Bu son ders olsun!

A -
A +

FİFA Tahkim Kurulu, nedendir, nasıldır, kimin parmağı vardır bilemem ama, refüze ettiği bir dosyayı bir kere daha görüşerek cezamızı yarı yarıya indirdi. Önce işin bu noktaya gelmesinde kimin parmağı, emeği varsa teşekkür etmek gerekir. Sonra da şunu ilave etmek; bir daha sakın ola ki, futbol sahasında zafer elde etmek adına politikayı, devleti, saha dışı eylemleri işin içine sokmaya kalkmayın! Hoş, bu futbol dışı eylemlerin mucitleri bugün federasyonun dışındadırlar ama, sakın ha bu işlerden ellerini çektiklerini sanmayın... Köşedeler, pusudalar... Aman dikkat! Demirören'in yeni hedefi! Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören'in geçen hafta gazetelerde bir demeci yer aldı. Başkan diyordu ki ; "F.Bahçe'yi 100. yılında şampiyon yapmamak için uğraş vereceğiz..." Peki, şampiyon Beşiktaş mı olacak? Öyle olursa, saygılar... Ama bir başka üçüncü, dördüncü takım şampiyon olursa... En doğrusu başkanın, önce kendi takımının hedeflerini açıklamasıdır. Zaten Beşiktaş camiası da başkanının ağzından başka kulübün ismini duymak istemiyor. Nereden mi biliyorum? Geçenlerde yakın bir dostumun yemeğine katıldım. Orada 50 kadar Beşiktaşlı kardeşim vardı. Bir teki dahi, başka kulüplerin 100. yıllarıyla, kazanıp, kaybedeceği şampiyonluklarla ilgili değil... Sadece "Biz ne olacağız" diyorlar... Duyurulur! Yılın transfer bombası! G.Saray, yine geçen hafta gazetelerde çıkan haberlere göre, futbolculara olan borçlarından 5 milyon dolarlık bölümünü ödedi... İşte yılın transfer haberi... Transfer denince illaki başka takımdan oyuncu almak anlamı çıkmaz... Kendi kulübünüzdeki oyuncularla yeniden anlaşmak da transferdir. Bunu neden dile getirdim? Şundan; G.Saray, bence öyle yıldız mıldız alamaz... En iyisi içeriyi "Transfer ederek" flaş yapsın... Bu da maharettir... Baksanıza, Nobre, Beşiktaş'a, Tümer de F.Bahçe'ye gitti... Lotarya! Yahu inanılmaz! Hayret verici! Çağdışı! Tuhaf! Komik! Belki de çok trajik! Ne mi? Basında çıkan F.Bahçe'nin teknik direktör arayış haberleri. Üç isimle anlaşılmış, bir başka blokta üç isimle görüşmeler sürüyormuş. Bunlardan biri gelecekmiş. Peki, F.Bahçe'de hangi futbol ekolü üzerinde durulmaktadır? Takımın yapısı neye uygundur? Hangi sistem ve hocası üst üste getirilmiştir? Sonra istikrar! Atın elinizi torbaya, nasıl olsa birine çarpar... Sonra mı? Eh burası Türkiye, nasıl olsa Üç Büyükler'den biri şampiyon olur... Bayrak patlaması! Hani derler ya, 50 tane işe yaramaz dostun olacağına, bir tane düşmanın olsun... Vallahi de sanki öyle oldu. Boğaz Köprüsü'ndeki G.Saray bayrakları sökülüp atıldıkça, İstanbul'daki bazı G.Saraylılar şampiyon olduklarının yeni farkına varıp, asılan bayrak sayısını bir anda 5'e, 10'a katladılar... Grupta bayrak! G.Saray Başkanı Özhan Canaydın ve Başkan Vekili Adnan Polat, geçtiğimiz hafta AKP Grubu'nu ziyaret edip, F.Bahçeli olan Sayın Başbakan'a bir forma hediye ettiler. Amaç, sanırım Seyrantepe ve Riva'nın hayata geçirilmesi... Yoksa, başkan ve vekilinin oralarda ne işleri olabilir ki? Ama ben derim, ya da ben onların yerinde olsaydım, Riva'yı bilmem ama Seyrantepe'yle boşuna uğraşacağıma, İstanbul'daki bazı şahane tesisleri gösterir, Ali Sami Yen için bastırırdım... Hem de çatır çatır alırdım... Dünya Kupası'ndan inciler! Dedik ya, toplama takımla maç kazanılmaz diye... Kanal-1'de falsolar artık öyle bir hâl aldı ki, toplamada çırak kalıyoruz. Okay