Kılıçdaroğlu ne yapmak istiyor?

A -
A +
CHP Genel Başkanı'nın Parti Grup kürsüsünden salladığı kâğıtlar neyi ifade ediyor? Israrlı çağrılara rağmen, bu kâğıtları niçin medya organları ile paylaşmıyor veya savcılığa bir kopyasını vermiyor?    
Salı günkü yazımızda, Kemal Kılıçdaroğlu’nun; siyaset sahnesine çıktığı günden beri kullandığı yöntemlere bakarak, bu defa da birtakım iddia ve ithamlarda bulunacağını, ancak bunları ispat sadedinde ortaya ciddi ve inanılır bir belge koymayacağını belirtmiştik. CHP lideri bizi şaşırtmadı!.. Vaka partisinin grup kürsüsünden birtakım kâğıtlar sallamadı değil. Fakat bu kâğıtların gerçekten belge niteliğinde olup olmadığı, Kılıçdaroğlu’nun ileri sürdüğü iddiaları, ispat eder bir muhtevaya sahip bulunup bulunmadığı bilinmiyor. Bu kâğıtlar yetkili bir merci tarafından gerektiği gibi tetkik edilmedikçe de bir hükmü olmayacak… Bırakalım yetkili mercileri, medya organlarına dahi bir örneği verilmediğine göre (CHP Grup Başkanvekili Bülent Tezcan bunları şimdilik medyaya vermeyeceklerini açıkladı…), belge diye ilan edilen bu kâğıtların gerçek mahiyetlerinin ne olduğu meçhul kalmaya devam edecek. Bu durum 1950’lilerin başında, Amerika’da komünistler için cadı avı başlatan Cumhuriyetçi Senatör McCarthy’nin yaptığı şeyi bana hatırlattı. McCarthy, Kongre kürsüsünden ateşli konuşmalar yaparken, bir taraftan da elinde bazı kâğıtları sallayıp, bunların aranan komünistlerin isim listesi olduğunu söylermiş… Fakat daha sonraları ortaya çıktı ki, McCarty’nin isim listesi dediği o kâğıtlar, meğer kendisinin kuru temizlemeye verdiği elbiselerinin çetelesiymiş iyi mi! CHP Genel Başkanı, kürsüden salladığı kâğıtları; iddiaların hedefi olan tarafa, medyaya ve/veya yetkili adlî mercilere fiilen teslim edip onların incelemesine zemin hazırlamadıkça, McCarty’nin kandırmacasına benzer bir durumda kalacaktır. CHP’li Bülent Tezcan, Kılıçdaroğlu’nun herhangi bir suç duyurusunda bulunmadığını, dolayısıyla savcılıkta ta işlerinin olmadığını ifade ettiğine göre, CHP ve genel başkanı ne yapmak istiyor? Aslında bu soru gereksiz. Zira ana muhalefet partisi ve liderinin niyeti ortada. Cumhurbaşkanını ve partisini siyaseten yıpratmak istiyor… Kulislerde dolaşan bilgilere göre, güya Kılıçdaroğlu bütün belgeleri henüz açıklamamış. Demek ki zamana yayacak. Ara ara Cumhurbaşkanı Erdoğan’a istif çağrılarını tekrarlayacak. Kamuoyunu bu şekilde angaje etmeye çalışacak… Peki, bundan netice alabilir mi? Zinhar! Tam aksine kendisi bu iddia ve ithamların altında kalabilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Külliye’deki toplu açılış töreni vesilesiyle Kemal Kılıçdaroğlu’na çok sert ifadelerle yüklendi. Kendisinin geçmişte de benzer şekilde yalan ve iftiralarla ithamlarda bulunduğunu, ama hiçbirini ispatlayamadığını örneklerle anlattı. Mesela Külliyede altın klozet olduğu iddiası… Aynı şekilde Başbakan olduğu dönemde, İsviçre Bankalarında parası olduğuna dair ileri sürdüğü iddiayı ispata davet ettiğini ve ispatlaması hâlinde başbakanlığı bırakacağını söylediğini, ancak Kılıçdaroğlu’nun bu yalanın altında kaldığını ifade etti ve şöyle devam etti: “Sonra rezil kepaze oldu. Şimdi de aynı şeyi söylüyorum. Yurt dışında bir kuruşumun olduğunu ispat ettiğin anda, Cumhurbaşkanlığından ayrılacağım. Siyaseti de bırakacağım. Ama ispatlayamadığın takdirde, sen de artık CHP’nin ve milletin başına bela olmaktan çekil…” Erdoğan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki’nin Kayseri belediye başkanı iken, Kılıçdaroğlu’nun iftirasına karşı açtığı davayı kazanıp bununla halka sucuk ekmek yedirdiğini de hatırlattı. Aynı şekilde eski gümrük ve ticaret bakanı Hayati Yazıcı’ya yönelik iddiasının da yalan olduğunun ortaya çıktığını ifade etti ve gerçekten ağır sözler söyledi: “Sende azıcık şahsiyet varsa, Mehmet Gündoğan’ın ne zaman benim özel kalem müdürüm olduğunu ispat et. Bahsettiği şahıs bir iş adamı… Bir kez daha müfteri durumunda! Yüzü kızaracak mı bilmiyorum. Maşallah kendisinde manda derisi gibi yüz var. Çamur at izi kalır anlayışıyla bu zat hızla siyaset çöplüğüne ilerliyor…” Şimdi bu kadar ağır ifadeler karşısında Kılıçdaroğlu acaba ne yapacak? Geçmişte olduğu gibi, yine ortaya attığı iddiaları belgeleyemeden bir müddet bunun siyasi arenada tartışılmasını sağlayıp unutulmaya mı bırakacak? Yoksa bu defa, geçmişte yaşadığı hacil duruma düşmemek için, söylediklerini ispatlayacak belgeleri ortaya koyabilecek mi? Kulislerde dillendirildiği gibi, elinde henüz açıklamadığı başka belgeler var mı? Cumhurbaşkanı bu paraların yurt dışına giden değil, gelen paralar olduğunu söyledi. Önceki gün AK Partili Bülent Turan da benzer açıklamayı yapmıştı… Hesap uzmanı olan Kemal Kılıçdaroğlu, yurt dışına giden ve gelen para evrakını tefrik edecek bankacılık bilgisine sahip değilse bile, partinin onca finans ve maliye uzmanı da mı bilmiyor? Böyle bir şeyin izahı yok! Yukarıda belirttiğimiz üzere, Kılıçdaroğlu başından beri yaptığını tekrarlıyorsa, bu defa gerçekten kendi oyunuyla saf dışı kalır. Şayet elinde hakikaten belge varsa ve zamana oynuyorsa, bu da çok yakında belli olur. Lakin koparılan bunca gürültünün ardından uç veren ilk tablo, hiç de öyle sanıldığı gibi değil. Ya Kılıçdaroğlu kendince iyi kurguladığı bir siyasi oyunu deniyor yahut da eski tas eski hamam, altı doldurulamayan boş iddialarla karavana atışlar yapıyor...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.