Bugün bayram…

A -
A +
“On bir ayın sultanı” Ramazan-ı şerif ayının hitamında, bugün bayramı idrak ediyoruz, elhamdülillah… Temennimiz, İslâm dünyasının bugünkü perişan hâlden çıkıp, huzur ve refah içinde bayramları yaşayabilmesi...
 
 
Bayramlardan söz edilince, hep şöyle sözler duyarız: Ah, nerede o eski bayramlar! Çocukluğumuzdaki bayramlar gözümüzde tütüyor… vs. Bu sadece dil alışkanlığı ile söylenen şeyler değil. Sadece eski güzel günlere duyulan özlemin dile getirilmesi de değil. Bunu seslendirenlerin hepsi aynı şuurda olmasa da, esasen geçmişte yaşanan bayramların daha hakiki, daha samimi ve dolayısıyla insanlık namına daha ihlaslı ve makbul olduğunun bilerek veya bilmeyerek hatırlatılmasıdır. İslâm dini bin dört yüz küsur seneden beri hüküm sürüyor. Başlangıcından bugüne kadar pek çok merhale yaşandı. Sadece bir insan ömrüne sığan müddet içinde dahi, acı ve tatlı o kadar çok hadise yaşanıyor ki, asırlar boyu vuku bulan değişimleri varın siz tefekkür edin. Ve bu değişimlerin dünyanın her bir coğrafi parçasında çok farklı şekilde tecelli ettiğini de göz önünde bulundurun. Peygamberimiz Hazreti Muhammed (aleyhisselam) çok çetin şartlarda İslâmiyeti tebliğ etti… Müşrikler İslâmiyetin yayılmasını önlemek için, akla hayale gelmeyen yollara başvurdu, Müslümanlara tüyler ürpertici işkenceler yaptı, onları izole ederek aç ve susuz bıraktı.
Ancak müminler, bütün baskı ve zulümlere rağmen, canı ve kanı pahasına dinlerinden vazgeçmedi. İslamiyetin en kıymetli zamanları da o zamanlardı. Bunu Peygamber efendimiz (sallahü aleyhi ve sellem) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor: “En iyi, en hayırlı insanlar benim asrımda bulunan Müslümanlar (Eshab-ı kiram)dır. Onlardan sonra en iyileri, onlardan sonra gelenler (Tabiin)dir. Onlardan sonra da en iyiler, onlardan sonra gelenler (Tebe-i tabiin)dir. Onlardan sonra gelenlerde yalanlar yayılır. Bunların sözlerine, işlerine inanmayınız." (Buharî)
Peygamber efendimiz bir başka hadis-i şerifinde şöyle buyuruyor: “İslam dini garip olarak başladı. Sonu da garip olacaktır.” (Müslim, Tirmizi) Garip olmasının sebebi ise, insanlar gittikçe bozulmaktadır. Her biri bir mucizeyi bildiren bu hadis-i şerifler gösteriyor ki, günümüzdeki insanların sözlerine ve işlerine ihtiyatla yaklaşmak lazımdır. Kendi sözlerine değil, eski âlimlerden bildirdiklerine itimat etmelidir. Şayet eski âlimler kötülenirse asla itibar etmemelidir. (Dinimizislam.com) İşin püf noktası burası.
Niçin eski bayramların tadında yeni bayramlar yaşayamıyoruz? Niçin İslâm âleminde bu kadar çok fitne ve fesat hüküm sürüyor? Niçin Müslümanlar bu kadar perişan? Öyle ki, yüz milyonlarca Müslüman, bayramın nasıl gelip geçtiğinin bile farkında değil. Bu satırları yazarken, Sudan’da üzerine ateş açılan göstericilerden en az on beşinin öldüğü ve yüzden fazla yaralının olduğu haberi televizyon ekranındaydı…
Hindistan’daki üç yüz milyon (Evet, yanlış okumadınız) Müslümanın hâli nicedir? Hindu milliyetçisi Narendra Modi’nin seçimleri ikinci defa kazanmasından sonra, Müslümanlara karşı artan saldırılar nereye varacak? Suriye’yi, Yemen’i, Libya’yı bu köşede çok işledik. Arakan Müslümanlarına yapılanlardan çok bahsettik… Sri Lanka’da evleri, camileri ateşe verilen Müslümanlar ne kadar bayram yapabilir ki?! Ya Gazze’deki Müslümanlar? Yetmiş küsur seneden beri ne çekiyorlar!.. Evet, hâl böyle olunca eski bayramlar ancak tatlı birer hatıra mesabesinde kalıyor. Evet, temennimiz genel gidişat kötüye olmakla birlikte, hiç olmazsa mevziî iyileşmelerin hayata geçmesidir. İslâm dünyasının kısmen de olsa, bayramları ağız tadıyla yaşayabilmesidir. Şunu da unutmayalım; neye layık isek onunla karşılaşırız…
Kıyamet alametlerini bildiren hadis-i şeriflerden bazıları şöyle:
“Hadisi bırak, Kur’âna bak diyerek beni yalanlayanlar çıkar.” (Ebu Ya’la)
“Kur’ândan başka delil kabul etmem diyenler çıkar.” (Ebu Davud)
"Câmiler ve hafızlar çoğalır, ama hakiki âlim hiç bulunmaz.” (Ebu Nuaym)
“İlmin azalması âlimlerin azalması ile olur. Câhil din adamları, kendi görüşleri ile fetva verir, insanları doğru yoldan saptırırlar.” (Buharî)
Şimdi olup bitenlere şöyle bir bakınız. İftar ziyafetlerinde müzik konserlerinin verilmesi, semazenlerin gösterileri vs. Tasavvuf musikisi diye ortaya çıkarılan çirkin bid’atlerin sâri hastalık gibi her tarafı kaplaması… Bu meselede söylenmesi gereken pek çok şey var. Kısaca şuna işaret edelim; dinin öğretilmesi ve hayata tatbiki ile görevli olan müesseselerin üzerine düşeni yapmaması, yapılan yanlışlıklar karşısında suskun kalması, cahillerin ve bozuk niyetli kimselerin işini kolaylaştırıyor maalesef. Bizler İslâmiyeti hakiki şekilde yaşamadıkça ve dinimize sokulmak istenen bid’atleri ve bozuk inanışları söküp atmadıkça, bayramları bayram havasında idrak edemeyiz...
Bayramınız mübarek olsun. Nice Bayramlara!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.