HDP kapatılır mı?

A -
A +
Son günlerde en fazla tartışılan konulardan biri de, HDP hakkında kapatılma davasının açılması meselesi… MHP Genel Başkanı Bahçeli, gerekirse bunun için parti olarak talepte bulunacaklarını söylüyor.
 
 
HDP’nin bölücü terör örgütü PKK ile organik bağını kesmemesi bir yana, tam tersine günbegün ortaya çıkan yeni bilgi ve belgelerle; iltisak durumunun daha da perçinleşmesi, bu partinin kapatılması konusunu da yeniden gündemin üst sıralarına taşıdı… On altı şehit verdiğimiz Gara operasyonu sonrasında mesele iyice alevlendi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, 6-8 Ekim 2014 olayları sebebiyle, HDP eski Eş Başkanı Selahattin Demirtaş ve yüz küsur partili hakkında başlattığı yeni soruşturma dosyası çerçevesinde, adli süreç devam ederken, bir yandan da partinin kapatılması tartışılıyor. Özellikle MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bu konuyu en fazla gündeme taşıyor ve çok keskin bir tavırla sürdürüyor. Bahçeli, Cumhuriyet Başsavcılığının resen kapatma davası açmaması hâlinde; MHP’nin, Siyasi Partiler Kanunu 100. Maddesinin c fıkrası gereğince bizzat talep edeceklerini birkaç kere tekrarladı ve bu hususta gerekli hazırlığı yaptıklarını da belirtti. HDP’nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılıp kapatılmayacağı, bundan sonraki gelişmeler ışığında belli olacak. Diğer taraftan kapatılmasının veya kapatılmamasının ne gibi sonuçlara yol açacağı konusunda da çok farklı görüşler söz konusu.
HDP (Halkların Demokratik Partisi), bölücü terör örgütü PKK ile olan bağını, ünsiyetini gizleme veya inkâr etme ihtiyacı duymuyor… Bu apaçık bir gerçek! Bu yeni bir durum da değil zaten! HDP’nin çizgisinde gittiği ve daha evvel kapatılan partilerin siyaset anlayışı da tıpkısının aynısı idi… Otuz yıllık serüvende bu hep böyle oldu. 7 Haziran 1990 yılında Fehmi Işıklar’ın başkanlığında kurulan HEP (Halkın Emek Partisi) ile başlayan hikâye, bugüne kadar sayısız olaylarla devam etti. HEP’in yerine kurulan DEP (Demokrasi Partisi), ÖZDEP, HADEP (Halkın Demokrasi Partisi), DTP (Demokratik Toplum Partisi), BDP (Barış ve Demokrasi Partisi ve son olarak HDP (Halkların Demokratik Partisi)... Bir kısmı daha kapatılmadan yerine yenisi kuruldu, bir kısmı kapatılacağını anlayınca kendisini feshetti vs. vs... Ama o siyasi çizgi hep devam ettirildi. İlk defa 20 Ekim 1991 seçimlerinde, Erdal İnönü’nün başında olduğu SHP (Sosyal Demokrat Halkçı Parti) ile kurulan ittifak sonucunda, HEP 18 milletvekilini Meclis’e sokmayı başardı… Partinin aleyhine davalar açılınca, bu vekiller SHP’den ayrılıp DEP (Demokrasi Partisi) çatısı altında bir araya geldi. Leyla Zana’nın Kürtçe ant içme girişimi ile başlayan olaylar zaman içinde başka safhalara taşındı. Mart 1994’te Leyla Zana, Hatip Dicle, Orhan Doğan, Ahmet Türk ve Sırrı Sakık’ın dokunulmazlığı kaldırıldı. Dicle ve Doğan’ın Meclis’ten çıkarken polis tarafından yakalanıp gözaltına alınması gelişmelere bambaşka bir boyut kazandırdı. Zana’nın içinde olduğu sekiz DEP milletvekili, DGM tarafından tutuklanıp hapse atıldı. Altı tane DEP’li vekil de yurt dışına kaçtı. Bunların Türkiye aleyhine Belçika ve diğer Avrupa ülkelerinde sürdürdüğü faaliyetler ciltleri doldurur. Sonuçta Anayasa Mahkemesi (AYM) Haziran 1994’te DEP’i kapattı. Gelin görün ki, DEP’liler buna hazırlıklı idi ve ondan bir ay önce, yeni partiyi, HADEP’i (Başkan Murat Bozlak) kurmuşlardı. HADEP 1995 genel seçimlerinde barajı aşamadı, ama 1997 mahalli seçimlerinde Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı dâhil, 37 belediye başkanlığını kazanabildi… Mart 2003’te HADEP de kapatıldı ve bazı yöneticilerine beş yıl siyaset yasağı getirildi.
Beri tarafta 1997’de kurulmuş olan yedek parti DEHAP, teşkilat kuruluşunu tamamlamadan seçimlere katıldığı gerekçesiyle, kapatılma davasına maruz kaldı. Ama kapatma kararını beklemeden, 2005’te kendisini feshetti. Gelişmeler bu zeminde sürerken, DEP vekilleri Zana, Dicle ve Doğan ve Selim Sadak 10 yıllık hapis cezasından sonra yeniden siyasi faaliyete başladı ve Demokratik Toplum Hareketi (DTH)’nin öncüsü oldular. DTH bilahare 2005’te DTP (Demokratik Toplum Partisi) adıyla partiye dönüştürüldü. İlk defa Eş Başkanlık diye bir uygulamayı da getirdiler, ancak siyasi partiler kanununda böyle bir teşkilatlanma biçimi yoktu… Ahmet Türk bu partiye başkan oldu. Kasım 2007’de, bölücü örgüt elebaşı Öcalan’dan talimat aldığı gerekçesiyle, DTP hakkında da kapatma davası açıldı. 2009’da kapatıldı ve 37 yöneticisine de siyasi yasak getirildi… Ancak yukarıda belirttiğimiz üzere onlar hep hazırlıklı idi! DTP’nin yerine BDP (Barış ve Demokrasi Partisi) kuruldu. 2010 yılında Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ bunun eş başkanları oldu…
Velhasıl hikâye bitmedi, ama yerimiz kalmadı. Bir sonraki yazıda HDP serüveni ve Türkiye’nin terörle mücadelede geldiği nokta ile bundan sonraki muhtemel durumlar üzerinde duracağız...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.