Malazgirt Ruhu…

A -
A +
Anadolu’yu Türklere yurt yapma azminin kesin zaferi olan Malazgirt Destanı’nın 950. yıl dönümünü idrak ediyoruz… Tarihin akışı içinde, kanla ve canla alınan, kanla ve canla hep müdafaa edilen aziz vatan toprağı.   Bülbülü altın kafese koymuşlar, vatanım da vatanım demiş… Vatanı nasıl tarif etmeliyiz? Ana gibi yâr vatan gibi diyar olmaz demişler ya. Namık Kemal de Hürriyet Kasidesi’nde şöyle diyor: “Vücudun kim hamîr-i mâyesi hâk - i vatandandır / Ne gam râh-ı vatanda hâk olursa cevr-u cefadan” (Vücudun hamurunun mayası vatan toprağındandır. Vatan yolunda eziyet ve sıkıntılardan toprak olursa ne gam!) İşte vatan budur. Bunun içindir ki Mehmet Âkif İstiklâl Marşı’nda şöyle haykırıyor: “Cânı cânânı bütün vârımı alsın da Hudâ / Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ”. Bülbülü altın kafesteyken hasret ateşine düşüren şey, işte vatanın bu hususiyetidir. Vatan kişinin hür olabilmeyi doyasıya yaşayabildiği yerdir. Her toprak parçası da vatan değildir! Ne diyor Mithat Cemal Kuntay? “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır / Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır”. İnsanın uğruna ölmeyi göze aldığı değer her zaman büyüktür ki, bu sebeple gözünü kırpmadan, gerektiğinde en değerli varlığını feda eder… Evet, tarihin akışı içinde bu vatan toprakları kanla ve canla alınmış, kanla ve canla hep müdafaa edilmiş. Böylece atalarımızdan devralındığı gibi yarınlarımız olan gelecek nesillerimize de aynı şekilde emanet edilmesi için her daim bu ruhun, fedakârlığın hâkim olması gerekiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan dün Ahlat’ta çok önemli mesajlar verdi. Ahlat şehrinin, Malazgirt Zaferi’nin kazanılmasında çok önemli rol oynadığına işaret ederek şöyle dedi: “Ahlatlı âlimler, arifler ve gönül erleri, Anadolu’ya İslâm mührünün vurulmasında büyük rol oynamışlardır. Bu hazineyi yeniden ayağa kaldırmanın boynumuzun borcu olduğu inancıyla kapsamlı çalışmalar başlattık…” Erdoğan “Ahlat’taki mezar taşları âdeta Orhun Abideleri gibi milletimize ait tapu senetleridir” diyerek, Anadolu toprağının Türk yurdu olmasının tarihî gerçeklerini dile getirdi. Tarihin gördüğü en büyük komutan ve devlet adamlarından Büyük Selçuklu Hükümdarı Sultan Alp Arslan’ın Malazgirt Savaşı öncesinde, sırasında ve sonrasında ortaya koyduğu güçlü şahsiyet, asalet, cesaret, adalet ve yüksek müsamaha, bu zaferin temelinde yatan en büyük amillerdir… Savaş olmaması için önceden Bizans İmparatoru’na barış teklifinde bulunması, savaşa girerken beyaz renkli kıyafetini kefen niyetine giymesi ve zaferden sonra düşmanı olan İmparator’un hayatını bağışlaması… Bunların her biri üzerinde uzun uzun durulması gereken hasletler. İşte bu yüksek hasletlerdir ki, Malazgirt gibi muhteşem zaferlerin kazanılmasını sağlamıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ortaya koyduğu 2053 ve 2071 vizyonuyla; Anadolu’yu bize yurt yapan Malazgirt Zaferi’nin 1000. ve bir çağı kapatıp yeni bir çağ açan İstanbul’un fethinin 600. yıl dönümünde, bu muhteşem geçmişimize layık olarak hangi noktada olmamız gerektiği hedefini çiziyor… İnşallah bu hedefleri yakalama gayretinde beklediğimiz neticeyi milletçe elde ederiz. Elbette bunun için çok çalışmak durumundayız. Bu hedefleri yakalayarak hem kendi ülkemizi güçlendirme hem de bu güçle dünya barışına katkıda bulunarak, mazlum ve muhtaç milletlere de yardım eli uzatma konusunda daha hazırlıklı hâle geliriz… Bugün dünyada kendi vatanlarından ayrı yaşayan, yaşamak zorunda kalan sığınmacı veya mülteci statüsünde 80 milyona yakın insan var. Şu günlerde özellikle canlarını kurtarmak için Afganistan’dan kaçarak meçhullere doğru giden ve şüphesiz hayatta kalabilmek için çırpınan, ama bir kısmı daha başlangıçta sarıldıkları uçakların tekerleklerinden düşüp parçalanan talihsiz insanların yürek parçalayıcı hâlini hep göz önünde bulunduralım. Keza nüfusunun yarıdan fazlası ülke dışında yaşayan Suriye’yi hep bu nazarla gözleyelim… Dünyada nüfus oranına göre en yüksek mülteci ve sığınmacı durumda olan Suriyeliler. Bu insanların (İçlerinde Aylan Bebek gibi binlerce, on binlerce küçük çocuğun hayatının baharında ölümle buluştuğu…) iç karartıcı hâllerini hiç unutmayalım. Bunlara bakarak ve ibret alarak vatanın kıymetini ve vatanın korunması için bize düşen görev ve sorumlulukları hep hatırda tutalım. Allahü teala kimseyi vatansız bırakmasın!.. “Vatan sevgisi imandandır” hadis-i şerifi, esasen vatanın kıymetini en veciz şekilde bize anlatıyor… Fazla söze ne hacet!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.