“GÜVENLİ BÖLGE” ama kimin için?

A -
A +

Türkiye “Güvenli Bölge” teklifini 2014 yılında, Obama döneminde ortaya getirmişti… ABD, bu teklife olumlu baktığını ama uçuş yasağı olmadan uygulanamayacağını bahane etmişti. Şimdi yine başa döndük!
 
Dışişleri Bakanı Mevlût Çavuşoğlu “ABD’nin yeni önerileri bizi tatmin eder düzeyde değil” diyor ve Menbiç yol haritası gibi, bir oyalama intibaını verdiğine dikkat çekiyor… Hakikaten, ABD askerlerinin Menbiç’ten çekilmesi yılan hikâyesine döndü. Haziran 2018’de, Çavuşoğlu ile ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun vardığı mutabakata göre, 90 gün içinde ABD askerî unsurları çekilecek, Türkiye Fırat’ın doğusuna geçecekti. Ne var ki, bahse konu tahliye bugüne kadar gerçekleşmedi. Türkiye sürekli olarak ABD’nin taahhüdünü hatırlattı, velakin karşı taraf hep kulağının üstüne yattı. Bu durumda Türkiye, Menbiç bölgesine askerî harekât yapma kararlılığını izhar edince, aralık ayında Başkan Trump, ABD askerlerinin çekileceğini, bu yüzden çekilme gerçekleşene kadar operasyon yapılmamasını Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan rica etti. Bu ayrıntıyı Sayın Çavuşoğlu dünkü açıklamasında belirtti ve Türkiye’nin sabrının artık tükendiğini ifade etti… Hâlihazırda farklı yerlerde çok farklı şeyler cereyan ediyor. Washington’da, Trump Cumhuriyetçi senatörlerle, S-400 savunma sistemini aldığı için, Türkiye’ye uygulanmak istenen yaptırımları görüşüyor. Ancak bu toplantıdan bir karar çıkmıyor veya çıkmış olsa da açıklanmıyor… Herhâlde yaptırımların da ötesinde, S-400 alımının orta ve uzun vadede ABD için ne anlama geldiği ve daha nelere yol açabileceği de konuşulmuştur!
Türkiye, ulusal güvenliğine yönelmiş tehdit ve tehlikeleri bertaraf etmek için, Suriye sınırında harekât hazırlığı yaparken, Amerikan tarafında alarm zilleri çalıyor!.. ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi, Çavuşoğlu’nun ifadesiyle Türkiye için yeterli olmayan tekliflerle apar topar Ankara’ya gelirken, bu ülkenin Merkezî Kuvvetler Komutanı, Kobani’de; PKK/YPG’nin kontrolündeki SDG’nin sözde komutanı terörist Şahin Cilo ile görüşme yaparak farklı bir mesaj veriyor… Ama bu şekilde, ABD tarafının güvenilir olmadığını açığa çıkarmış oluyor. Bu arada Suriye sınırımızın karşı tarafında, Resulayn bölgesinden, Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesine teröristler roket atıyor, çay içmekte olan bir ailenin altı ferdi yaralanıyor. İşte bu atmosfer içinde, “GÜVENLİ BÖLGE” kavramını mercek altına aldığınızda, sorular peş peşe birbirinin kuyruğuna takılıyor. Öncelikle bu güvenli bölge kimin için? Burada Türkiye ile ABD’nin taban tabana zıt görüşlere sahip! Çünkü Amerika her vesileyle orada besleyip büyüttüğü PKK/YPG terör örgütünü, bir partner olarak muhafaza edip, siyasi entite mahiyetinde sahneye sürmek istiyor… Bu kadar açık ve net! Türkiye ise böyle bir şeyi kendi bekası için büyük tehlike olarak görüyor ve bunu bertaraf etmek için gereken her şeyi yapmakta kararlı. İşin özeti budur. ABD Temsilcisi J. Jeffrey’nin, üç gün boyunca Ankara’da yaptığı temasların şu an için müşahhas neticesi, GÜVENLİ BÖLGE ortak çalışmalarının devam etmesi hususunda varılan mutabakattır. Gelgelelim esas netice, iki tarafın bu kavram üzerinde ortak noktada buluşmasıdır. Şu an için bu hiç de kolay görünmüyor.
Türkiye daha 2014 yılında GÜVENLİ BÖLGE teklifini ortaya getirmişti. Buna göre, Suriye sınırı boyunca tesis edilecek tampon bölgede, mültecilerin barınması ve insani yardımın ulaştırılması konusunda gerekli düzenlemeler yapılacaktı. Obama yönetimi bu teklife olumlu bakmakla birlikte, bölgenin korunması için uçuş yasağı gerektiği ve Rusya sebebiyle BMGK’dan karar çıkarma imkânı olmadığı gerekçesiyle, kayıtsız kaldı. Aradan geçen zaman içinde, Suriye’de durum çok daha vahim hâle geldi. Şimdi yeniden başa dönüldü. Bu defa Trump güvenli bölge teklifiyle geliyor. Ancak yukarıda belirttiğimiz üzere, ABD güvenli bölgeyi PKK/YPG terör örgütünü muhafaza etmek için istiyor… Türkiye ise aynı istikrarlı çizgisinde, şunları savunuyor: Fırat’ın doğusunda, koordineli şekilde bir güvenli bölgenin tesis edilmesi ve terör örgütü unsurlarının buradan çıkarılması, bu icra edilirken yapılan tahkimatın da yıkılması, ağır silahların teröristlerden toplanması… Ve en önemlisi de, daha önce buradan zorla sürülen Suriyeli vatandaşların kendi evlerine dönüşlerinin sağlanması… Bunun emniyetli şekilde yapılabilmesi için “güvenli bölgede” kontrolün Türkiye’de olması. Besbelli bu hususlarda Türk ve Amerikan tarafları çok farklı düşünüyor ve bu sebeple de bir mutabakata varılamıyor.
Özetlersek, gelinen noktada, Türkiye; terör örgütünün daha fazla palazlanmasına set çekmek için, askerî harekât yapmakta kararlı. ABD bunu görüyor ve bu sebeple de bir şeyler yapma telaşında. Çözüm yolu aslında belli. Ya ABD yeni ve makul tekliflerle gelecek veya Türkiye’nin teklifi üzerinden ortak bir sonuca gidilecek. Başka yolu yok!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.