İpek'e çağrı... ya diğerleri?

Denizlispor Başkanı Sayın Ali İpek için çağrıda bulunan bulunana... Neymiş; İpek, lig bittikten sonra hangi sonuçla karşılaşırsak karşılaşalım, ortalığı toz duman edecek açıklamalar yapacağım demişmiş. Eeee, elinde bir maçın sonucunun önceden ayarlandığı ile ilgili noterden onaylı belgeler bulunan kulüp asbaşkanı neden açıklama yapılmaya davet edilmiyor? Elinde sırlarla dolu dosyalar bulunan, bir kulüp televizyonunun parmakları yüzüklerle donanmış yorumcusuna neden gel bunları teslim et denmiyor? Karnından konuşanlarla işte buralara gelinir ancak. Tümer diye biri Tümer Metin, Samsun'daki son yılında futbolunu en çok övdüğüm, mutlaka 3 büyüklerden birine gitmesi gereken futbolcu olarak gösterdiğim biriydi ve Beşiktaş bu futbolcuyu transfer etmişti. Tümer, Beşiktaş'ta geçen 5 yıllık süreçte ne yazık ki bir sezonda ortalama 3-5 oyundan fazlasını bizlere sunmamıştı. Şimdi F.Bahçeli oldu. Bir profesyonel olarak bu en doğal hakkıydı. Ama ne var ki; Türkiye güneydoğuda her gün evlatlarını asker üniforması içinde şehit verirken bu Tümer Metin, askerden asgari şekilde kaytarabilme garantisini aldığı veya ona bu garanti vadedildiği yeri aramakla bana göre Türk futbol tarihine geçmiştir. Futbolumuzda ilk defa askerden asgari biçimde kaytarabilme yoluyla bir transferin gerçekleştiğini gördük. Hayırlı olsun. Acaba Tümer'e kolay askerlik sözünü kim verdi, işte bunu çok merak ediyorum. Öyle ya, bu memlekette askerlik falsosu olan sadece Tümer mi ki? Tencere-kapak, ne de güzel bir deyimdir. Erzik şimdi kaka mı oldu? F. Bahçeliler Şenes Erzik'i yere göğe sığdıramazlar. Doğrudur da... Öyle ya, dünyada kaç Türk'e nasip olur, futbolun uluslararası patronu düzeyinde olabilmek... Ama gelin görün ki aynı Erzik, yabancı sayısı sınırlı kalmalı, federasyon bünyesinde yeni bir seçim de kaos anlamına gelir deyince, sert biçimde eleştirildi. Hatta FBTV'de bile... Zaten orası FBTV mi, yoksa bir şahsın TV'si mi belli değil ya... Onu da kongre sürecinde anlayacağız. Tabii iki adaylı bir kongre olabilirse... Ali Koç mu başkan adayı olacak! F. Bahçe'de Sayın Aziz Yıldırım'ın ayrılma kararından sonra (yazı kaleme alındığında henüz durum flu idi) Sayın Ali Koç'un başkan adayı olması için adeta seferberlik ilan edildi. Genç işadamı da bazı söylemlerde bulundu. Şimdi bir soru; F. Bahçe Stadı'nın localarından F.Bahçe'nin kalecisine küfür eden, buna tepki gösteren takım kaptanını da locadan kovan bir zat-ı muhterem mi daha iyi başkan olur, yoksa... Hadi yahu! Atilla Örsel de kim? Jimnastik Federasyonu başkanı Sayın Atilla Örsel, geçenlerde müthiş bir açıklama yaparak, Bolu ve Konya'da dünya jimnastik sporunun kalbinin kurulacağını açıkladı. Örsel kimdir ? Örsel, F. Bahçe Yüksek Divan Kurulu üyesi ve eski yönetim kurulu üyesidir. Uluslar arası Jimnastik Federasyonu'nun da önemli bir üyesidir. Artı, askerlikten ayrılmadır. Yani on numara bir vatandaş... Ama gelin görün ki, o da F. Bahçe'de, kısa süre için de olsa, uzaklaştırma