İnsanda utanma olur yahu!

A -
A +

Futbol Federasyonu, önümüzdeki sezon da yabancı sayısını altıda tuttu. Bana göre yeni Ulusoy ekibinin ilk önemli başarısı bu kararda yatmaktadır. Tabii bu karar, nedense sadece F.Bahçe'nin hoşuna gitmedi. Sayının altıda kalması yüzünden Avrupa'da başarının gelmesinin mümkün olamayacağına değinen, bu ülkede F.Bahçeliler de dahil, ne kadar yönetici, futbol adamı, spor yazarı gazeteci varsa, dönüp yakın geçmişten utanmalıdırlar. Yabancı sayısı arttıkça ülke futbolunun Avrupa Kupaları genel klasmanında nereye düştüğünü görmüyorlar mı acaba? Dün, sadece üç buçuk yabancı ile ülke futbolu G.Saray tarafından nereye taşınmışsa, bugün altı yabancılı aynı ülke futbolu, İngiliz liginin sıra takımlarından birinden medet umar hale düşürülmüştür. Ya Milli Takım? Daum Beyefendi de, sayının altıda sınırlı kalmasını Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim'e bağlamış ve bu hocamızı eleştirmiştir. Hangi Daum mu? Hani şu İstiklal Marşı söyleyen, pardon söyler gibi yapıp, yılda 2 milyon 500 bin euro kapan yabancı hoca... Çağdaş'ı alnından öpün! Çağdaş Atan... Bana göre; Beşiktaş'ın en disiplinli, verilen görevi elinden geldiğince yapmaya gayret eden futbolcusu... Ne yapmış? Ceza alanına giren rakip oyuncuya, ters kademe pozisyonu aldığından penaltı yapmış. Olur mu, olur... Arjantin, koca Dünya Kupası'nı, 1990'da 0-0 giden finalde Almanya'ya böyle bir penaltı ile bitime dakikalar kala kaptırmadı mı? Brehme penaltıyı gol yaparken, ne Arjantin'de, ne de statta kimse o penaltıyı yapana ne küfür, ne de onu vatan haini ilan etti. Beşiktaş seyircisi, bu ülkenin en eski kulübünün bundan böyle kaçılacak bir formanın kulübü olmasına çanak tutmaktadır. Bu, ciddi biçimde dikkate alınmalıdır. Çağdaş, "Bu kafayla 10 yıl şampiyon olunamaz" derken, bana göre son yılların en harika manşetini oturtmuştur. Demirören başta olmak üzere, özellikle tribünlerin egemen kişilerinin bu klişeye kızmayıp, tam aksine onu ciddi biçimde dikkate almaları gerekmektedir. Yoksa Çağdaş'ın görüşü solda sıfır bile kalabilir. Mehmet Karamehmet Bey'i alkışlıyorum! Galiba benden başkası yazmadı. Neyi mi? Digitürk'ün maç yorumcularının amigoluk yaptıklarını. Zaten yazılmasını da beklemiyordum. Baksanıza bu alemde kendisinden başka kimsenin yazıp, söylemediğini iddia edenlerin hepsi orada program yapıyor... Neyse... Ama bu defaki daha feci... Serdar Bali, Gençler-Trabzonspor maçının bir serbest atışında, vuruşu yapanın top hakeme çarpıp tekrar kendine gelmesine düdük çalan hakemi eleştirecek ya... Yapamadı bile... Çünkü kuralları bilmiyordu. Dedi ki , "Şimdi top hakeme çarpıp tekrar Fatih'e geldi. Acaba ne oldu? Bunu bilmek zor..." Digitürk'te ne kadar sorumlu varsa hepsini alkışlıyorum. Başta da Sayın Mehmet Karamehmet'i... Son dakikada Ömer Üründül telefonda isyan ediyordu: "Altay'ın penaltısının ne oluşunu ne de gole giden vuruşunu izleyebildik. Bir baktık top kalede." Artık başka ne yazayım ne söyleyeyim. FIFA, Allah'tan acıdı! Malum İsviçre maçı için, pardon maç öncesi için verilen cezalara Tahkim'de itiraz ettik. Ben olsam kıpırdamazdım bile... Refüze olacağımız zaten belliydi. Adamlar bize bu ağır cezayı neden verdiklerini, Şifo Mehmet'e sordukları bir soruda saklamışlardı. Oraya dikkat etseydik, daha ağrına yakalanma tehlikesinin olduğunu görürdük. Birçok önemli noktaya daha değineyim