YÖN

A -
A +

Son günlerde solcularla ilgili yazılar rağbet görüyor. Solculuklarının sahte olduğu dile getiriliyor. Cümlesinin batıdan başka bir yöne bakamadığı ifâde ediliyor. Bunlar doğru. Yanlış olan sağcıların da aynı bataklıkda bulunduğunu görememek!

Bugün kaç kişi garbsız bir hayâtı hayâl edebiliyor? AB’den vazgeçip Şanghay’a girelim fikrinin rahatsızlık vermediği muhâfazakâr sayısı kaç? Hatırlayın, yakın zaman önce alnı beş vakit secdeye varanlar bile bu ihtimâl karşısında çılgına dönmüşdü. Her biri elinden çikolatası alınan çocuk gibi olmuşdu. Hâlbuki henüz hiçbir şeylerine dokunulmamışdı. Zırıl zırıl ağladılar desek yalan söylemiş olmayız. Dileyenler bu zavallıların o günlerde atdığı tweetlere baksın. Karaladıkları yazıları okusun. Başka bir netîceye varırlarsa dönüp bizi suçlasınlar…

Mütefessih bir cem’iyyetle karşı karşıyayız. Tek yön batı. Aslında atalarımız da bu istikâmete yol aldı. Aramızdaki fark onların fâtih bizim parya olmamız. Dedelerimizin fethetmek için at sürdüğü cihete dilencilik için gidiyoruz. “Olur mu öyle şey, artık onlar hasta biz sıhhatliyiz” dediğinizi duyar gibiyiz. Kulağa ne kadar hoş geliyor. Evet, iktisâdî kalkınma, sınâî hamle göz ardı edilemeyecek seviyede. Maddî cihetimiz her geçen gün ilerliyor. Dünyânın on ekonomisinden biri olmayı hedefliyoruz. Belki birincisi oluruz. Gel gör ki bu dahi hiçbir ma’nâ taşımaz. Frenk gibi gülüp frenk gibi ağlayacaksak hepsi ve daha fazlası boş. Yavuz gibi gülüp Yavuz gibi ağlamak zorundayız. Yaşadığı hayâta o denli uzakken bunu nasıl başaracağız? Onun adâleti bize ağır gelir, onun sâdeliği bize yavan gelir, onun cesâreti bize fazla gelir… Hemen hiçbir husûsiyyeti bize uymaz. İhlâsının kokusunu duyamayız. Ehl-i sünnet hassâsiyyetini idrâk edemeyiz. Din gayretine yaklaşamayız… Selîm hânın ana yolda olduğu kesin. Yoldan çıkan biziz. Şu hâlde onun gibi inanmakdan ve yaşamakdan başka bir kurtuluş yolumuz yok. İşte o vakit diğer unsurlar hesâba katılır.

İki gün önce TRT’de bilmişin biri ahkâm kesiyordu. Amerika Birleşik Devletleri derken onun adına biz utandık. Suçlarken dahi eziliyordu. Aslında o çok geniş bir kesimin içinde bulunduğu ruh hâlini yansıtıyordu. Sövse de kovsa da dövse de hattâ öldürse de garb güzeldi, garb iyiydi. Ama niye bizi anlamıyordu? Hâlbuki biz binlerce senelik tarihi olan asîl bir köleydik. Sadâkatden başka bir işimiz olmamışdı. Muâsır medeniyyet niye bizi tokatlıyordu niye? Başımızı okşamak varken…

Sırbistan cumhurbaşkanı hadem ü haşemiyle gece karanlığında tayyârenin önünde Erdoğan’ı karşıladı. Fevkalâde bir misâfirperverlik gösterdi. Bunlar az şeyler değil. Gören gözlere batının iflâsını işâret ediyor. Bulandırılan beyinler duruluyor. Ne var ki yukarıdaki hâlet-i rûhiyye gözlerimizi perdelemiş. Ne olup ne bitdiğini anlayamıyoruz. Gözümüzde büyütdüğümüz garb artık yok. Batı putu kırıldı. Göremeyenler başını taşlara çalsın. Belki bu sûretle o kalın kafalarının içindeki put da kırılır!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.