LEŞ

A -
A +
“Cı ci cu cü” bizi pâre pâre etdi. Sağcı solcu, devrimci islâmcı, aşırı sağ aşırı sol, merkez sağ merkez sol, ortanın sağı ortanın solu… Hâsılı uydur uydur söyle. Nasıl olsa parayla değil.
 
Söz konusu tasnîfin bugün işe yaramadığını büyük bir memnûniyyetle ifâde edelim. Isıtıp ısıtıp sofraya getirdikleri şeyler rağbet görmüyor. Bu ise bütünüyle şîrâzeden çıkmalarına sebeb oluyor. CHP’nin son il başkanı “yetmez ama evet” kabîlinden. Netîce çıkmayacağını bildikleri hâlde debeleniyorlar. İşin doğrusu şu: Din düşmânlarının baş olma devri bitdi. Asırlık kâbûs sona erdi. “İnandığınız Allahınız” zihniyyetindekilerin diktası nihâyet buldu.
 
Amerika’nın içinde bulunduğu vetîreyi yakından biliyoruz. Aynısını biz de yaşadık. Her kafadan farklı bir sesin çıkdığı devirler Osmanlı’nın altını oydu. Nüfûz mücâdeleleri enerjimizi tüketdi. Muazzam vatan parçaları bu atmosferde elimizden çıkdı. Son harbleri kaybedişimizin elbette birçok sebebi var. Kaht-ı ricâl gâlibâ bunların başında…
 
Avrupa zevkle Amerika’nın çöküşünü seyrediyor. Âdetâ kendi derdini unutdu. Hâlbuki grogi durumunda. Ciddî hiçbir adım atamıyor. İngiliz Milletler Topluluğu’nun varlığını devâm etdirmesi pasiflikle alâkalı. Ben döndüm dediği an bin parçaya bölünür. Şu sâatden sonra kimse yeni bir sömürüyü kabûl etmez. İngilizin yük hâline geldiğini anladığı andan i’tibâren gerekeni yapar.
 
Amerika deli dana gibi. Plan yapma ve uygulama kâbiliyyetini kaybetdi. Buna mî’âdını doldurma denir. Yahudi de aynı kaderi paylaşıyor. Yeryüzünü satın aldığını zanneden para babalarının sonu geldi. Nereye sızdıklarının ehemmiyyeti bulunmuyor. Yirmi beş sene öncenin Türkiyesiyle bugünki arasında dağlar kadar fark var. Hele bu karşılaştırmayı elli sene geriye götürürseniz hâdise tam ma’nâsıyla anlaşılır. Hulâsa sâdece haçlı değil yahudi de afişe oldu. Üstelik karşı cenâhın motorları da çalışdı. Fark hızla kapatılıyor. Eşirrâ ne yapsa boş.
 
Afrin’e giriyoruz. Bu ve benzeri adımlar şunca yıllık sinmişliği atmamız cihetinden mühim. Ba’zıları bunu var oluş mes’elesi hâline getirdi. Bu psikoloji başımızı çok ağrıtır. Söz konusu durum bin sene boyunca âleme nizâm vermiş Türk milleti için zuldür. Avuç içi kadar bir coğrafyayı kontrol eden Osman Gâzî büyük idealler peşindeydi. Orhan Gâzînin gözünü kırpmadan Rumeliye geçmesi aynı anlayışa işâret ediyordu. Her ikisi de aslâ ve kat’â yok olma korkusuyla yaşamıyordu. Bugünki tavrımız kalibremizin de ipuçlarını veriyor. Bu tavra kırk türlü îzâh bulunabilmesi netîceyi değişdirmez. Ayrıca Çanakkale’yi Kut’u abartmaya gerek yok. Bunların sonunda İngiliz keferesi İstanbul’u işgâl etdi mi? Boynumuza yüz senedir kıramadığımız esâret zincirini takdı mı? Ajanları vâsıtasıyla içimizi boşaltıp bizi bir iskelet hâline getirdi mi? Şu hâlde daha ne konuşuyoruz? Bize Çaldıran, Mohaç, Preveze yol göstermeli!
 
“KALLEŞLER ORDUSU” doğru bir ta’bîr. Fakat daha doğrusu var: “LEŞLER ORDUSU”. Sıra bu tahavvülü sağlayacak adımda…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.