de, yetkililer ve ilgililer şöyle bir irkilsin...Adamlar cezayı neden o kadar geciktirmişlerdi? Grubun fikstürünün belirlenmesini beklediler. Şimdi CAS'ta da diğer ülkelerin bizimle oynayacakları maçlarda, şayet cezada tenzilat yapılırsa, adaletsizlik olur gerekçesiyle gelecek itirazlar yüzünden yine hava alırız. Benden söylemesi... Neyse... Önder'e de, Terim Hoca'ya da! Belçika Futbol Federasyonu, F.Bahçe'nin savunma oyuncusu Önder Turacı'nın, milli takımımızda oynamasına izin verdi. Bu işin gerçekleşmesi için, dostum Şenes Erzik'le iki defa konuşmuş ve neredeyse bu işin kontağını açmıştım. Şenes Erzik, o günlerde bana yeni bir formül ürettiklerini, Önder'i çok beğendiğini, Önder'i de buna uydurmaya çalışacağını ifada etmişti. Çok şükür! Önder'e de, Fatih Terim Hoca'ya da gözünüz aydın diyorum. Para G.Saray'a dokundu mu? G.Saray, D.Bakırspor'la İzmir'de oynarken, son maçlarının tam aksine uyur gezer gibiydi. Sadece bir iki oyuncu ayakta duruyordu sanki... Şayet D.Bakır bir sürpriz ikinci gol bulsaydı, ecel terlerinin sertliğinden şikayet edilen Atatürk Stadı'nın zeminini nasıl ıslatacağını hep birlikte görürdük. Sebebini araştırdım. Tam bulamadım ama, maçtan iki gün önce ödenen paralar takıma hiç iyi gelmemiş. Yani dokunmuş. Eeee ne de olsa alışılmamışlık vardı. Fatih Akyel bir kere daha! İnanılmaz... Barcelona'lı Puyol ile dünya futbolunda, yana kademe deparında, kendi kalesine adam kovalama yarışında tek yarışacak isim Fatih Akyel'dir. Gençler maçında, hem de çok süratli rakipleri, üç-beş metre geriden gelerek, hem de üç-dört defa yakaladı. Desenize Önder Turacı da geldiğine göre, artık milli takımın savunması hem çabuklaşıyor, hem de süratleniyor. Vahid Hoca bu olur mu? Bazen teknik adamların uygulamalarına şaşırmamak elde olmuyor. Ya diyorum gitmek için yapıyorlar, ya da o kadarlık bilgileri, görgüleri var... Trabzonspor'un, Ankara'daki ileri üçlüsüne bakın; Ömer Rıza, Fatih Tekke, Gökdeniz... Komik! Arkalarında da müthiş pasörler (!) Hüseyin ve Hasan... Sonra bu düzende güme giden Szymek... Önce şunu vurgulamakta yarar var; Türkiye'de hiçbir takım bir sağ, diğeri sol çizgide ve ortada da bir uç adamı ile yani çizgili üç forvet düzeniyle oynayamaz. Bu iş için tek isim var Türkiye'de, o da Yattara'dır. Ama tek... Vahid Hoca, anlaşılan o ki, çoktan gitmiş bile... Nerede Batı, nerede biz! İnter seyircisi, Messina maçında, Fildişi Sahili oyuncusu Marco Zoro'ya ırkçı tezahüratta bulununca, kulüp, 25 bin euro cezaya çarptırıldı. Paris Saint Germain-Marsilya maçındaki başkan düzeyindeki çekişmeler sonucu, iki takımın da birer puanı silindi, başkanları da üçer ay hak mahrumiyeti aldı. Juventus taraftarı, Şampiyonlar Ligi'nden elenen ama, İtalya Ligi'nde neredeyse şampiyonluğunu garantileyen takımına büyük tepki göstererek, "Yeter artık, lig şampiyonluğu sizin olsun. Şampiyonlar Ligi'nde üç yıldır yarı final izlettirmediniz bize" diye slogan attı. Aynı biz, değil mi? Tekin Onay'dan acı hatırlatma! Denizlispor Başkanı Ali İpek, F.Bahçe maçından önce, yayıncı kuruluşun ekranlarına, "Bizim bu maçla işimiz yok. Biz, ligde kalmaya çalışıyoruz. Hocamızla oturup konuştuk ve yedeklerle çıkmayı uygun gördük" demişti. Oysa bugün Futbol Federasyonu bünyesinde hayli etkili ve yetkili biri olan Gündüz Tekin Onay da tam tersine, gerçek bir futbol adamlığı yaptığını hatırlattı. Neymiş? Şu; Mersin