“Tahıl Koridoru” barışa da bir kapı açar mı?

A -
A +

Ukrayna ve Rusya’dan, tahıl ve gıda ürünlerini güvenle dış pazarlara aktaracak koridorun işleyişiyle ilgili koordinasyon merkezi, dün Millî Savunma Üniversitesi yerleşkesinde resmen göreve başladı…

 

Rusya-Ukrayna savaşı, dünya siyaset ve askerî dengelerinde önemli değişiklik ve kaymaları tetiklerken, beri yanda diplomatik temas trafiği de olabildiğince hareketlendirmiş vaziyette…

Yeni bir dünya düzeni adım adım kendisini hissettiriyor. Amerika Birleşik Devletleri, özetle, (Bensiz yeni bir düzen kurulamaz) iddiasında. Ve bunun için diplomatik ve askerî planda, sürekli atraksiyonlar gerçekleştiriyor… Haziran ayı sonunda, Madrid’de toplanan ve Rusya ile Çine karşı yeni bir stratejik tavrın belirlendiği NATO zirvesinden yaklaşık 20 gün sonra, bu defa İran’ın başşehri Tahran’da; Türkiye, Rusya ve İran’ın Cumhurbaşkanları Astana formatında üçlü zirve gerçekleştirdi. Bu zirvede, ABD’ye, Suriye’de Fırat’ın doğusundan çekilmesi çağrısı yapıldı…

Enteresandır ki, bu çağrıdan yalnızca iki gün önce de, ABD Başkanı Joe Biden Suudi Arabistan’ın Cidde şehrinde; bir başka zirvede İran,  Rusya ve Çin’i hedef alan konuşma yapıyordu. Körfez ülkeleri (S. Arabistan, Kuveyt, Katar, Bahreyn, BAE ve Umman) ile Mısır, Irak ve Ürdün’ün iştirak ettiği Cidde Güvenlik ve Kalkınma zirvesinde; Biden, Orta Doğu’da İran, Rusya ve Çin’in dolduracağı bir boşluk bırakma niyetinde olmadıklarını, bu sebeple de bölgeden çekip gitmeyeceklerini ilan ediyordu. Bu arada dikkat çekici bir gelişme daha yaşandı; Dolaşıma sokulan “ARAP NATOSU” söylemi, Suudi Arabistan tarafından kesin bir dille (Böyle bir şey yok…) denilerek reddedildi. Bu zirvenin ABD hesabına verimsiz geçtiği dünya siyaset çevrelerinde ve özellikle Amerikan medyasında dillendirildi. Öteden beri önemli meselelerde zayıf kalan Biden yönetimi, bir kere daha olumsuz not aldı. Siyaseten sıkışmaya devam ediyor…

24 Şubat’tan bu yana, siyasi ve askerî planda verilen bütün desteklere rağmen; Ukrayna’da, Rusya’ya karşı bir türlü istenen caydırıcılığın sağlanamaması, Batı cenahında giderek daha fazla tereddüt ve endişelere yol açıyor. Rusya’yı köşeye sıkıştırmak için uygulanan yaptırımlar, ciddi biçimde ters tepiyor!..

Bu da özellikle enerji konusunda Avrupa Birliği’ni çok tedirgin ediyor. Bu şartlar altında, Ukrayna’nın savaşa devam yönünde baskılanması, ne derece doğru bir politikadır acaba? Doğu Ukrayna’da hedeflerini önemli ölçüde yakalayan Rusya, daha fazla el yükseltmeye başladı. Batı’nın, barış çabaları yerine savaşın uzaması yönünde ağırlık koymaya çalışması ise, daha çok tepkiye sebep oluyor. Bu arada en başından beri Rusya ile Ukrayna arasında ateşkes ve barışın sağlanması için gayret gösteren Türkiye’nin tavrı, beynelmilel camiada takdir topluyor…

Tahıl Koridorunun açılmasında sağladığı net başarı, bütün dünya tarafından tescil edildi. Bunun hemen akabinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 5 Ağustos tarihinde, Rusya’nın Soçi kentinde Vladimir Putin ile görüşeceği haberinin duyulması, siyaset çevrelerinde geniş bir yankı uyandırdı.

Daha bir hafta evvel, Tahran’da bir araya gelen Erdoğan ve Putin’in Soçi’de görüşme ihtiyacı duyduğu birçok başlık var şüphesiz…

Suriye meselesi bunların başında geliyor. Ukrayna konusu da elbette her daim gündemde olan ve hem yüz yüze hem telefon konuşmalarında müzakere edilen önemli bir mesele. 22 Temmuz’daki Dolmabahçe toplantısında, Sayın Erdoğan, Tahıl Koridoru mutabakatı vesilesiyle iki ülke arasında, ateşkes ve barışın sağlanması için gösterilen gayretleri hatırlatarak, tarafları tekrar barış masasına davet etti. Millî Savunma Bakanı Hulûsi Akar ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Tahıl Koridorunun başarılı şekilde işlemesinin, kalıcı ateşkes ve barış için de olumlu etki yapacağını ifade etti. Dört ay içinde 50 milyon ton tahılın güvenli biçimde dünya pazarlarına ulaşması, çok önemli bir başarı olur. Ama esas hedef, bir an evvel silahların susması ve barış görüşmelerinin başlamasıdır. Türkiye bu yöndeki ısrarlı çalışmalarını sürdürüyor. Bu bakımdan Soçi zirvesinde olumlu bir ilerleme kaydedilmesi de muhtemeldir.

Ukrayna’nın bu şekilde Batı’dan gönderilecek silahlarla, Rusya’ya karşı üstünlük sağlaması mümkün görünmüyor…

Ülkenin daha fazla yakılıp yıkılmasına meydan vermeden, bir an evvel ateşkes müzakereleri başlatılmalıdır. Bugün her şey normale dönse bile, Ukrayna kırk yıl belini doğrultamaz!.. Ülke yöneticileri, gelecek nesillerin hayat hakkını da dikkate alarak rasyonel politikalara yönelmelidir. Ukrayna halkının kanı ve canı üzerinden, emperyalist hesaplar yürüten çevrelerin maksadı aşikâr. Ve Ukrayna bunlara daha fazla alet olmaya mahkûm değil!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.