F.Bahçe: 2 G.Saray: 1

A -
A +

Son zamanlarda transfer çalımları yeniden gündemde. Gelin ben size tarihî rekabetten üç transfer hikâyesi anlatayım…

Yok yok, bu dün oynanmış bir tarihî rekabet maçının skoru değildir. Bu, yılların transfer kapışmasındaki “Çok özel durumlar” sınıfındaki skordur. Meraklanmışsınızdır sanırım. O zaman açalım...
1975 yılındayız. Galatasaray’da Engin Verel isimli henüz 18’ini bile bitirmemiş müthiş bir yetenek parlayıp duruyor. O zaman dönemin Fenerbahçe Başkanı şimdi rahmetli Emin Cankurtaran mutlaka aklının bir köşesine bu ismi yazmıştır. Öyle ama transfer hayli zordur. Çünkü 17 yaşındadır daha Engin... Formül bulunmalıdır. O zaman dönemin bu konulardaki bir numaralı çözüm ustası şimdi rahmetli Fahri Somer Ağabey’ime başvurmak kaçınılmazdır. Öyle de oluyor. Engin’in şimdi rahmetli olan babası Fahri Baba’ya sık sık gelir olmuştur Tercüman gazetesindeki odasına...
Neyse lig biter...
Ve Engin kaybolur…
Çünkü o dönemde Fenerbahçe’nin neferlerinden şimdi rahmetli Baba İlker İmer, Engin’i koluna takıp Cankurtaran’ın Milano’daki evine kaçırır. Bundan kısa bir süre önce Engin amatördür ve de okumak için Kocaeli’ye gider... Orada da bir takım için lisans çıkarılır. Böylece Engin için Fenerbahçe yolu açılmıştır. Ve de 1 Temmuz günü rahmetli Dr. Semih Bayülken’in evinde Ercan Aktuna, Engin’in babası, Engin, İlker Baba, noter, hadi ismini vermeyelim, imza işi gerçekleşir. Engin kardeşimiz sonraları Almanya, Fransa ve Belçika’da top koşturarak gururumuz olmuştur.
Devam edelim...
Fenerbahçe’nin 103 golle rekor kırarak şampiyon olan takımı sezon başında ciddi sıkıntılar yaşamaktadır. Rıdvan’a, Aykut’a, Oğuz’a, Hakan’a alan açacak, onlarla pas alışverişi yapacak santrforu yoktur. Rize’den Hasan Vezir daha ilk maçından hemen sonrasında kiralanır. Ve o takımı rekorla şampiyon yapan birinci isim olur. Kanıtı mı? Hasan gittikten sonra aynı takım tam 7 sene şampiyonluk yüzü görememiştir! Neyse, aynı sezon Fenerbahçe, Beşiktaş’la oynayacağı Türkiye Kupası iç saha maçına Hasansız kadrosu ile çıkmak zorunda kalacaktır. Çünkü Galatasaraylı dostumuz Ergun Gürsoy teknesiyle Hasan’ı alıp kaçıracaktır!
Nasılsa oyuncu Rize’nin malıdır. Oradan kolayca alınacaktır. Öyle de olmuştur. Ve de Fenerbahçe bu uyuma yüzünden 7 sene şampiyonluk yüzü görememiştir. Uyuma dedim, neden mi? O dönemin futbol şubesi sorumlusu şimdi rahmetli olan dostum Metin Âşık’la yaptığımız sohbette, Ömer Kaner de tanıktır, ‘Hasan’ı sağlam kazığa bağlayın’ uyarısında bulunmuştum. Metin ise “Onu boş ver. Rıdvan’a asılan var” demişti. Ben de kendisine onu kapıdan kovsanız damdan içeri girer demiştim.
Ve şimdilerde, “Benim gönlüm Galatasaray’dan yana... Orada Şampiyonlar Ligi oynamak var” deyip, Fenerbahçe forması ile fotoğraf veren Vedat Muriç var... Yani Fenerbahçe durumu 2-1 yapmıştır Galatasaray’a karşı...
Nasıl hikâyeler yaşanmış değil mi?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.