Artık ülke gündemine dönelim!..

A -
A +
Seçimlerin üzerinden bir hafta geçti, ama seçim öncesinde olduğu gibi ortamın harareti hâlâ düşmedi. Bunun memlekete bir faydası tabii ki yok. Artık normale dönüp ülke meseleleriyle uğraşmak lazım…
 
Siyasetle ilgili olarak sürdürülmek istenen tartışmalar, toplumsal barış ve ülkenin geleceği bakımdan rasyonel değil. Bu lüzumsuz atışmaların bir an evvel terk edilmesi gerekiyor. Milletin sandıkta verdiği kararı saygıyla karşılayıp, buna göre geleceğe dönük çalışmak, hem iktidar hem muhalefet açısından en doğru yoldur. Yenilgiye mazeret aramak, bugüne kadar hiçbir partiye yarar getirmedi. Diğer taraftan seçimden başarıyla çıkan partilerin de, millî iradenin gösterdiği teveccühü doğru değerlendirip bunun karşılığını vermek için çalışması gerekir… Televizyonlarda dönen reklamlarda toplumsal barış ve kucaklaşma çağrıları yapılıyor. Bu önemli ve gerekli bir çağrı… Bir taraftan bu çağrılar yapılırken, diğer taraftan yeni sürtüşmelere kapı aralayacak söylem ve eylemlere de meydan vermemek lazım!.. Partilerin seçim sonrası durum değerlendirmesini sağlıklı bir şekilde yapabilmesi için de, öncelikle genel bir sükûnete ihtiyaç var. Zira sürekli savunma veya taarruz pozisyonunda kalan parti yönetimlerinin buna fırsat bulması zordur. Sürekli gerilim veya seçim atmosferi sürdürülebilir bir durum değildir. Bunu tam manasıyla anlayıp kabullenmek ve gereğini de samimiyetle yapmak esas vatanseverliktir. Demokrasinin gerçekten gelişip kökleşmesi de siyasi rekabetin yanında, ülkenin temel meselelerinde uzlaşma ve iş birliği yapmaya bağlıdır. Bu yalın gerçeği herkes bildiğine göre icabını yerine getirmelidir.
Türkiye 24 Haziran seçimleriyle birlikte yeni hükûmet sistemine fiilen geçmiş oldu. Bu sistemin mümkün olan en kısa zamanda tanzim edilmesi ve sağlıklı biçimde yerleşmesi için iktidar – muhalefet ilişkilerinin normal seyriyle doğrudan ilişkilidir. Ne iktidarın zafer sarhoşluğuna girmesi ne de muhalefetin her konuda çamura yatması bu konuda bir fayda getirecektir. O hâlde her iki siyasi kanadın sorumluluk bilinci içinde bir siyasi çizgi belirlemesi ihtiyaçtır. Seçimlerin üzerinden bir hafta geçti. Ama hâlâ seçim öncesine benzer bir siyasi hava estiriliyor, estirilmek isteniyor. Bu doğru bir şey değil. Dokuz ay sonra ülkemiz bu defa mahalli seçimlere gidecek. 2014’te mahalli seçimler ile cumhurbaşkanlığı seçimi, 2015’te iki tane genel seçim, 2016’da halk oylaması ve yeni yapılan parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimleri… Her birinin ekonomiye maliyeti ortada ve ekonominin de genel durumu malum. Seçimlerin erkene alınmasının başlıca sebeplerinden biri de bu idi. Şu hâlde milletten alınan taze yetkiyle hemen işe koyulup, çizilen hedeflere ulaşmaya gayret edilmeli. Muhalefet kanadı da iktidarın önüne engel çıkarmak için değil, denge ve denetim noktasında rasyonel ve samimi bir politika ortaya koyabilmeli…
Bu meselede ana muhalefet partisi olarak CHP’ye ciddi sorumluluk düşüyor. Fakat görünen o ki, geçmiş dönemlerde olduğu gibi, CHP kendi bünyesinde sivri eylemlerle her seferinde ortalığı karıştırmayı beceren isimlerin tutumu yüzünden esas işini yapmakta aciz kalıyor! Yani bitmeyen bir parti içi mücadele söz konusu… Bunu kimileri parti içi demokrasi diye allayıp pulluyor, fakat yönetimin açıkça belirtmek zorunda kaldığı üzere, artık parti içi disiplini de çok zora sokan bir raddeye gelmiş durumda. İşin tuhafı şu ki, CHP’de yönetim katına ayar vermeye kalkışan tek tek bireylerin toplumdaki karşılığının ne olduğu bile doğru dürüst irdelenmiyor. Öyle ki bazı isimler tek başına bir klik gibi parti içinde ayrı baş çekip partiye istikamet vermeye çalışıyor. CHP’nin herhâlde bu konuyu çözüme kavuşturması bir zaruret… Siyasette militanlık halktan rağbet gören bir şey değildir. Dikkat ediniz, CHP içinden eksik olmayan bu sivri isimlerin her zaman partiye zararı olmuştur. Halkın tasvip etmediği hâl ve hareketleri bir marifetmiş gibi ısrarla sürdürmek, her seferinde ters tepmektedir. CHP yönetimi bu temel probleminin üzerine ciddi biçimde eğilmedikçe ilerleme kaydedemez. Nokta!
İyi Partideki durum “Yığınakta yapılan hata, muharebenin sonuna kadar devam eder…” kuralını yansıtıyor. Başlangıçtaki yapılanma ve seçimlere hazırlıksız yakalanma durumu, İyi Partiyi elbette çok etkiledi. Seçim süreci boyunca neredeyse her gün önemli – önemsiz bir istifa haberiyle çalkalanan, genel başkanın fazla özgüvenli tavrı ve söylemleri, ittifakla olan ilişkileri ayrı ayrı problemler olarak sonucu etkiledi. Bu arada medya organlarında da beklediği seviyede yer bulamaması ve bazı meydan mitinglerinde çok zayıf kalması üstüne tuz biber ekti. Herhâlde parti yönetimi bundan sonrası için esaslı bir öz eleştiri yapma ihtiyacı duyacaktır… Yeni kurulmuş parti olmak, maddi yetersizlikler vs. tamam ama neticede iddialı olarak yola çıkılmışsa devamının getirilmesi lazım. Aksi hâlde sonuç hüsran olabilir! 24 Haziran’da umduğunu bulamayan partilerden biri de Saadet Partisi oldu. Ama zaten Saadet’in bu konuda pek fazla acelesi yok. Onun hedefi geniş zamana yayarak sonuca gitmek…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.