“İnlerini başlarına yıktık!..”

A -
A +
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Millî Savunma Bakanı Akar, Pençe – Kartal ve Pençe - Kaplan harekâtlarını değerlendirirken, aynı ifadeyi kullandılar… Bugüne kadar sayısız operasyon yapıldı. Ama bu defa durum farklı.
 
1980’li yılların başından beri, bölücü terör örgütü PKK’nın yuvalandığı Kuzey Irak coğrafyasına, havadan ve karadan sayısız askerî harekât yapıldı. Her seferinde harekâtın mahiyeti ile hedef ve maksadına uygun olarak, farklı çap ve büyüklükte güç unsurları kullanıldı. Bazen sıcak takip çerçevesinde kısa süreli, bazen orada yerleşik terör yuvalarını söküp atmak üzere uzun süreli harekâtlar düzenlendi. 1990’lı yıllarda askerlerimizin bölgede haftalarca ve aylarca kaldığı operasyonlar cereyan etti. Kuzey Irak’ta belli noktalarda askerlerimiz üs bölgeleri de kurdular. Ancak ne yazık ki, hem bölgenin çetin coğrafi şartları hem de terör örgütüne bölgesel ve küresel güçler tarafından verilen büyük destek yüzünden, istenen hedefe tam olarak ulaşılamadı… 1991’deki ilk Körfez savaşından sonra, Kuzey Irak’ta BM’nin şemsiyesi altında (uçuş yasağı) doğan siyasi otorite boşluğu, meseleyi bambaşka bir safhaya taşıdı… 2003 yılında ABD’nin Irak’ı işgali ve akabinde Kuzey Irak’ta özerk bir Kürt Bölgesi’nin resmen kurulmasıyla birlikte yaşanan gelişmeler, durumu büsbütün çetrefilleştirdi.
Bütün olumsuz şartlara ve zorluklara karşı, Türkiye terörle mücadele noktasında; kendi millî güvenliğinin icabı olarak, her zeminde kararlı tutumunu devam ettirdi. Ancak mücadele şekli bakımından en başlarda yapılan hatalar ve giderilemeyen eksiklikler, terör örgütünün tamamen bitirilmesine imkân vermedi. Lakin kırk yıllık mücadele ve tecrübe sonunda gelinen nokta çok çok önemli. Çünkü düne göre çok daha isabetli, çok daha nitelikli ve sonuç alıcı bir mücadele ortaya konuyor. Ve bilhassa bölücü örgütün çekirdek kadrosuna indirilen darbeler, onu mefluç hâle getiriyor. Örgütün tepe noktalarında yer alan ve başlarına milyonlarca liralık ödül konulan teröristlerden 18’i etkisiz hâle getirildi. Son olarak Kasım Engin kod adlı İsmail Nazlıkul (başına 10 milyon TL ödül konmuştu), Kandilin en uç noktasında, Türkiye sınırına 160 küsur km mesafede, örgütün en güvenli sanılan inlerinin birinde, bir tonluk akıllı mühimmatla imha edildi. Beraberindeki sekiz teröristle birlikte… Bu darbe çok çok ağırdı ve örgütü iyice panikletti. Daha önce de örgütün çekirdek kadrosundan Rıza Altun, benzer bir operasyonda ağır yaralanmıştı. Hâlen yarı felçli şekilde, tedavi gördüğü biliniyor. Murat Karayılan ve Cemil Bayık gibi en tepedeki teröristler, artık kafalarını dışarıya çıkaramıyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, yurt içindeki terörist sayısını neredeyse her gün biraz daha azalmış vaziyette güncelliyor. Lakin yurt içindeki bu azalma, sınır dışından yapılan aktarmalarla takviye ediliyor… Ayrıca Irak’tan sonra Suriye’nin kuzeyinde de, bilhassa ABD’nin açık siyasi ve askerî desteklemesiyle PKK/ PYD’nin alan kazanma ve yerleşme faaliyeti devam ediyor.
Bilindiği üzere, öteden beri Kandil’den Sincar’a, oradan Aynelarab (Kobani) ve oradan da Afrin’e geçiş güzergâhı söz konusu… Türkiye, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekâtlarıyla, küresel güçlerin Suriye’nin kuzeyinde oluşturmak istediği bir garnizon terör devletçiğinin yollarını tıkamış oldu. Ancak tehlike ve tehdit geçmiş değil!.. Hem içeride hem dışarıda, bölücü terör örgütünün; millî bütünlüğümüz açısından tehlike olmasını bertaraf etmek için, her alanda müthiş bir mücadele sergileniyor. İşte son günlerdeki Pençe- Kartal ve Pençe - Kaplan harekâtları bunun en çarpıcı örneği. Önce havadan PKK’nın ikinci bir kandil hâline getirmeye çalıştığı Sincar ile birlikte Karacak, Kandil, Zap, Avaşin Basyan ve Hakurk bölgelerindeki 81 hedef Pençe Kartal operasyonuyla imha edildi. Akabinde, Pençe – Kaplan Harekâtı çerçevesinde komandolarımız Haftanin bölgesine girdi. Çok çetin bir coğrafyada ve çok zor şartlar altında, ama kırk yıllık tecrübe ve birikimin, savunma sanayiindeki büyük ilerlemenin sağladığı imkânlarla, herkesi kıskandıracak şekilde başarılı bir operasyon icra ediliyor…
Bu başarılı operasyonları karalamak için şer güçleri derhâl gri propagandaya başladı. Ancak Türkiye Cumhuriyeti Devleti de buna karşılık gereken bilgilendirmeyi yapıyor. Millî Savunma Bakanı Hulûsi Akar, Türkiye’nin bu harekâtları uluslararası hukuktan doğan meşru müdafaa hakkını kullanma çerçevesinde icra ettiğini duyurdu… Zira bölücü terör örgütü, son zamanlarda karakol ve üs bölgelerimize taciz ve saldırı teşebbüslerini arttırmış bulunuyordu. Özetle, Irak’ın kuzeyinden topraklarımıza geçiş için kullanılan güzergâhın temizlenmesi ve kalıcı biçimde kontrol altına alınması için çok çok önemli bir askerî operasyon icra ediliyor. Bunun neticeleri terör örgütü destekçilerine de bir ders olur inşallah…
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.