Macron-micron ve kitap yüklü merkep…

A -
A +
Fransa Devlet Başkanı Macron kendisini dev aynasında görüyor!.. Bu yüzden de sık sık komik durumlara düşüyor. Son olarak NATO zirvesi münasebetiyle, Londra’da, Trump kendisini fena hâlde aşağılamıştı…    
İnsanın haddini hududunu bilmesi o kadar önemli ki… Ama bu o kadar kolay bir şey değil. "Tâlibî" mahlasını kullanan Bursalı Muhammed Talip Bey şöyle der: “Çeşm-i insaf kadar kâmile mizan olmaz/Kişi noksanını bilmek gibi irfan olmaz.” Evet, insanın haddini bilmesi için kendisini doğru tanıyacak altyapıya, birikime ve olgunluğa sahip olması lazım! Şayet bunlardan mahrum ise, her an her yerde çam üstüne çam devirebilir. Yani kem âletle kemâlât olmaz… Bunun meşhur bir örneği olarak, Fransa Devlet Başkanı Emanuel Macron gösterilebilir. Zira geldiği makama nazaran, olgunlaşamamış bir kişilik sergileyen Macron, bu konuda mevkidaşlarından ha bire sitem ve azar işitiyor. Kendisi ile alay ediliyor. Önce Angela Merkel, bu zatı, “Kırıp döktüğün ortalığı her seferinde temizlemekten yoruldum artık…” diye ciddi biçimde haşladı. Bilahare son NATO Zirvesi sırasında, ortak basın toplantısında, ABD Başkanı Trump, kendisini çok komik duruma düşürdü ve fazlasıyla aşağıladı. “Türkiye ABD’den Patriot alamadıysa, Avrupa’dan füze satın alabilirdi…” şeklinde kıtır atmasını şöyle yorumladı: “Macron harika bir siyasetçi. Az önce dünyadaki en harika boş cevabı verdi…” Tabii Trump kaçın kurası… Aynı Macron’la birlikte kendisiyle dalga geçen Kanada Başbakanı Trudeau’ya da, ikiyüzlü biri olduğunu hatırlattı. Londra Zirvesinden önce, “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşiyor” diye çıkış yapmaya çalışan Macron’a, Cumhurbaşkanı Erdoğan, çok sert bir zılgıt çekmiş ve şöyle demişti: Macron, sen önce kendi beyin ölümünü araştır… Herkes merak etmişti, acaba Zirvede bir araya gelince neler yaşanacak diye… Dün İslam İşbirliği Teşkilatı Sosyal İşler Bakanları Zirvesinde konuşan Erdoğan, bu sorunun cevabını verdi. “Macron hâlâ daha 'İslâmi terör' diye ifadeler kullanıyor. Oysa kendisine kaç defa söyledim. İslâmiyetin kelime anlamı silm, yani barıştır… Karşımıza gelince susuyor!..” Erdoğan daha sonra, Fransa’daki sokak eylemlerine dikkat çekerek Macron’a seslendi: “Hadi çöz bakalım Sarı yeleklilerin eylemini çözebiliyorsan. Niye durduramıyorsun? Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste…” Hâsılı kelam, Macron kendisini dev aynasında görüyor. Ama bir şeyi unutmaması lazım… Kendisini dev aynasında görmekle, cüceler devleşemez!.. Fransa’nın son üç devlet başkanına baktığımızda, selefleri De Gaulle, Mitterrand ve Jacques Chirac’a göre vasatın çok altında kaldıklarını görüyoruz. Bu da elbette Fransa adına bir talihsizlik… Fransa ileriye değil, geriye gidiyor. Ve bu gidiş hiç de hayra alamet değil. Her ne kadar Fransız medyası olayları yansıtmıyorsa da, ülkede çok dramatik hadiseler yaşanıyor. Bir müddet sonra, medya istese de gerçekleri artık kamufle edemeyecektir. O yüzden de, Macron kendi boyundan daha yüksek zıplamayı bıraksa akıllılık etmiş olur!     Kitap yüklü merkep!..   İsmi lazım değil, bir bilim adamından ziyade magazin kişilik misali çok ünlü olan; Prof. etiketli birisi, “En cahil Türkler Müslüman Türkler…” diye zırvalamış! Zırvanın vahametine bakınca insan hemen Nevizade Nesei’nin meşhur sözünü hatırlıyor: “Cehlin bu kadarı sehl olmaz, kespsiz ta bu kadar cehl olmaz.” Yani bu kadar cahillik kolay değil. İnsanın bu derece zır cahil olabilmesi için mutlaka tahsil görmesi gerekir. Bu da tamı tamına, “KİTAP YÜKLÜ MERKEP” tanımına uyuyor… Yunus Emre’nin “İlim ilim bilmektir. İlim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsen ya nice okumaktır…” sözünü tabii ki, kitap yüklü merkepler fehmedemez. Öyle olduğu için de zırvalamaya devam ederler: “Türkler, Müslüman camiasına katıldıktan sonra İslâmiyetin 11. Yüzyıldaki çöküşü, Türkleri de beraberinde sürükledi. Özellikle Osmanlı Devleti benim kanaatimce Türk tarihinin en alt noktasıdır…” Eh, artık burada kocaman bir “Çüşşş” çekmek gerekiyor. Şunu da hemen ilave edelim ki, bu patolojik vakanın daha önce de, Osmanlıları bir hayli öven lafları vardır. İsteyen arayıp bulabilir. Ve hazin çelişkileri içinde debelenen bu şahsın, nasıl bir sosyopat örnek olduğunu irdeleyebilir. Aslında böylelerine cevap vermek de gerekmez. Çünkü muteber kitaplarda şöyle deniliyor: “Ve mâ cevab-ul ahmak, illa es-sukût!..” Ziya Paşa’nın terkîb-i bendinde dediği gibi; “İslâm imiş devlete pâ-bend-i terakki/Evvel yoğ idi işbu rivayet yeni çıktı/Milliyeti nisyan ederek her işimizde/Efkâr-ı frenge tebaiyyet yeni çıktı…” Frenklerin düşüncelerine kapılarak sürüklenen zavallılar ne derse desin, kervan yürüyecek.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.