11 Eylül 2001… Yirmi yılda neler oldu?

A -
A +

“Bin yılın terör saldırısı…” diye tanımlandı. Acaba? Ondan 85 yıl önce, 1914’te bir teröristin işlediği cinayet, Birinci Dünya Savaşı'nı tetiklemişti! İkiz Kulelerin vurulması hâlâ soru işaretleriyle dolu…

Üzerinden tam yirmi yıl geçti… Ama hâlâ karanlıkta kalan ve cevabı verilemeyen pek çok nokta var. Amerikan kamuoyu, 11 Eylül 2001’deki Dünya Ticaret Merkezi'ne yapılan saldırının, artık yeterince aydınlığa kavuşturulmasını istiyor. Gelen baskılar karşısında, daha önce seçim kampanyasında da söz verdiği üzere; Joe Biden, saldırıya dair gizli belgelerin açıklanması için talimat verdi. Fakat hiç kimse, olayın aslını gün yüzüne çıkaracak asıl gizli belgelerin açıklanmasını beklemiyor tabii! Saldırının gerçekleştiği andan itibaren başlayan ve şimdiye kadar ardı arkası kesilmeyen yorumlara (İçinde bolca komplo teorisi de var elbette) göre, olay ABD’nin yeni yayılmacı politikalarını uygulamaya koyabilmek için bir bahaneydi… İddiayı seslendirenlere göre, tıpkı 7 Aralık 1941’de, Japonya’nın; Pearl Harbor Limanı'na yaptığı baskına göz göre göre müsaade etmesi gibi, bu saldırıya da göz yumulmuştu. ABD, 8 Aralık 1941’de Japonya’ya savaş açarak II. Dünya Harbi'ne dâhil olmuştu. Pearl Harbor’da Amerikan Donanmasının müthiş zarar görmesi, kamuoyunu savaşa girme konusunda ikna etmeye yetmişti… 11 Eylül saldırısının dumanı tüterken, 7 Ekim 2001’de; ABD bu defa “terörle mücadele” diyerek Afganistan işgalini başlattı. Dönemin ABD Başkanı George Bush, bu mücadeleyi yeni bir “Haçlı Seferi” olarak nitelendirmekten de çekinmedi. Üstelik bu mücadelede kendilerine destek vermeyecek olan ülkeleri peşin peşin tehdit etti: “Ya bizimlesiniz ya da bize karşısınız!..”

Amerika gibi, istihbaratın en güçlü olduğu; CIA, FBI gibi şöhreti dünyayı tutmuş teşkilatların haberi olmadan, “kuş bile uçamaz” algısının ve olgusunun hâkim olduğu bir ülkede, çok kısa bir zaman zarfında dört tane yolcu uçağının kaçırılması nasıl mümkün olabilirdi?.. Şüpheler ve iddialar işte bu noktada yoğunlaşıyor. Esasen kaçırılan uçak sayısı da bugüne kadar tam netleşmiş değil. Bazı rivayetlere göre o gün kaçırılan veya rotası zorla değiştirilen uçak sayısı dörtten fazla. Her neyse bu gibi şüpheler besbelli ki son bulmayacak. ABD, Afganistan işgalini başlatırken; saldırıların arkasında olduğunu söylediği, Üsame bin Ladin’i yakalamak ve Taliban’ın korumasındaki terörist yapıları ortadan kaldırmak gibi bir hedef koymuştu. Bin Ladin’i Mayıs 2011’de öldürdüğünü (Bu olay da fazlasıyla şüpheli. Zira cesedini kimse görmedi. Ve Okyanusa atıldığı söylendi…) ilan ettiği hâlde, bir on yıl daha orada kaldı. Nihayet geçtiğimiz 31 Ağustos itibarıyla ve büyük bir keşmekeş, fena hâlde telaş ve düzensizlik içinde çekildi. Afganistan’da hüsranla biten 20 yıllık savaş ve neticesi, dünyanın bir numaralı askerî ve ekonomik gücü olan ABD’nin imajını fena hâlde sarstı. Amerika şimdi stratejik yönden alınan hasarın tespitini yapmakla meşgul. Kamuoyunda çok farklı reaksiyonlar var. Biden Yönetimi, gelen şiddetli eleştirileri göğüslemeye çalışıyor. Bakalım açıklanması beklenen birtakım gizli belgelerden yeni bir şey ortaya çıkacak mı? Dağ fare doğuracak gibi!

Evet, “BİN YILIN TERÖR SALDIRISI” diye nitelenen İkiz Kulelere saldırı olayı, dünya genelinde en fazla Müslümanları sıkıntıya soktu. Çünkü bu saldırının failleri “Müslüman kimlikli” kişilerdi. Bunların nasıl ve kimler tarafından, bu noktaya kadar organize edildiği, korunduğu ve kullanıldığı çok karışık ve karmaşık olmakla birlikte, anti İslâm propaganda makinesi fena hâlde işledi. Maalesef çok haksız, insafsız ve aşağılık biçimde Müslümanlar potansiyel terörist olarak lanse edilmeye çalışıldı. Bu sebeple Batı dünyasında fert ve toplum ölçeğinde, Müslümanlara karşı çok düşmanca bir tavır yaygınlaştı. İslâmofobi tavan yaptı…

Kısacası “bin yılın terör saldırısı” denilen bu hadise, kirli politikalara fena hâlde alet edildi. Bundan seksen beş sene önce de, Sırp bir teröristin Avusturya Veliahtı olan Arşidük F. Ferdinand’ı öldürtmesiyle I. Dünya Harbi'nin fitili ateşlenmişti. Demek oluyor ki, terörist saldırıların bireysel veya kitlesel olması çok fazla fark etmiyor. Önemli olan o saldırıları kurgulayan güçlerin hangi hesap peşinde oldukları… Zira neticeler bu hesap ve planlara göre hâsıl oluyor. Gelgelelim, “Yeni bir Amerikan Yüzyılını İnşa Etme” hedefi tutmadı. Daha açık ifadesiyle evdeki hesap çarşıya uymadı ve Amerika yaptığı yanlış hesapla telafisi imkânsız kayıplara maruz kaldı. 20 yılda çok vahim şeyler oldu. Bakalım daha neler olacak...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.