Yeni bir “Bolu satışı” mı?

A -
A +

Hatırlarsanız Fenerbahçe bundan önceki dönemde bir kalecisini Boluspor’a müthiş bir fiyatla satmıştı. Sözüm ona Boluspor’un ödediği bedel takımın toplam maliyetinin çok çok üstünde idi. Ama UEFA kurallarına takılmamak adına iyi (!) bir bedel girmişti ya... O kaleci ne kadar oynadı, ne kadar yedek kaldı kim biliyor ki? Neyse... Şimdi de, geçen perşembe Fenerbahçe’nin sitesinde iki gençle daha sözleşme yapıldığı yer aldı. Malum Comolli üstadın huzurunda... Sanırım bu tip sözleşmelerin sayısı 12 falan oldu. Tabii ki hiç biri “A Takım” forması içine girmeyecek. Acaba yeni bir “Boluspor formülü” mü bulundu? Bir bakarsınız ismi-cismi bilinmeyen bir genç iyi geçinilen bir kulübe 3 milyon avroya satılıvermiş! Eh, bağış kampanyasından istenilen toplam elde edilemezse genç satışlarla ara kapanır. Şu gargara ne iyidir be...

Neden maç olmaz ki?
Millî maç haftasını geride bıraktıktan sonra pazar seçimine kadar neden maç oynanmadı anlamak mümkün değildir. Pazartesi millî maçı geride bırakmıştık. Seçim de pazar günü olduğuna göre, cuma, hatta gidiş geliş trafiği dikkate alınarak bir lig haftası oynanmaz mıydı? Desenize “Yok” demenin kolaylığı varken neden var niçin uğraşılsın ki?
 
Yusuf 20 milyon mu?
Yine maçsız haftanın önde gelen haberleri arasında Trabzonspor’un, Yusuf’a 20 milyona avroluk teklif gelmesine rağmen kılını kıpırdatmayacağına dair başlık var idi. Yani bizim parayla 120 milyon liranın üzerinde bir bonservis bedeli... Nasıl hayır yahu? Saymaya kalksanız, ne kadar sürer? Devir artık üret-sat, yenisini üret devridir dostlar!
 
Daha çok Kadıköy projesi!
Kadıköy’ün yeni belediye başkanı seçimlerden önce “Daha Çok Kadıköy” sloganı ve reklamı ile ortaya çıkarılmıştı. Bu ne demekti acaba? Yoksa, Kadıköy, çevresindeki bazı ilçeleri kendi bünyesine mi katacaktı? Bu ne demekti gerçekten? Yoksa bu başkan kendinden önceki gibi Kadıköy’ün tarihî çarşısına hiç uğramamış olup yeni çarşı mı keşfedecekti? Aman ha, eski başkan gibi Caferağa Salonu’nu yıkmaya falan kalkışmasın... Bakalım görev süresinde kaç ağaç dikecek, merak ediyorum... Hayır, bir tek bizim Osman Hızlan, Kadıköy’ü bir hayli yenilemişti. Hani şu Pendik’e kadar uzanan sahil yolu falan... Sayın yeni Başkan; Kadıköy’le ilgili bilmediğin bir şey varsa, buradayım  bilesin...
 
Neeee Lucescu mu?
Pazar günkü gazetelerin bazı sayfalarında, hatta şu malum Sporx’te  ilgi çekici bir haber yer almıştı. Beşiktaş’ın önümüzdeki sezon Lucescu ve Guti ikilisine emanet edileceği yazılmıştı. Doğru mu bilemem. Ancak ne var ki Beşiktaş o Lucescu trenini çoktan kaçırmıştı. Shakhtar isimli bir kasaba kulübü, takımını ona verip uyanık çıkmış, müzeyi kupayla, kasayı da avro ile doldurmuştu. Yalan mı? Haaa Galatasaray’ın yanması mı? O daha önceleriydi. Kiralık üçüncü sınıf malzeme ile lig kazanılmış, Şampiyonlar Ligi’nden de neler neler... Hem  de UEFA Kupası’nı kazanmış takımdan yedi yıldız gitmiş olmasına rağmen...
 
Yoksa yeni bir “46 modeli mi?”
Siz bu satırları okuduğunuzda İstanbul için net sonuçlar açıklanmış mı olacak, yoksa sayım devam mı edecek. Ama ben bu satırları yazana kadar gelen bilgilere göre Ak Parti’ye çıkan oylar toplama geçilirken hep “sıfır” yemiş. Ne dersiniz? 1946’daki CHP modeli seçimden sonra şimdi de bu, “Yaz ve sıfırla” modeli mi çıktı? Hem de “Neme lazım hele bir Anıtkabir de yapalım, terse düşersek bakın yine Ata’ya karşı çıktılar” denilsin planınız mı var? Ne derler akıl akıldan üstündür. Vallahi bu fikirlerin sahibini çok merak ediyorum...
 
Vah Karşıyaka vah!
Geçtiğimiz pazartesi akşamı İzmir’in tıklım tıklım dolu salonunda Karşıyaka-Fenerbahçe basketbol maçını izledim... Tabii ki süper favori Fenerbahçe idi. Zaten maç da öyle bitti. Tamam da, nedir o bu ülkede şampiyonluk yaşamış, yaşatmış Karşıyaka’nın hâli? En çok da Ali Muhammed yanmıştır. Kim o oyuncular? Acaba diyorum şu İzmir kafasını siyasetten kaldırıp da tarihî spor kulüplerine destek verse... Karşıyaka, Altay, Altınordu, İzmirspor, Göztepe’den söz ediyorum. Bakalım yeni belediye başkanı hangi telden çalacak?
 
İstiklal Marşı öğretilir!
Seçimlerden önce İstanbul Adalar Belediye başkan adayının bir görüntüsüne tanık olmuştuk. Herkes İstiklal Marşı’mızı söylüyor, zat ise suskun ve sanki “Bu da nereden çıktı?” der gibiydi. Yoksa millî marşımızı bilmiyor muydu? Öyle ya Mehmet Akif’e de gıcık olabilirdi. Neyse, şimdi başkan... Şayet böyle feci bir eksiği varsa gelsin öğretelim. Vah benim Adalarım vah! Artık önünden bile geçmem... Şu bizim Bekir Boran ne adammış be... Hayatının 70 yılının geçtiği Adalardan (Büyükada) iki sene önce tüymüştü.
 
Nabil Dirar nereli?
Yahu inanılması gerçekten çok zor. Fenerbahçeli Dirar geçtiğimiz cumartesi spor sayfalarında manşet olmuştu. Nasıl mı? “Fenerbahçe için ölürüm bile...” başlığı ile... Tabii araştırdım hemen. Meğerse bu Dirar, hâlâ ıslahına uğraşılan malum dere civarlarında doğmuşmuş. Böyle lafa başka ne denir ki?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.