Basra Körfezi’nde bir şeyler oluyor!

A -
A +
ABD, Bağdat Büyükelçiliği ve Erbil Konsolosluğunda çalışan ikinci derecedeki görevlilerin ülkeyi terk etmesini duyurdu. Ardından da Almanya, Irak’taki askerî eğitim faaliyetlerini durdurduğunu açıkladı.   AK Partili Ali İhsan Yavuz’un İstanbul seçimleri için söylediği, “Hiçbir şey olmamış ise, biz diyoruz ki kesinlikle bir şeyler oldu…” şeklindeki cümle, sosyal medyada biraz da değiştirilerek epeyce köpürtüldü. Böyle çok ciddi(!) konularla meşgul iken, etrafımızda olup bitenlerin ne kadar farkındayız acaba? Basra Körfezi’nde basbayağı ciddi olaylar cereyan ediyor… ABD’nin İran’a uyguladığı ekonomik yaptırımların beslediği gerilim hayli tırmandı ve alarm seviyesine çıktı. Amerika Bağdat elçiliği ve Erbil Konsolosluğunda çalışan ikinci derecedeki görevlilerin ülkeyi derhâl terk etmesini istedi. Hemen ardından Alman Savunma Bakanlığı sözcüsü, Alman ordusunun Irak’taki askerî eğitim faaliyetlerini durdurduğunu açıkladı. Sebep tabii ki, bölgede yükselen güvenlik kaygıları… Hemen peşinden Hollanda benzer bir açıklamayla, Irak’taki devlet misyonlarının çalışmalarını askıya aldığını duyurdu. Evet, hiçbir şey olmamış ise dahi muhakkak bir şeyler oluyor. Ama en önemlisi şu; daha başka ne gibi şeyler olabilir? Daha açıkçası ABD ile İran arasında bir sıcak çatışmaya kadar varır mı? Öncelikle bu noktaya nasıl gelindi, ona bakalım. ABD, Mayıs 2018’de tek taraflı olarak, İran’la yapılmış olan nükleer anlaşmadan çekildi ve iki kademeli yaptırım programını (Ağustos ve Kasım 2018) devreye soktu. Bir süre önce de, muafiyet tanınan ülkeler için verilen sürenin dolduğunu ve artık uzatılmayacağını ilan etti. İşte bu noktada gerilim birden arttı. Karşılıklı tehditler peş peşe sökün etti. İran Devrim Muhafızları ordusunun Deniz Kuvvetleri Komutanı Ali Tengsirî, “İran’ın Hürmüz Boğazı’nı kullanması kısıtlanırsa, boğazı geçişlere kapatırız. İran’ın karasularını her türlü tehdide karşı savunacağız…” dedi. Dünya petrol ticaretinin üçte biri Hürmüz Boğazı’ndan gerçekleşiyor… İran’ı iyice baskılamak için fırsat kollayan ABD, bu ülkeden kaynaklanacak tehdit ve muhtemel saldırılara karşı bölgeye yeni uçak gemisi ve beraberinde taarruz gücü göndereceğini ilan etti. Aslında savaş istemiyorlardı ama güçlü mesaj veriyorlardı! B-52 ağır bombardıman uçakları da böylece Katar’daki askerî üsse sevk edildi… Bütün bunlar çok kısa zamanda oldu. Bu arada Suudi Arabistan, üç gün önce iki petrol tankerinin Birleşik Arap Emirlikleri’ne ait Fujaira Limanı yakınlarında sabotaj saldırısına uğradığını açıkladı. Bahsi geçen liman Hürmüz Boğazı’na 70 km. mesafede. Hemen ardından BAE resmî makamları, karasularının yakınlarında dört tane ticari geminin saldırıya uğradığını duyurdu. Bahsedilen bu saldırının S. Arabistan gemilerini de kapsayıp kapsamadığı netlik kazanmadı. Ama bir gün sonra, İran’ın desteklediği Yemen’deki Husiler, S. Arabistan petrol tesislerine saldırı düzenlediklerini açıkladı. Husiler, S. Arabistan öncülüğündeki koalisyonun Yemen’e karşı askerî harekâtı durdurmaması hâlinde, daha büyük saldırı yapabilecekleri tehdidinde bulundu. Peş peşe gelen bu olaylar, başka bir şeylerin olabileceğine de işaret ediyor. İran ile olan gerilimi bahane ederek iki defa dış seyahatini erteleyen ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, AB ülkelerini yapılan anlaşmanın arkasında durmaktan vazgeçirmek için Brüksel’e acil bir ziyarette bulundu. Fakat istediğini alamadı. Zira İngiltere, Fransa ve Almanya hariciye bakanları bu anlaşmaya bağlı olduklarını bir kere daha teyit etti. Pompeo Moskova’ya da gidip Putin’le görüştü. Ancak daha önceden Rusya, ABD’yi anlaşmadan çekildiği ve İran’ı sıkıştırdığı için eleştirmişti… Peki, ama şimdi ne olacak? Amerika bu güç gösterisinde bulunurken, İran dinî lideri Hameney, Washington’un geri adım atacağını söylüyor. Pek haksız da sayılmaz. Zira Trump, bir taraftan yeni ambargo kararlarını imzalarken, diğer yandan ara bulucu ülke olan İsviçre’ye, İranlıların kendisini araması için telefon numarası bırakıyor. Fakat şu var ki, Obama döneminde de ABD tam on altı kere İran’a görüşme çağrısında bulunmuş ve her seferinde refüze edilmiş!.. ABD’nin askerî gücü ürkütücü, Körfez’e yaptığı yığınak korkutucu… Lakin İran’a bir savaş açmak, ABD’nin tercih edeceği adım değil. Belki de İran bunu bildiği için kuyruğu dik tutuyor. Ancak İran’ın da durumu hiç iyi değil. 1980’lerde Irak’la tutuştuğu sekiz yıllık harbin yaralarını bile daha sarabilmiş değil. Üstelik reel gücünün çok ötesinde dış siyasi ve askerî hamlelerde bulunuyor. Suriye’de ve Yemen’de olduğu gibi… Giderek ağırlaşan ambargolara ve zaten perişan hâldeki ekonomisine rağmen, İran bu yükü nereye kadar kaldırabilir? Her hâlde çok fazla sürdüremez. Nükleer anlaşmayı kısmen askıya aldı, ama bunu ilerde kullanmak için bir adım olarak görebiliriz. Diplomasinin ağır basma ihtimali yüksek… Dileyelim öyle olsun!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.