ABD suçüstü olmuştur!..

A -
A +
BBC, tarihindeki en önemli yayınlardan birini gerçekleştirdi… DEAŞ militanlarının ABD /PYD – YPG gözetiminde Rakka’yı terk edip yeni cephelere doğru yol alması tam bir “cürmümeşhut” durumudur!..   Amerika bundan sonra, dünyaya hangi mavalı okursa okusun, hangi yalanları uydurursa uydursun ve hangi ikiyüzlü senaryolarla kirli işlerini örtmeye kalkarsa kalksın, asla ve kat’a kimseyi inandıramayacaktır. Zaten bugüne kadar hep şüpheli ve kaçak güreşiyordu. Ama artık kesin biçimde faş oldu ve suçu da sabit oldu. Her fırsatta birilerini teröre destek vermekle suçlayan ve kendince bu şekilde itham ettiği ülkelere yaptırımlar uygulayan ABD’ye, acaba başkaları da aynı şeyi yapacak mı, yapabilecek mi? Ne yazık ki günümüz dünya siyasi ve askerî dengeleri bakımından, yakın vadede böyle bir şey mümkün görünmüyor… Ama yarınlar ne getirir belli olmaz! Bir zamanlar Sovyet İmparatorluğu da dünyayı titretiyordu. Fakat bir gün geldi tarumar oldu. ABD’nin de benzer bir akıbete uğramama garantisi var mı? Amerika için zeval dönemi aslında epeydir başlamış bulunuyor. Amerika küresel hegemonik gücünü kaybetmiştir. Ancak hâlâ en büyük ekonomik ve askerî güç olduğu da bir gerçektir. ABD’nin emperyalist politikaları için zemin her geçen gün daralıyor ve yeni güçlü rakipler yükseliyor. ABD bu meydan okumalara karşı, mevcudu olabildiğince muhafaza etmek için her türlü kirli ve ahlaksız iş birliklerine girmekten kaçınmıyor. Suriye’de PYD/YPG terör örgütü ile ittifak ve ortaklık kurması gibi… BBC, belki de tarihinin en önemli yayınlarından birini yaptı ve Amerika’nın kirli yüzünü bütün dünyaya gösterdi. Şimdi bunun devamını da getirmeli ve sadece DEAŞ’ın; Rakka’yı kimlerin yardım ve gözetiminde, güvenli bir şekilde terk ettiğini değil, bunun dışında daha başka hangi terör örgütleriyle iç içe olduğunu da faş etmeli. Özellikle DEAŞ denilen alçak terör örgütünün, ABD ve ortakları tarafından âdeta laboratuvarda ne şekilde üretildiğini de bütün teferruatıyla açıklamalı ki, dünya oynanan kalleş oyunları bir nebze görsün ve ona göre de tavrını belirlesin… Suriye rejimi, DEAŞ, PYD/YPG, ABD ve diğer bütün iştirakçiler ve iş birlikçilerin o menhus suratları yeterince deşifre edilmelidir. Birleşmiş Milletler denilen teşkilat da şayet hâlâ hayat emareleri taşıyorsa, en azından ilkesel olarak bir adım atmalı ve terör destekçilerini adam gibi kınamalıdır. Fakat heyhat!.. Bunun pek de mümkün olmadığını bilerek yazıyoruz. Çünkü daha önce de aslında ABD bu şekilde defalarca suçüstü yakalandı. Yakalandı yakalanmasına, gelin görün ki hesabını soracak bir beynelmilel mekanizma olmadığından, yaptığı yanına kâr kaldı. Ancak büsbütün de karamsar değiliz. Eninde sonunda hak yerini bulacak ve mücrimler de yaptıklarının hesabını verecek. Medeni dünyaya düşen şey, Rakka’daki rezaletin peşini bırakmamaktır. Yüz binlerce Suriyeli masum insanın dökülen kanının hesabını insanlık adına sormalıdır. Her zeminde bunu yapmalıdır…   MUGABE İÇİN YOLUN SONU!   Zimbabwe’de olağanüstü bir durum yaşanıyor… Ülkenin silahlı kuvvetleri şimdilik kansız bir şekilde idareye el koymuş görünüyor… 93 yaşındaki Robert Mugabe ve ailesi gözaltında. Bildiriyi okuyan general her ne kadar Cumhurbaşkanı ve ailesi güvende diyorsa da, kendisinin gözaltında olduğu anlaşılıyor. Besbelli kansız bir darbe ile yönetim el değiştiriyor. Zimbabwe’nin ismi henüz Güney Rodezya iken bağımsızlık için mücadele eden iki büyük örgüt vardı... ZANU (Zimbabwe African National Union) ve ZAPU (Zimbabwe African People Union)… 1979 yılında bağımsızlık ilan edildiğinde ZANU’nun lideri olan Mugabe, Devlet Başkanı oldu. ZAPU lideri Jashua Nykomu da bakan olarak hükûmette görev aldı. Ancak bir süre sonra iç çatışmalar başladı. Nykomu, uzun yıllar direndikten sonra, Mugabe karşısında pes etti ve ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Daha sonra kanserden öldü… İpleri tamamen eline geçiren Mugabe, 1980 yılından beri ülkeyi demir yumrukla yönetiyor. Bu süre zarfında İngiliz destekli beyazlar, Mugabe’ye karşı her türlü siyasi baltalama ve direnişi gösterdi, ancak onu devirmeyi başaramadı. Fakat bu siyasi direnişler ve Batı destekli kösteklemeler sebebiyle, Zimbabwe ekonomisi her geçen gün çöküşe gitti. Öyle ki, 2007 yılında enflasyon bazı hesaplamalara göre yüzde 91 trilyon (Evet, doğru okudunuz!) oranına yükseldi, Zimbabwe parası kelimenin tam manasıyla para olmaktan çıktı. Ve komşu ülkelerde pul yerine hatıra parası olarak satılmaya başladı... Ticaret yapılamaz oldu. Ancak bütün bunlara rağmen Mugabe, bir şey yokmuş gibi koltuğunda oturmayı sürdürdü. Batı’ya meydan okuyarak… Ama her şeyin bir sonu var. Artık fiziken de tükenmiş olan (93 yaş az mı?) Mugabe için de yolun sonu geldi. Bakalım bahtsız Zimbabwe halkı, yüzünü bir nebze güldürecek bir yönetime kavuşabilecek mi? Çok zor!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.