan da...
SIKINTILI MALLAR

İslam âlemini saran birçok bidatin menşei de Çin. Bunu şuurlu mu yapıyor bilmiyoruz ama ayak altına yayılan seccadelerdeki Kâbe resimleri mütedeyyin müminleri üzüyor. Açılınca oturak olan bastonlar ise taburede namaz bidatini getirdi yurdumuza. Hacı teyzeler eşarp üstü plaj şapkalarıyla, hacı amcalar bovling kepleri ile dolanır oldular. ABD aleyhtarlığı ile tanıdığımız aktivistler bile Amerikanvari kepler geçiriyor başlarına. Yardım kuruluşlarımızın yurt dışına gönderdiği elemanlar (darılmasınlar ama) beyzbol koçlarını andırıyor âdeta.
Milliyetçi mukaddesatçı partiler de alet oluyor, bunlardan bastırıp dağıtıyorlar kalabalığa.
Hanımlar için yaptıkları başörtüleri de (hijab) mahallî kültürleri yok ediyor. Eskiden değişik halkları örtülerinden tanıyabilir, bu grup Filipinli, şu kafile Nijeryalı diyebilirdiniz. Şimdi alayı takmatik kullanıyor, hepsi birbirine benziyor.  
Çin malı katlanan hajimatlar uzanmaya, yaslanmaya yarıyor, sere serpe Kur’ân-ı kerim okuma garabeti de biraz buradan geliyor.

Yapan da o  satan da  yasaklayan da...
YAPAN MÜSLÜMAN OLSA...

Çin’de yüzlerce atölye İslam dünyası için bir şeyler üretiyor, gün boyu paketler yapılıyor.
Sadece “Muslim prayer cap” (takke) diye aratın, 43 sayfa açılacak Google’da.
Ama bir tek Müslüman ismine rast gelemedim, beklediğim gibi Dunganlar, Uygurlar çıkmadı karşıma.
Firmalardan birinde Mr. Johnson muhatap oldu. Markasını Arap alfabesi ile yazan marka ise: Mrs Nancy ve Mrs Lilian’a yönlendirdi.
Peki bu milyonlarca üründen birini alıp başınıza koysanız ve Urumçi’de dolaşacak olsanız?
Kesin tutuklanırsınız, sizi kodesten çıkarmak hariciyemizin bile boyunu aşar.

IRKÇILIK DEĞİLSE NE?
Çin hükûmeti Türkleri bitirmeye kararlı. Bırakın oruç tutmayı, namaz kılmayı, eskaza yemeğe besmele ile başlayanın başına kötü şeyler geliyor.
Bir tarafta seccade üreten tekstil atölyeleri, diğer yanda seccade toplayan kolluk kuvvetleri. Son talimatlarla Müslümanlara “evlerindeki Kur’ân-ı kerim ve seccadeleri polis merkezine teslim etmeleri” emredildi. Yok eğer onlar gelip de bulacak olurlarsa, dooğru toplama kampına.
Hele bir garibin anahtarlığında nazlı hilal görünsün ya da telefonunda İstanbul resmi belirsin. Allah muhafaza.
Doğu Türkistan’da konuşurken dikkat edeceksiniz; Türk, Türkiye veya Ankara kelimelerini almayacaksınız ağzınıza. Yoksa iş açarsınız başınıza.

İŞGAL, İLHAK, İSTİLA
 Doğu Türkistan 1449 yılına kadar bağımsız bir devlettir. Kızıl Çin tarafından işgal edilir. O günden beri sistematik asimilasyon sürüyor. O yıllarda Türkistan’da %4 oranında Çinli vardı, bugün başkent Urumçi’de %80’e ulaştılar.
Ocak 2015 itibarı ile baskılar arttı, ibadet “anayasal suç” kapsamına alındı. Devlet Kâşgar iline bağlı Yarkent ilçesinin İlişku ve Handi köylerinde Ramazan Bayramı’nın birinci günü katliam yaptı. Üç bin mümin şehit oldu. Dünya görmezden geldi, sesleri duyulmadı.
“Dinî aşırılıklarla mücadele” gerekçesiyle tatbik edilen yasaklara her gün bir yenisi ekleniyor. Artık, geleneğinize göre evlenemiyor, cenazeleri İslami usullerle defnedemiyorsunuz. Kimin ne kadar miras alacağına da sosyalist sistem karar veriyor. Baskılar o hâle geldi ki sizi devlet televizyonu izlemediğiniz için tutuklayabilirler pekâlâ.
Bir lokantada garsona “Bu helal mi” diye sormak “laik hayata müdahale” olarak değerlendiriliyor. Bu masum istek bile “aşırılık yanlısı eylem” olarak kabul ediliyor.
İslami eser basmak, yaymak külliyen yasak. İhbar etmemek de suç ayrıca. Yani istedikten sonra kampa alacak bir bahane bulurlar kolaylıkla.

SÖMÜRÜ DÜZENİ
Çin’de elektrik kömürden üretiliyor. Kömür de Doğu Türkistan’da. Petrol ve doğalgazın %33’ü havaliden sağlanıyor. Zaten bu yüzden çöktüler binlerce yıllık Türk yurduna. Halkı köleleştirmenin yolu da dinine ve diline müdahaleden geçiyor.
Çocuğuna Muhammed, Hatice, Ayşe, Zeynep, Müslim, Müslime, Ebubekir, Ömer, Osman, Ali, Seda, Zikrullah, Sümeyye, Türkzat, Türknaz, Türker, Hacı, Arafat ve Medine gibi isimler koyanların derhâl değiştirmesi ve gazeteye ilan vermesi gerekiyor.  
Eskiden sadece Uygurları yıldırmaya çalışırlardı, şimdi Kazakları, Kırgızları ve diğer Türk boylarını da cendereye aldılar. Sadece 500 bin Kazak var toplama kamplarında.  
Şimdi Çinli bir yetkili çıkıp “Bütün bunlar yalan!” diyebilir. O zaman her görüşten 50-100 gazeteciyi alır, bölgeyi gezdirirsiniz. Bırakırsınız dağılsınlar sokak aralarında.
O insanların ne kadar mutlu mesut olduklarını (!) görüntülesin, gelip aktarsınlar okuyucularına.  
Zoru yok ya!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.