Karacan kardeşim diyor ki; "Arjantin-Hollanda, Dünya Kupası derbisi..." Allah Allah! Almanya-Arjantin oynayınca ne olacak? Derbinin ne anlama geldiğini Okay da bilmezse, vay halimize! Sonra Lucescu'ya sataşmak... Ayıp olmadı mı Okay! Bu ülke Lucescu gibi kaç hoca tanıdı ki? Bakalım kaç hoca bu ülkede bir takımı Şampiyonlar Ligi'nde gruptan çıkaracak? Lucescu bunu bir kere iki grupta, bir kere de tek grupta yaptı. İkincisinde de son maçta kaybetti... Gelelim Gökhan Telkenar'a... Galiba, kendinden çıkıp konuşuyor bu genç... Türkiye'de bir oyuncuya 4 senedir "Kais" diyor, "Kais" diye yazıyor. Ama Gökhan, soyadıyla anıp, izleyiciyi de şaşırtıyor. Sergen bir konuşursa! Sergen demiş ki; "Ben sahada işimi yaptıktan sonra, gece bara gitmişim, Bodrum'da aşk yaşamışım, at yarışı yazmışım kime ne..." Doğru... Ama sen sahada işi yaptın mı? Yapabildin mi? 13-14 senede sahadaki işini kaç defa yapabildin? Sonra günümüzde yukarıdaki üç işi yapıp da, sahada kalan hiç yok ki... Çünkü yıl 1958 değil, 2006'dır... Sergen Usta; sence Dünya Kupası'nda, senin lüksünle oynayan oyuncu var mıdır? Konya ve Sakarya! Önce Sakaryaspor'un Sayın Başkanı ve dostları, sonra da Konyaspor'un Sayın Başkanı ve dostları İstanbul'a yaptıkları seyahatleri sırasında, lütfedip beni aradılar ve çay-kahve içip sohbetler yaptık. Tabii ki, konu futboldu... Her iki başkan ve dostları da, benim futbol görüşümü çok beğendiklerini, sezon başı görüş alış-verişinde bulunmayı uygun görmüşler. Sağ olsunlar! Sakaryaspor eski yönetimi de geçen sezon iki defa gelip görüşmüştü. Şimdi yeniden Süper Lig'e geldiler. Baktım her iki kulüp de, Türkiye'nin acımasız gerçeklerinden rahatsızlar. Kafalarında şık projeler var. Türkiye gerçeklerinde yaşadıklarından, hayata geçirmede kararsızlar... Devam dostlar! Birileri duvarları, tabuları yıkacak. Hiç şekli yok... İtalya davası! Malum, İtalya'da Juventus, Milan, Fiorentina ve Lazio şu günlerde lig değiştirmek tehlikesi ile karşı karşıya... Ben bu satırları yazarken, acaba son durum neydi, bilemiyorum. Bildiğim bir şey varsa, o da henüz Türkiye'nin statülerin hazırlanmasında, uygulanmasında tam anlamıyla futbolda Batılı olamadığıdır. Neden mi? Eh bu ülkede, devletin hayli etkili ve dik duran bir kurumu, bizim futbolda da, hem de tarihte ilke defa belgeli, bazı İtalya örneklerine ulaştı ama, sonu hikâye oldu. Öylesine ki, o belgelerde müfettişlerin bugün büyük bir kulübümüzde önemli bir görevde bulunan zat için, "Savcılığa suç duyurusunda bulunulmalıdır" notu bulunmasına rağmen, bu bile yapılamadı. Bir kulüpte resmi görevli olanların kendi el yazılarıyla paraları kimden, nerede ve nasıl aldıklarının bile bulunduğu belgeler acaba şimdi nerelerde? Bu sezon yine birileri şampiyon olacak, birileri düşecek, birileri çıkacak... Sonra kaybedenler pislik atmaya devam edecek, kazananlar biz temiziz naraları atacak. Bu masal böyle sürer gider... Mafyanın ülkesi denen İtalya nerede, Atatürk'ün Türkiye'si, ne yazık ki nerede? > Tigana aşağıya inmeli! Bence Tigana iyi bir hoca... Hemen bunu baştan yazayım. Ama iki orta saha, bir sol adam, hem de en kralından, istemesi bence hayal peşinde koşmaktır. Beşiktaş, bana göre alacağını almıştır. Şayet bu Delgado işi gerçekse, belki de bir de o olur. Tigana istemeyi bıraksın, eldekilerden icatlar yapsın! Yoksa, ligin ilk yarısının sonu bile bu defa zor gelir...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.