Bir takımda beş solak!

A -
A +

Geçtiğimiz hafta GS TV’de baktım Schalke ile Galatasaray’ın genç takımları oynuyor. Tempolu maça daldım. O da ne? Galatasaray takımında, eksik saymadım inşallah, beş adet müthiş solak var. Bu olgu bir futbol takımında az bulunur. Bakalım Terim Hoca’m ki bana o solakları kendisinin bulduğunu açıkladı, oradan bize Ozan gibi, hatta daha üst seviyede birilerini sunacak mı? Skor mu? Galatasaray bir ara 2-0 önde idi ama ne önemi var ki?

Pes be beIN TV!
Bir dostumun kafesi var. Sadece nargile, çay, kahve, yemek var. Hem de tarihî bir konakta... Bizim lig maçlarına da tonla mangır sayıp müşterilerine sunuyor. Eh beni de Galatasaray-Schalke maçına davet edeceğini söyledi. Bekledim ama haber gelmedi. Ne oldu diye soracak oldum, aldığım cevap beni şoke etti. Yayıncı kuruluş Avrupa maçlarımız için de 4 bin lira daha talep etmiş. İnsaf yahu!

Ali Koç’a uyarı mı?
Son Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu toplantısına ekrandan dikkat kesildim. Mali ve malum işler için yapılan açıklamalardan sonra bazı üyeler kısa metraj söz aldılar. Sonrasında da Ali Koç Başkan kürsüye geldi. O da ne? Salonun yarısı boşaldı... Olur mu? Olmamalı. Başkan konuşuyor yahu... Hem söylenenlere cevap veriyor, hem de eleştiriyor. Ama dinleyen yarı yarıya azalmış... Acaba? Neyse Cocu gitti. Bir dahaki toplantı ful çeker!

Şenol’a para ile hücum edemezsiniz!
Şenol Güneş kardeşimin benimle paylaştığı bir sırrını açıklamak şart oldu. Millî takımdan alınışından sonra alacak hakları doğmuştu. Bir gün beni aradı ve özel konuşmak istediğini iletti. Gittik bizim Beyaz Fırın’da oturduk. “Abi dava açıp açmamaya karar veremedim ve sana danışayım dedim...” dedi. Ben de ismine yakışmayacağını belirtince, tonla alacağına rağmen dava açmadı. Bu mu para için dünyayı yıkacak adam? Biraz terbiyeli olalım lütfen!

Palavranın büyüğü!
Gözlerime inanamadım. Frey, UEFA Avrupa Ligi’nde haftanın karmasına aday gösterilmiş. Demek ki, santradan atılan geri pasını, hem de takımı savunmaya geçerken ofsaytta kalıp alıp gol atmak çok önemli... Hakikaten balık baştan kokuyormuş!

Derbinin favorisi mi?
Neredeyse aklımın erdiği kadarı ile 65-66 senedir maç izlerim. Bu futbolun içinde doğdum desem yeridir. Ama hiçbir dönemde bu bir numaralı tarihî rekabet maçı öncesi iki tarafın da berbat hâlde olduğunu hatırlamıyorum. Ya ikisi de iyi idi, ya da biri iyi, diğeri kötü... Sonuç mu? Kısmeti olan kazanır, ya da kafa kafaya çarpışıp berabere kalırlar...

Yediğimiz, yemediğimiz gollere bakınız!
Galatasaray’ı Schalke karşısında ağır bir yenilgiden Muslera kurtardı. Peki, rakibin pozisyonlarına bir bakalım, acaba bizim yorumcuların ağzına sakız gibi yapışan fazla adamlı hücum futbolundan mı, yoksa... Ya Beşiktaş’ın yedikleri? Aynı değil mi? Fenerbahçe’ye atılan, atılamayanlar tıpatıp benzerlik taşımıyor mu? Demek ki bol pozisyon için rakip alanı genişletmek, ya da uzunluğuna açmak gerekiyor. O fazla adamla üstüne oturma bundan 50 yıl önce idi beyler!

G.Saray’la Fenerbahçe’yi birbirine vursak mı?
Başlık harikadır. Kamuoyunda sık sık kullanılır. Açılımı da, “O kötüdür de, öteki de ondan da kötüdür...” Terim'in takımı daha sahaya çıktığında yine bizim Ömer Üründül’le kurduğumuz tele bağlantıda, “Galatasaray’ın kazanması imkânsız...” demiştim. Ve de çabuk, süratli Yunus ile Muğdat oyuna girdikten sonra Galatasaray’da çok palavra şöhret olduğu bir daha ortaya çıkmadı mı? Sonra Kadıköy’de sahaya çıkan Cocu imzalı kadroya baktım ve bizim dostlara, “Yahu benim adım Kemal değil mi” diye soracak oldum. Neden mi? Elif yine makas idi. Reyes ortalıkta yoktu. Malum büyük oyuncu (!) Frey de kulübede idi... Hani şu spor medyasının Belçika’daki maçtan sonra çok övdüğü takımın elemanları... Ve de Hasan Ali ile İsmail yine önlü arkalı ebecilik için sahadaydılar... Rakibin tandemi aynı anda sakatlanıp çıkmış... Hani senin ünlü çift forvet taktiğin? Bölümün başlığı nasıl ama?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.