Ayar tutmuyor!..

A -
A +
Trump’ın, Pompeo’nun ve de Bolton’un Twitter mesajlarına ve resmî beyanlarına baktığınızda, bu ülkenin yönetim katında ciddi bir ayar bozukluğu ve tutarsızlık görürsünüz. Bu hiç de hayra alamet değil…   Dışişleri Bakanı Mevlût Çavuşoğlu’nun yorumu aslında cuk oturuyor… Evet, Donald Trump’ın Türkiye’ye dönük çirkin açıklaması aslında ABD iç politikayla ilgili. Bakar mısınız, Başkan Trump kendi hariciye teşkilatından brifing aldığında başka, Pentagon’u dinlediğinde başka, ulusal güvenlik teşkilatından tavsiyeler aldığında daha başka konuşuyor. Twitter mesajlarında bu tutarsızlıkları bariz şekilde görebiliyoruz. Besbelli ki, ABD Başkanı kendi alt kademelerinden farklı şekilde baskılara maruz kalıyor. Bu yüzden de gün aşırı çelişkilere düşmekten kurtulamıyor. Bu defa söz konusu çelişkileri gidermek için, sık sık eski beyanlarını tekrar ederek, güya istikrarlı duruşunu göstermeye çalışıyor. Ama ne yaparsa yapsın mızrak da çuvala sığmıyor! Bu türden çelişkiler, yalnız Trump’ın şahsına da mahsus değil. Mesela Pompeo’nun Washington’da yaptığı açıklamalar ile Mısır veya Suudi Arabistan’da verdiği beyanatlar hayli farklı. Aynı şeyi Trump’ın ulusal güvenlik danışmanı John Bolton’da da görüyoruz. İsrail’de iken söylediği şeyler ile Türkiye’ye geldikten sonra yaptığı açıklamalar apayrı kurgulara dayanıyor… ABD iç politikasındaki sıkıntılar artık sarpa sarmış durumda. Bugüne kadarki Başkanlar içinde, kendi ekibinden bu kadar fazla adamı kovmak ve değiştirmek zorunda kalmış bir başka isim yok… Ve Tuhaf bir şekilde, henüz görevden azledilmesini doğuracak süreç resmen başlamamış olmakla beraber, kendi iç güvenlik teşkilatı (FBI) tarafından Rusya hesabına casusluk yapıp yapmadığına dair takibata uğrayan tek kişi!.. Donald Trump, her şeye rağmen içeride kuyruğu dik tutmaya devam etse de, giderek kendisi için zemin daralıyor. Haftalardır Federal Hükûmeti kapalı tutan Başkan, bundan sonrası için ne kadar direnebilecek belli değil. Konu sadece iç politika olsa neyse. Ama dış politika alanında hem kendisi ile ekibi, hem de devlet mekanizmaları arasındaki görüş farklılığı ve kimi derin ihtilaflar, yön belirlemede ve istikrarlı adımlar atma hususunda engel teşkil ediyor. Mesela Suriye’den çekilip çekilmeme konusunda büyük kafa karışıklığı yaşanıyor. Trump’a kalsa, ABD askerleri en geç 2018’in Eylül veya Ekim ayında çekilmiş olacaktı… Fakat sonunda kendisi de istifa etmek zorunda kalan Savunma Bakanı Mettis, ipe un serdi ve bugüne gelindi. Son üç ayda Trump ve ekibinin çekilme konusundaki açıklamaları yan yana getirilip esaslı bir karşılaştırmaya tabi tutulsa, yaşananlar net biçimde görülür. Başkan Trump kendi ekibinin direncini kırmak için, son örnekte olduğu üzere, ciddiyet ve mantık sınırlarını da aşan sözler sarf ediyor. Türkiye’yi ekonomik olarak mahvetmek gibi saçma sapan sözlerle, Trump bir sonuç alamaz. Bunu kesin olarak kafasına sokmalı. Okumaya pek meraklı birine benzemiyor, ama danışmanlarından sorabilir. Son yetmiş yılda, Türkiye-ABD ilişkileri tehditlerden nasıl etkilenmiş? Bunu öğrenmesinde fayda var. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın defaatle dile getirdiği üzere, “Ne pahasına olursa olsun, Türkiye kendi sınırının güneyinde; Suriye’nin kuzeyinde bir terör koridoru oluşturulmasına, asla müsaade etmeyecektir.” Amerika PKK/PYD terör örgütüne verdiği binlerce tır dolusu silahı oraya yığmakla, aslında ‘müttefikiz’ dediği Türkiye’ye karşı niyetini ortaya koymuştur. Sayın Erdoğan’ın ifadesiyle, “Türkiye’nin ABD’ye karşı bir planı yoktur. Lakin bu silah yığınağı ve binlerce teröristin eğitilip donatılması, ABD’nin Türkiye’ye karşı bir planı olduğunu ortaya koyuyor.” Burada esas hedef İran’mış gibi yapmakla da kimseyi kandıramazlar. DEAŞ militanlarını otobüslerle bir yerden bir yere taşıyıp pozisyon aldırarak, kendi askerî varlığına gerekçe oluşturmaya çalışan, bir taraftan DEAŞ artık bitti derken hemen akabinde yine DEAŞ’la mücadeleden dem vuran ve böyle tiyatrolarla Suriye topraklarının üçte birini terör örgütü PYD’ye işgal ettiren Amerika, kesinlikle güvenilirliğini kaybetmiştir. Bunu telafi etmesi de o kadar kolay olmayacaktır. Göreceksiniz bu politikalardan dolayı kaybeden taraf Amerika olacaktır. Neticede Trump ve ekibi bunun faturasını öder, ama esas maliyet ABD’nin kendisine olacaktır. Washington son 20 yılda yaptığı yanlışlarla trilyon dolarlık kayıplara uğradı. Şimdi bunu asker savaştırmadan, maliyeti de Suudi Arabistan gibi ülkelere yükleyerek ve teröristler üzerinden vekâlet savaşlarını sürdürerek, güya Trump mantığıyla daha ucuza kapatmaya çalışıyor. Bunun için “Arap NATO'su” yahut başka isimler altında, yeni oluşumlar tezgâhlamaya üğraşıyor. Yuları çoktan beri önce İngiltere’ye, bilahare de Amerika’ya kaptırmış olan Bedevî hanedanlar(!); yüz yıl önce İngilizlerin dolduruşuna geldikleri gibi, bu defa Washington’un yeni oyununda piyon olmayı kabul etmekle, sonu gelmeyecek bir hezimeti kendi elleriyle hazırlıyorlar… Ancak bu son oyunları olacak ve ihanetlerinin bedelini ağır ödeyecekler!.. Merak etmeyiniz, Trump’ın da çok geçmeden tornistan yaptığını göreceğiz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.