Bu Real Madrid bile fazla

Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi'ne veda ettiğini söylemek sanıyorum yanlış olmaz. Ya Avrupa Ligi...

İspanya Ligi'nin dünkü patronlarından koca Real Madrid şimdilerde o ligde kriz yaşarken, aynı şekilde bizim ligde sıkıntılı durumdaki Galatasaray'ı sanırım Şampiyonlar Ligi'nin devamından etti. Modric gibi takım yöneten önemli bir oyuncusunu da dün akşam oynatamayan Real Madrid iki ülke arasındaki futbol anlayışının kendi tarafından ağırlıklı olduğunu en azından kanıtladı. Bizim Galatasaray mı? Önce şunun altını çizmek isterim üçlü savunmayla başlayıp ikinci yarıda dörtlüye dönmek, bir futbol takımı için saha içinde kargaşa yaşamak anlamını taşır. Yani bu değişikliğin sebebi devreyi yenik kapatmak mıydı acaba yoksa Babel'i yine ikinci santrfor gibi oynatıp rakibin savunmasını rahatlatmak mıydı?
Dokuz ve onuncu dakikalarda Andone'nin yakaladığı pozisyonları Courtois gibi bir deneyimli kaleci tabelaya yansıtmadı. Tabii Muslera'nın kurtarışları sayısal olarak dört-beş kat fazlaydı. Galatasaray'ın orta alanında yer alan yabancı oyuncular hiç de isimlerinin ya da nüfus kağıtlarının özelliğini hâlâ taşımış değiller. Hele Seri kaptırdığı topla Kroos'a maçın golünü attırma şansını tanıyarak, "boş transfer" imzasını da attı. Oyundan alınan Belhanda seyircinin protestosuyla uğurlanırken, gerçekten de Fatih Hoca'nın bazı oyunculara taktığı gibi bir imaj bende de oluştu. Donk oyundan neden çıktı ki acaba? Şöyle bir teknik ve fiziksel değerlendirme de yaparsak, iki takım arasında Real Madrid adına ciddi fark bulunuyordu. Hele hele hücuma çıkarken, takım oyunu gereklerinin yerine getirilmesi açısından...
Son bir cümleyle yazıyı noktalarken, Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi'ne veda ettiğini söylemek sanıyorum yanlış olmaz. Ya UEFA Avrupa Ligi diye soracak olursanız; bu oyun yerleşim planındaki kararsızlık bazılarının çok önemli oyuncular olarak alındıkları talihsizliğiyle sürecektir.

MAÇIN ADAMI: Kroos