“Şimdi okullu olduk” ama…

A -
A +
Nüfusunun dörtte birine yakın sayıda ilk ve orta öğretim öğrencisi bulunan ülkemizde, bir o kadar da veli var!.. Ebeveynleri, kardeşleri, kuzenleri de eklerseniz, doğrudan veya dolaylı herkes okulla ilgili…
 
 
Ders zili bir buçuk yıllık bir fasıladan sonra nihayet çaldı… En çok da okula yeni başlayan minik öğrencilerimiz, heyecanla ve hevesle sınıfları doldurdu. Ancak bu defa eğitim yılı, hem öğrenci hem de veliler için, her zamankinden değişik yeni kaideler, kurallar ve külfetlerle başladı. Bu kaide ve kurallar, elbette devlete ve özellikle millî eğitim camiasına da büyük yükümlülükler getiriyor. Maske, fiziki mesafe, temizlik ve ille de aşı!.. İnşallah hep birlikte bütün bu ‘ödevlerde’ gerekli başarıyı gösterir ve eğitim yılını umduğumuz ve beklediğimiz gibi geçiririz. Bunun hiç de kolay bir şey olmadığının elbette farkındayız. Velakin zoru başarmaktan başka da çıkar yolumuz yok. Sadece maske meselesini dahi, uzmanların tavsiye ettiği ölçüde halledebilmek başlı başına bir iş. Sınıfta, koridorda, bahçede; servis aracında ve diğer mekânlarda, virüsün bulaşmasından yeterince korunabilmek için; her dakika istenilen dikkati göstermek mümkün mü? İster öğrenci ister öğretmen olsun… Gerçekçi olmak lazım. İşte bu zor noktada, yine en etkili çözüm olarak aşı konusu karşımıza çıkıyor. Yetkililer de bu hususa her fırsatta dikkat çekiyor. Zira okulları açık tutabilmenin yolu buradan geçiyor.
Yüz yüze eğitimin yerini hiçbir şey tutamaz… Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün açılış töreninde okulları açık tutmakta kararlı olduklarını belirtti. “Salgının yol açtığı sıkıntılara rağmen, eğitim faaliyetlerini kesintisiz sürdürebilen birkaç devletten biri olduk” diyen Erdoğan, devletimizin tüm imkânlarını seferber ederek salgının yoğun olduğu dönemde evlatlarımızın eğitimden kopmamalarını sağladığını belirtti ve bu konuda hayli detaylı bilgiler verdi. EBA (Eğitim Bilişim Ağı) programıyla televizyon ve internet platformlarıyla uzaktan eğitimin başarıyla yürütüldüğünü, keza bu dönemde öğrencilere iki milyon adet bilgisayar dağıtıldığını ifade etti. Ülkemizde en büyük rakamlar, her zaman millî eğitim alanı için söz konusudur. Sayın Cumhurbaşkanı dün, 2002 yılından bu tarafa eğitim sahasında yapılanları bir kere daha hatırlattı. Mesela 2002 yılında ülkemizde 343 bin derslik varken, 2021 itibarıyla bu sayı 601 bin olmuş. Son on sekiz yılda yedi yüz bin öğretmen ataması yapılmış. Toplam öğretmen mevcudu bir milyon yüz otuz küsur bine ulaşmış… Millî Eğitim bütçesi 2002’de 7,5 milyar TL iken, bugün 147 milyara yükselmiş. Yükseköğretimle birlikte, bu bütçe rakamları 211 milyarı aşıyor… Son derece çarpıcı rakamlar hakikaten. Tabii her şey kemiyet değil. Keyfiyet yani nitelik de önemli. Daha doğrusu esas olan niteliktir.
Eğitim meseleleri gündeme geldiğinde, memleketimizde genellikle olumsuz bir hava eser nedense… Hâlbuki bardağın dolu tarafını da görmek gerekmez mi? Sanki Türkiye’de eğitimde geriye gidiyormuşuz gibi bir algıyı, ısrarla oluşturmaya çalışanların niyetinden şüphe duymak haksızlık değil. Evet, eksiklerimiz pek çok. Ama olumlu gelişmeleri de niçin görmezden gelelim? Dün Cumhurbaşkanının verdiği şu bilgiler yeterince dikkat çekici değil mi?
Türkiye’deki ortalama sınıf mevcudu, ilkokullarda, İngiltere; Fransa ve Avustralya’dan daha düşük. OECD ortalamasına göre liselerde öğretmen başına öğrenci sayısı 13, bizim ülkemizde ise bu rakam 12. İşte bu tablonun müspet sonucu olarak da Türkiye, okuma becerileri alanında puanını en çok arttıran ikinci ülke; matematik ve fen okuryazarlığı alanında ise puanını en fazla arttıran birinci ülke. Cumhurbaşkanı, 2021-2022 öğretim yılı açılış törenine, Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer'le birlikte Sultanahmet Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde katıldı. Bu okul 1868 yılında, “Islah-ı Sanayi Mektebi” ismiyle hizmete açılmış. En köklü ve başarılı sanat okullarımızdan birisi. Erdoğan burada, meslek okullarında üretilen son derece nitelikli ve tescilli ürünlere de işaret etti. Bu sene hedefin 250 tescilli ürün elde etmek olduğunu söyledi. Eğitim konusunda var olan komplekslerden de kurtulmamız gerektiğini söyleyen Erdoğan, konuşmasında şu mühim noktaya dikkat çekti; “Hangi alanda olursa olsun, başarı tesadüften öte, disiplin, azim ve fedakârlıklarla dolu uzun bir mücadelenin meyvesidir. Her başarılı eğitim kurumunun gerisinde, çalışkan öğrencilerle beraber, mesleğine âşık eğitimcilerin imzası vardır.”
Evet, bütün öğrencilerimize yeni öğretim yılında yüksek başarılar diler ve o kıymetli öğretmenlerin ellerinden öperiz...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.