cezası almış bir üyedir. Hani deniyor ya, kulübü öyle herkese bırakmam diye... Tutanlara bir bak, bir de... Adnanlar'ın sevdası! G. Saray'da Bülent Tulun istifa etti. Yerine de, hatta biraz daha fazla yetkilerle, Sayın Adnan Sezgin getirildi. Bu, durup dururken, sanki biraz kaşınmak gibi geldi bana... Sayın Sezgin, Sayın Polat'la eski dönemde çalışmıştı. Bu nedenle tercih edilmiş olacak... Amaaaaa... O günlerin Sayın Sezgin'i ile İstanbulspor'daki görevi sırasında TMSF müfettişlerince hakkında savcılığa suç duyurunda bulunulmasının gerekliliği ortaya konan Sezgin arasında... Ben buraya kadar yazdım... Sonrasına Sayın Polat ve Sayın Canaydın baksın! Bu sistem aydan mı geldi? Terim hoca, bana göre, eldeki ana kadronun içine hangi yenileri alabilirim araştırmasında, bu altı özel maçı ayarlayarak doğruyu yaptı. Hoş oyuncu sayısı biraz fazla ama yine de eylül öncesi doğru bir manevradır. Ancaaaaak, o bol 2'li sistem de nereden çıktı? Uluslararası ölçüsü 105 x 68 olan bir alanda, takımı böyle ikişer ikişer beşe bölmek de ne demek? Hoca olsa olsa, dörtlü alan savunması temeli olan sistemin çeşitlemelerinden söz etmiştir. Yoksa ayda bile böyle oynamazsınız. Basketboldaki büyük kaos! EURO Lig, hiç kuşkusuz basketbolün NBA'den sonraki en ciddi mücadele platformu... Ama ne yazık ki, bizden Efes'le Ülker'in dışında, şampiyon da olunsa, kimse katılamaz. İşte buna itirazım var. En azından federasyon bir üçüncü takıma kefil olmalıdır. Örnek mi? Bu sezonki Banvit ve Beşiktaş'tan biri... FİBA'nın bu organizasyonda neler istediğini biliyorum. Bu nedenle federasyonun devreye girmesi şart... Benim basketbolüm o turnuvada üç takımla temsile layıktır. O halde haydi Turgay Demirel! Yaşşaaa be Sergen! Sergen Yalçın, yanılmıyorsam bir tatil beldesinde, yani yeşil sahalardan çok bulunduğu bir mekanda, " Tigana gider, biz kalırız. O kadar paraya Tigana tasarrufu yanlıştır" demez mi? Ne yani Tigana da mı papatya falı ile uğraşacaktı? Sergen Bey ne zaman tam oynarlar, ne zaman ilk onbire girerler, ne zaman son yirmi dakika sahaya çıkarlar, sakatlar mı, sağlamlar mı, düz koşu mu yapsınlar, yoksa salonda mı çalışsalar diye diye Beşiktaş'ta çok yönetici ile çok hoca erkenden yaşlandı. Denizli'ye ikramiye! Futbol Federasyonu Disiplin Kurulu, F.Bahçe maçı sırasında sahaya sık sık konfeti atılmasının bedeli olarak 2 maç kapatma cezası kesmiş. Oldu mu? Olmadı tabii... Bir kere, seyircisiz cezası çıkmalıydı. Artı, bu rakam en azından 4 olmalıydı. Denizli, alnının akıyla maçtan çıkmıştır ama, taraftarı öyle değildir. Bu akıl kimin aklı? İzmir'deki F.Bahçe spor okullarında bulunan öğrencileri Sayın Yıldırım'ı kararından vazgeçirmek için otobüslere doldurup getirenler, ateşle oynadıklarının farkına vardılar mı acaba? Allah korudu da, gün olamasın ki, yollarında trafik kazası yaşanmayan Türkiye, o gidiş gelişte izinliydi. Bu, akıl mı? O veliler buna nasıl izin verdiler? Bu nasıl bir fanatizmdir? Çocukların üzerinden kulüp politikası yürütülür mü?