Pazarlama elemanı!..

A -
A +
ABD Başkanı Trump, her durumda bir pazarlama elemanı gibi hareket ediyor. Birilerine bir şeyler, özellikle silah satmak için her yolu deniyor ve satıyor. İş adamlığının da ötesinde pazarlamacı…
 
 
Donald Trump acil durum yetkisini kullanarak, S. Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Ürdün’e 8 milyar dolarlık silah satışına karar vermiş. Acil durum derken, Amerika’yı sık sık vuran kasırgaları kastetmiyoruz tabii. Meğer İran’ın faaliyetlerinden dolayı imiş bu âciliyet!.. Dışişleri Bakanı Pompeo, nakit miktarı yukarıda verilen 22 silah anlaşması hakkında kongreyi bilgilendirirken, bunu söylemiş. Aslına bakarsanız işin rengi başka… Normal yollardan bu silahları satmaya kalkarsa, Kongre Trump’ın işine çomak sokacak. Zira hâlihazırda ABD Kongresi, Yemen’e müdahale, insan hakları ihlalleri ve son olarak muhalif gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın hunharca öldürtülmesinden dolayı, S. Arabistan’a silah satışına blokaj koymuş durumda. İşte Trump da, bu engeli aşmak için kılıf olarak İran’ın faaliyetlerini öne sürüyor. Hâlbuki, İran ile yapılan nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak çekilen ve hemen akabinde de peş peşe ambargolar uygulayan taraf ABD. Bunlar da yetmezmiş gibi, İran’ı baskılamak için ha bire Basra Körfezi'ne askerî yığınak yapan da ABD. Herhangi bir şekilde savaş çıkıp çıkmaması önemli değil. Önemli olan Amerika’nın silah satması! Çünkü Amerikan ekonomisi savaş ekonomisi. Savaş veya savaş tehdidi olmazsa, ABD ekonomisi çöküşe geçer. Bu her zaman böyle olmuştur. Mesela Birinci Körfez Savaşı sırasında da Baba Bush, Suudi Arabistan’ı Saddam’la korkutarak, hiçbir zaman kullanmayacağı on milyarlarca dolarlık silah satmıştı ve o silahlar depolarda çürümeye terk edildi. Şimdi yine benzer bir senaryo işliyor.
ABD başkanlarının, silah satışı konusunda taktikleri hep aynı temele dayanıyor olsa da, Donald Trump bu işi daha profesyonelce yapıyor. Tıpkı bir pazarlama elemanı gibi. Eh, ne de olsa herif iş adamı… Başkanlık koltuğuna oturur oturmaz, en kârlı ticaretin yapılabileceği Suudi Arabistan’da soluğu aldı. Riyad’da Kral Selman ve Mısır’ın yeni diktatörü el-Sisi ile birlikte, sihirli küreye el koydu ve şapkadan tavşan çıkarır gibi, buradan uzun vadeli 217 milyar dolarlık bir anlaşma çıkardı! Böyle bir hâsıla, normal ticaret yollarından asla elde edilemezdi. Ama Trump bu, pazarlamacılığını Amerikan gücüyle birleştirince hesapsız kazanıyordu! Hakkını teslim etmek lazım, Trump her durumda pazarlamacılığını konuşturuyor. Hatırlayınız, Suudi Veliaht Prens Washington’a gittiğinde, nasıl bir şov yapmıştı? Anlaşmaya bağlanan 12,5 milyar dolarlık silah satışı tafsilatının, üzerine resimli bir grafikle işlendiği koca kartonu, Prens’e nadide bir yağlı boya tablo hediye ediyormuş gibi, televizyon kameralarına, beşuş bir çehreyle tutmamış mıydı? İşte bu defa da herhangi bir siyasi engele takılmasın diye, acil durum yetkisini kullanıvermiş ve Kongre’yi baypas etmiş. Varsın Kongre buna tepki gösteriyormuş gibi yapsın. Öyle ya, Amerikan değer yargılarının da hâlâ hüküm ifade ettiğini bir şekilde göstermek gerekir. Ama sonuç itibariyle Amerikan maliyesi kazanıyorsa, fazla da ısrarcı olmaya gerek yok hani! Bir iki göstermelik tepki, kamuoyunu kandırmaya yeter de artar bile…
Trump son olarak pazarlama yeteneğini Japonya’da konuşturuyor. Yakın zamana kadar bu ülkede “savaş” kelimesini telaffuz etmek dahi yasaktı… Velakin devir değişti. İş bu yeni dönemde, Japonya savunma gücünü arttırmak için en son model silahları bol bol alıyor. Dört günlük bir ziyaret için Tokyo’da bulunan Trump, bu fırsatı iyi değerlendiriyor. Japonya’nın tam 105 adet F-35 savaş uçağı almak istediğini bizzat duyurdu. Ve peşinden de ABD’nin, Japonya’nın savunma yeteneklerini güçlendirme çabalarını desteklediğini kayda geçirdi. Bu açıkçası şu anlama geliyor: ABD, 105 tane F-35 uçağını memnuniyetle Japonya’ya satacak. Daha başka silahları da tabii…
Bu arada Japonya’nın İran ile arası iyi olduğu için, Amerika ile arasındaki ihtilafları giderme konusunda ara buluculuk teklifinde bulunmuş. Trump da bunu destekliyor elbette! Ne var ki, İran bu şartlar altında ABD ile müzakere yapmaya yanaşmıyor. Her ne kadar Trump, İran’da bir rejim değişikliği istemediklerini (Siz tereddütsüz bunun aksini düşünün) rüşvet-i kelam olarak tekrarlasa da, İran’ın geçmişte ağzı çok yandığı için, yoğurdu üfleyerek yiyor. En azından şunu görüyor; S. Arabistan, BAE ve Ürdün’e acilen satılan bu silahlar ne anlama geliyor? Yeni bir vekâlet savaşının kokuları, Basra Körfezi’nin suları üstünde tütmüyor mu? İran bunu görmeyecek kadar, “Acemî” bir devlet midir?!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.