Suriye’de yeni dönemin ayak sesleri…

A -
A +
  Erdoğan-Putin ve Ruhani arasındaki üçlü zirvede, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve bağımsızlığına dair taahhüt teyit edildi. Nihai çözüme gidecek siyasi süreçte, Suriye halkının öncülüğü esas alınmalı…    
Kanlı Esad Rejiminin artık günleri sayılı diyebiliriz... 2011 Mart’ından beri yüz binlerce insanı hunharca katleden, bir o kadarını işkenceden geçirip hapishanelerde tutan ve Suriye halkının yarısını da yerinden yurdundan eden vahşi rejim için yolun sonu görünüyor. Zalim Esad rejiminin akıbeti hakkında, henüz resmî ve nihai bir açıklama yok. Ancak bu meselede doğrudan veya dolaylı olarak, ilgili taraflar ve aracı ülkelerle kuruluşlar arasındaki temas trafiğine dikkatle bakıldığında, yeni bir dönemin ayak sesleri rahatlıkla duyulabilir. Elbette yeni dönemden önce bir geçiş döneminin şekillendirilmesi kaçınılmaz… Epey zamandır geçiş süreci üzerinde tartışmalar devam ediyor. Tahmin edilebileceği üzere, bu konuda hem Suriye’deki aktörlerin hem de bunlara farklı bakış açısı ve maksatlarla destek veren diğer bölgesel ve küresel güçlerin yaklaşımında sayısız ihtilaflar mevcut. Dolayısıyla asgari noktada uzlaşmaya varmak hiç de kolay değil ve zaten bu sebeple şimdiye kadar sonuç alınamadı. Ama aradan geçen dokuz buçuk yıla yakın zamandaki bütün siyasi ve askerî gelişmeler, Suriye’de artık siyasi bir çözümü zaruri kılıyor. Yani hiçbir taraf açısından mevcut durumu daha fazla sürdürmek mümkün değil!..
Gelinen noktada sahneden çekilmesi kaçınılmaz olan Esad rejimidir. Zira Beşar Esad ve şürekâsı için deniz çoktan bitti… Esad, Rusya ve İran’ın arkalamasıyla, haddinden fazla uzun süren uzatmaları da oynadı ve oyun bitti, bitiyor. Önümüzdeki günlerde daha net gelişmelere şahitlik edebiliriz. Geçiş sürecinde kimler belirleyici rol üstlenecek? Bugüne kadar pek çok isim üzerinde konuşuldu. Bunlardan General Menaf Tlass ve eski başbakanlardan Riyad Hicab isimlerini de dikkatle izlemekte fayda var. Tlass ailesinin Suriye halkı nezdinde hiç de müspet bir karşılığı yok… Geçmişte kimi aile fertlerinin Fransız işgal güçleri için çalışmasından tutun da, Baas rejimine olan aşırı bağlılığına kadar. Baba Esad’ın en büyük destekçilerinden biri olan eski Savunma Bakanı (1972-2004 yılları arasında görev yaptı) Mustafa Tlass, binlerce Suriyelinin hayatını kaybetmesinden sorumlu tutulur ki, bu doğrudur. Tlass ve Esad gençlik yıllarından beri sıkı arkadaştı… Mustafa Tlass’ın diğer oğlu Firas Tlass da, Suriye’nin zenginliklerini iç eden bir avuç iş adamından biri olduğu için hep nefretle anılmıştır… Beri tarafta geçiş dönemindeki askerî yapının başına getirilmesi muhtemel isimlerin başında gelen Menaf Tlass’ın, babası ve büyük kardeşinin aksine, daha olumlu bir kimliğe sahip olduğu söyleniyor. Suriye’de olayların başlamasından bir süre sonra, ordudan ayrılarak yurt dışına çıkmış, bu arada Türkiye’ye de gelmişti. Daha sonra Fransa’ya giden ve ağırlıklı olarak Paris’te kalan Tlass’ın birkaç kere daha Türkiye’ye gelip görüşmeler yaptığı biliniyor…
Suriye geçiş döneminde, siyasi ayakta görev alması beklenen isimlerden biri de 2013 yılında Başbakanlığa getirilen Riyad Hicab… Bu şahsın da Türkiye’de bazı görüşmeler gerçekleştirdiği biliniyor. Geçiş dönemi için ismi telaffuz edilen pek çok kişi var. Bakalım hangisi son kertede kabul görecek. Adı üstünde geçiş süreci geçici olacağından, kalıcı yeni düzene nasıl geçilebileceğine dikkat kesilmek daha önemli. Son üçlü zirvede, Erdoğan, Putin ve Ruhani’nin Suriye’nin birliği, toprak bütünlüğü ve bağımsızlığına dair taahhüdü teyit etmiş olmaları çok önemli. Zira ABD ve AB ülkeleri ve elbette İsrail, hep Suriye’nin yeniden parçalanması senaryolarını gündemde tutuyor. Üçlü zirvede, Suriye için nihai çözümün Suriye halkının öncülüğünde ve BM’nin kolaylaştırıcılığında siyasi süreçle gerçekleştirilmesinin zarureti bir kere daha deklare edildi. Ve Suriye topraklarında (ABD’nin bir garnizon terör devletçiği kurma çalışmaları hedef alınarak…), terörle mücadele görüntüsü altında sahada yeni gerçekliklerin oluşturulması gayretlerine dikkat çekildi. Ki, bu husus Türkiye’nin millî güvenliği bakımından da hayati bir mesele…
Üçlü zirvede, İdlib’de sükûnetin temininin gerekli olduğu bir kere daha teyit edilirken, Suriye halkına ait olan petrol kaynaklarına gayrimeşru biçimde el konulması (ABD’nin desteği ile PKK/PYD örgütünün buraya çöreklenmesi…) durumuna olan itiraz, yüksek sesle bir kere daha tekrarlandı. Suriye halkı dokuz buçuk seneden beri kan ağlıyor. Bu dramın daha fazla uzamaması için, insanlık namına haysiyetli ve etkili bir müdahale gerekiyor. Hemen şimdi!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.