İdmanyurdu, Türkiye Kupası'nda final oynadı ve o sezon küme düştü... Denizli, bu kafayla ligde kalsa ne olur, kalmasa ne olur? Ha az kalsın unutuyordum. Middlesbrough, neme lazım demeden, UEFA'da yarı finale çıktı... Cemal Aydın ne demek istedi? A.Gücü Başkanı Sayın Cemal Aydın, geçtiğimiz günlerde çok kişinin kulak arkası ettiği ama bana, içinde çok ama çok manalar bulunan bir cümle kullanmıştı. Başkan Aydın, "Bu ligi Beşiktaş bu hale getiriyor. Beşiktaş ligin dengelerini bozuyor..." demişti. Ufff be, lafa bak! Geçen hafta yazmadım, bekledim. Bakalım kimler ne diyecek diye. Çıt yok. Hele hele Beşiktaş'tan hiç yok. Cemal Başkanın lafını bir düşünün bakalım... Kim elini çeksin? F.Bahçe yöneticisi, pardon herkes ikinci başkandı ya, ikinci başkanlardan Sayın Mahmut Uslu "Ulusoy elini çek" diye feryat etti. Doğrudur! Denizli'de ilk golde duble faul, ikincisinde de Alex'in eli var. Sivas maçında, topa yan sıçramış bir oyuncunun, top cephesindeki değil de arkada kalan eline on beş santimden vuruyorsa, bu penaltı değildir. Ama aynı yardımcı Anelka'nın elini de Konya'da seyretmişti ya. Haaa Serkan'a Hayrettin'in çarpışı penaltı. Yani konuşmayı bileceksin. Söylediklerinde sakatlık olmayacak... Hıncal Uluç'un dergisi! Hıncal Uluç dostum, yeni çıkan bir dergiyi göklere çıkarmış. Hayret ne zaman okumuş ki? Çünkü Hıncal Uluç dostumuz, kimseyi okumaz, kimseyi dinlemez. Bunu da ekranlarda söylüyor, gazetesinde yazıyor da, ondan dedim. Neyse... Ben de o dergiyi okudum. Ama Futbol Federasyonu'nun çıkardığı Tam Saha, o dergiye elli basar. Nedir o öyle yahu? Türkiye'nin en iyi 32 takımının sanal maçı... Amma uçmuşlar ha! Hıncal Uluç dostuma naçizane tavsiyem, o arkadaşları yere indirmesidir. Yoksa o tuhaflıklarla dolu dergiyle çok yakında birlikte uçarlar vallahi! Antu Com'a göre... F.Bahçeli taraftarların bir sitesi var. Bu işlerden anlamam ama, sağolsun bizim Tuğrul sık sık ziyaret eder. Geçenlerde de site açıkken, şöyle bir göz atayım dedim. F.Bahçelilerin en çok okudukları gazeteler Cumhuriyet ve Radikal imiş... Diğerlerine ateş püskürüyorlar. Olur mu yahu? F.Bahçe taraftarı bu kadar az mı? Yoksa siz mi o kadar azsınız? Pires'in yemesi, içmesi dahil mi? Gazetelerde bir haber vardı, geçen hafta. G.Saray, Arsenal'ın Fransız yıldızı Robert Pires'le ha anlaştı, ha anlaşıyormuş... Sordular, doğru olabilir mi diye. Ne desem. "Acaba Pires'in yeme, içme, yatma parası da dahil mi?" Ah Nihat Bey ah! F.Bahçe'nin ikinci başkanlarından Sayın Nihat Özdemir Bey, "Federasyon yabancı sayısını altıda bırakınca, neredeyse bitirmek üzere olduğumuz yıldız transferleri askıya aldık" demişler. Tuh be! Ama neden askıya aldınız Sayın Özdemir? Aurelio, Nobre, Luciano öyle pek de isimli değiller. Zaten ikisi kiralık, birinin de sözleşmesi bitiyor. Böylece üç kişilik yer açılır, siz de yıldızları alırsınız. Maksat üzüm yemek olsa, o kadar kolay ki... Hakan Şükür kaç santrfor eder? Hani şu Hakan Şükür'ün, Gençler maçında sebep olduğu, daha doğrusu yutturduğu penaltı var ya... İşte bununla ilgili, bağlantılı ne haberler yapıldı, ne haberler... Neyse... Önemli olan bir gazetenin, bir kere daha Hakan Şükür'ün milli formada 46, Avrupa Kupaları'nda ise 35 gol attığını yazmasıdır. Hem de resmisinden... Allah, bu ülkeye başka bir Hakan daha nasip eder mi, biz ona bakalım...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.