Azerbaycan-İran arasında ne oluyor?

A -
A +
 
İran’ın son zamanlarda Azerbaycan sınırında başvurduğu askerî tatbikatların altında ne yatıyor? Son otuz yılda Azerbaycan-İran ilişkileri nasıl bir seyir izledi? İran Kafkasya’da tam olarak neyin peşinde?
 
İran’ın oldum olası Azerbaycan ile yıldızı barışmadı!.. Bunun en temel sebebi olarak, ülkedeki 37 milyonluk Güney Azerbaycan nüfusunun siyasi-kültürel reflekslerinden (muhtemel, müstakbel bir bölünme ihtimali) kaynaklanan endişeler gösterilir. Gerçekten, İran’ın bu konudaki daimî politikalarına bakarak, bu derin endişenin her adımda öne çıktığını, çıkarıldığını anlayabiliyoruz. İran’ın ülke bütünlüğü konusunda, tehdit ve tehlikelere karşı tedbirli davranması anlaşılmayacak durum değil elbet. Ancak bu tedbirler mahiyetinde, başvurulan kimi davranış ve politikaların, uluslararası ilişkiler açısından izahı kolay olmuyorsa, orada başka problemler var demektir… Şurası kesin: İran, Azerbaycan’ın bağımsızlığını kazandığı günden beri kendisine şaşı bakmaktadır! Bunun en çarpıcı örneği, Azerbaycan-Ermenistan ihtilaflarında, İran’ın baştan beri açık ve net biçimde Ermenistan’dan yana tavır koymasıdır. Tam 30 yıl boyunca Karabağ’da devam eden Ermenistan işgaline karşı, İran tek bir gün dahi itiraz serdetmedi. Tam aksine her fırsatta Ermenistan’ı arkalamaya devam etti. Son Karabağ savaşında da, aynı tutumu sergiledi ve hatta el altından Ermenistan’a yardım etmeye çalıştı ve etti de. Öyle ki, bu durum İran Azerbaycanı'nda büyük tepkilere yol açtı. İran rejimi bu tepkilerin daha da büyümesinden çekinerek, sureta bir tavır değişikliğine gitme mecburiyeti hissetti. Ne var ki, çok kesin biçimde Azerbaycan’ın zaferinden rahatsızlık duyduğunu da gizlemedi.
Bu rahatsızlık sadece Azeri nüfus meselesi midir? Öyle olmadığı İran yetkililerinin beyanlarından rahatlıkla anlaşılıyor. Azerbaycan’ın İsrail ile çok iyi ilişkilere sahip olması, İran’ı fena hâlde rahatsız ediyor… İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sait Hatipzade, “İran, sınırları yakınlarında Siyonist yapılanmaya müsamaha göstermeyecektir…” derken, aslında durumu özetlemiş oluyor. Hatta İran, Azerbaycan topraklarında İsrail’e ait üsler bulunduğu iddiasını dahi ileri sürüyor. Ki, Azerbaycan makamları bunu çok açık ve kesin bir dille yalanlıyor. Lakin İran bu türden iddiaları daha da ileriye götürüyor, Azerbaycan topraklarından ülkelerine Siyonist sızma girişimleri olduğunu dillendiriyor. Geçtiğimiz temmuz ayında, İran; Azerbaycan’ın Hazar Denizi'nde kendisine ait bölgede, araştırma yapan gemilerine tacizde bulundu… Azerbaycan Başbakanı İran elçisini makamına çağırarak bu konuda nota verdi. Diğer taraftan, İran, hiçbir şey olmamış gibi, Azerbaycan’dan izin almaksızın işgalden kurtarılan Karabağ toprağından kendi tır kamyonlarını Ermenistan’a göndermeye devam ediyor. Geçtiğimiz ağustos ayında Azerbaycan bu konuda İran’a yeni bir nota verdi. İran’ın Rus askerleri denetimindeki kontrol noktalarından tırları geçirerek, böylece hem Azerbaycan denetiminden hem de gümrük vergisi ödemekten kaçtığını duyurdu. İran’ın aynı uygulamaya devam etmesi üzerine, Azerbaycan da İran tırlarını durdurup kontrollerde bulundu. İran buna tepki olarak, Kelbecer ve Zengilan bölgesi karşısında tatbikata girişti…
Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev, bunun üzerine bir açıklama yapıp şunları söyledi: “Devletlerin kendi topraklarında tatbikat yapması kendi egemenlik hakkıdır. Ancak bunun bu zamanda yapılması manidardır. Neden şimdi? Otuz yıl işgal altında kalan bu bölgede İran niçin hiç tatbikat yapmadı da bugün yapıyor?" Evet, bu sorunun cevabı önemli!.. İran, Aliyev’in bu açıklamasına karşılık ikinci bir tatbikat hazırlığını duyurdu. Tatbikatın ismi de çok dikkat çekici; “Hayber’in Fatihleri”... Hayber Kalesi, Peygamber Efendimiz aleyhisselam zamanında fethedilmeden önce Yahudilerin elindeydi… Verilmek istenen mesajın adresi belli. Yukarıda İsrail konusuna işaret etmiştik. İran bu noktayı kanırtmaya çalışıyor. Ancak asıl mesele, İsrail’den ziyade, Kuzey-Güney Azerbaycan hususudur. İran, Azerbaycan devletinin güçlenmesini asla istemiyor ve bunu kendisi için tehlike olarak görüyor. Bu minvalde, üç hafta evvel Azerbaycan, Türkiye ve Pakistan Özel Kuvvetlerinin Bakü’de gerçekleştirdiği “ÜÇKARDEŞ 2021 TATBİKATI”ndan da rahatsızlığını beyan etmişti. İran Dışişleri sözcüsü, “Hazar Denizi Statüsünü belirleyen anlaşmaya göre, kıyıdaş beş ülke (Rusya, Kazakistan, Türkmenistan, Azerbaycan ve İran) dışında, yabancı askerî varlıkların bulunması yasaklanmıştır” diyerek, bu konunun dışişleri bakanlığı tarafından incelendiğini ifade etmişti.
İran dinî lideri Hamaney de, daha genel bir ifadeyle, Azerbaycan’a göndermede bulunarak şöyle diyor: “Bütün meseleler yabancıların müdahalesi olmadan çözülmelidir. Güvenlik için başkalarına dayananlar tokat yiyecektir. Yabancı orduların bölgedeki varlığı yıkım sebebidir…”
İran devlet ve siyaset adamları içinde, daha da ileriye gidip Azerbaycan ve Güney Kafkasya’daki bazı yerlerin tarihî kayıtlara göre İran’a ait olduğunu iddia eden kişiler de yok değil! Herkesçe bilinen husus şudur ki, kendi içinde büyük problemler yaşayan İran, ülke içindeki gerginliği dışarıdaki bir düşman cepheye yönlendirerek bertaraf etmeye çalışıyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.