Destur MHK!

A -
A +

Mesele ne mi? Bülent Yıldırım ile Serkan Çınar’ın hakemliklerine son verilmişti ya geçen hafta... MHK’nın bu çarpıcı kararından sonra birçok köşe yazarı yazdı da yazdı. Genelde ağır eleştiriler vardı. Ama kimse benim şimdi yazacaklarımın altını çizemedi. Nedir mi? Bu iki eski hakem şampiyon Galatasaray’ın Beşiktaş ve Rizespor’la oynadığı maçlarda sonucu etkilemişlerdi, dedikodu merkezleri ve medyadaki bazı kafayı yemişlerce... Yani dilleri yetmemişti, açık ve net olarak Galatasaray’ı bu iki hakem şampiyon yaptı demeye... Hem de sekiz puanı hediye edeni hiç düşünmeden... Ve MHK, kimin dolmuşuna binip kontak açtı bilemem ama açık ve net olarak geçen sezonun şaibeli olduğunun altını çizdi, imzaladı. Ayıp oldu Zekeriya Kardeş! Diyelim ki, bu konuda çok hassasınız, o zaman ben size başka takımların nerelerden nasıl kurtulduklarını da anlatayım, o hakemlerin de biletlerini kesin! Böyle şey olur mu be?

Bunlar mı F.Bahçe forması?
Yine geçen haftadan sarkan bir gelişme var. Efendim; Fenerbahçe’nin yeni sezon formalarının tanıtım şovu yapılmış. Rodrigues, Kruse, Vedat Muriç ve Emre de mankenlik görevini üstlenmişler. Nedir yahu o formalar? Siz Fenerbahçe tarihini hiç mi bilmiyorsunuz? Yenilik derseniz, o da değil. Bir de Ali Bey taraftara çağrıda bulunarak daha fazla forma almalarını istemiş. Alın alın ki, tarihi siz de unutun! Ya da babalarınız, dedeleriniz sağ iseler size ne derler bilemem... Ben Emre’nin yerinde olsaydım o forma tanıtımında o rolü almazdım. Diğerleri ne bilirler Fenerbahçe’nin özelliklerini?

TFF ne cezası kesecek?
Kafam bizim futbolda tarihimizde görülmemiş, yaşanmamış bir hakem doğrama meselesine takıldı ya... Yani MHK’nın kararına... Oradan hareketle, yakından takibine giren takıma beş hafta kala sekiz puan fark atmış Başakşehir’in şampiyonluğu teslim edişine ne ceza kesilir ki? MHK’yı örnek alırsanız, Abdullah Avcı’nın da diploması alınır... Yahu hiç mi “Batı”lı düşünen yok bizim futbolun üst kademelerinde?

Millî maçlar için kıyım mı?
TFF’nin yeni yönetimi millî takımın önündeki üç maçı uzun bir zaman sonra “Üç Büyükler”in statlarına dağıtmış. Yani kimin stadında oynanacaksa o takımın formaları tribünleri dolduracak. Hele ki, tarihî rakiplerden birinin futbolcusu aleyhimize sonuçlanacak bir hareket yapsın, ne yuhlar, ne ıslıklamalar patlar... Yahu biz Fransa’yı nerede yendik? Anadolu statları seyircileri ile birlikte millî takımı kurtardı be, farkında değil misiniz?

Demek ki Kadıköy’ü uyutmuşlar!
Kadıköy’ün sokaklarında yaşanan, özellikle de hafta sonları, sokak rezaletlerini dile getirmiştim. Ve, açıklamayayım hadi, üst düzey yetkililer arayıp sözüm ona bilgi aktardılar. Neyse, baktım ilk cuma-cumartesi asayiş berkemal... Ama ya ertesi cuma-cumartesi? Aynen anarşiye devam. Acaba bu sokak rezaletçileri birilerinden destek mi alıyorlar? Ne yapayım gördüğüm manzara bu satırları yazdırdı, iyi mi üst düzey yetkililer?

Dünya Üç Büyükler  Günü palavraları!
Bana bu işin dünyada bir örneğini gösterene canım feda... Ne mi? Bir kulübün kuruluş yılı hangisi ise, o tarihi ortadan ikiye bölersiniz alın size kuruluş yılı, ya da “Dünya falancalar kulübü günü...” Böyle bir palavra olur mu? Ben bir şeyi eleştirdiğimde mutlaka ama mutlaka bence doğrusunu da dile getiririm... Beşiktaş için 1952’de millî takımı temsil ettiği Yunan maçının tarihi de sizin “Dünya Beşiktaşlılar Günü”nüz olsun. Galatasaray 2000’de UEFA Kupası’nı 17 Mayıs’ta kazanmıştı. İşte size “Dünya Galatasaraylılar Günü...” Fenerbahçe 1968’de Balkan Kupası’nı kazandı. Aynı sezonda dört kupa daha kazanmıştı. Dahası; 103 golle rekor kırılarak şampiyon olunmuştu. İşte size “Dünya Fenerbahçeliler Günü”, Balkan Kupası’nın kazanıldığı gün... Taraftarı da kandırıyorsunuz, haberiniz olsun e mi? Ne yani Cumhuriyet 29 Ekim 1923’te kuruldu. Bunu 29.10 diye mi kutlayalım yani?

İhtiyarın şapkaya dikiz!
Önceki gün, yani salı 12.00’de Eminönü vapuruyla karşıya geçiyordum. Bir yaşlı amcanın kafasında bir kasket vardı. 1774-2017 tarihleri vardı kenarında kepin... Sonra da Deniz Harp Okulu yazısı... Yetti mi? Hayır! Bir kenarında da Atatürk’ün ünlü imzası... Ne alaka değil mi? Yoksa Ata, 1774 yılında mı doğmuştu? Yaşlı amca mı? Ne taraftan olduğu belli değil mi? İnşallah yanıldım... Yapmayın, etmeyin Ata’yı bu kadar ucuz kullanmayın be!

Elif oynasaydı kaç para ederdi?
Fenerbahçe bedava aldığı Elif Elmas’ı 16 milyon avroya sattı. Acaba diyorum, bu oyuncu oynamaya başlayabildiği tarihten itibaren ilk on bir olarak 30 maç oynasaydı kaça giderdi?

Trézéguet uçmuş...
Kasımpaşa, Diagne işinden sonra şimdi de Trézéguet’yi ciddi bir paraya Aston Villa’ya satmış. Helal olsun vallahi! Bu kulübümüzdeki yöneticileri bizim ülkede kaç kişi tanır ki? Demek ki, ummadık taş baş yarıyormuş. Ey büyük ustalar, gidip Kasımpaşa’da seminer alınız!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.