‘Sinyor’u anarken...

A -
A +

Şifa’da okulun büyük bahçesi vardı. Orada Kâzım Abi, Rupen, Mustafa gibi mahallenin futbol mahirleri Can Bartu ile ne maçlar yapardı…

Can Bartu; yani futbolumuzun efsanelerinden, altı sezon gibi o zamanlar için hayli uzun süre, yurt dışında ülkemi temsil etmiş, hem futbol, hem de basketbolda millî formayı giyebilmiş bir isimdi... Vefatının 1. yıldönümünde geçtiğimiz cumartesi andık... FB TV de andı ama bazı olmamış işleri söyleyenler vardı ne yazık ki... Hatta ciddi yanlışlar da...
Ben mi? Efendim; bendeniz Can Bartu’yu -aramızda 9 yaş fark vardır- 7-8 yaşlarında iken tanıdım. Bizim oralarda Şifa denen bir semt vardır. Ve orada da şimdi adı Anadolu Lisesi olarak değişmiş olan okulun büyük bahçesi vardı. Orası futbol sahası idi o dönemin gençlerinin... Kâzım Abi, Rupen, Mustafa gibi mahallenin futbol mahirleri Can Bartu ile birlikte ne maçlar yaparlardı. Hatta zaman zaman rahmetli Birol Pekel de... Onlara sonraları Büyük Fikret’in oğlu Gündüz de katılmıştı. Biz mi? Top toplardık tabii ki... Bartu o zamanlar basketbolda da altyapı ürünü idi.
Bartu’nun ailesi Hasırcıbaşı’nda otururdu. O yarım porsiyon apartman hâlâ dimdik ayakta duruyor. Neyse, işte o günlerden birinde bizim mahalle takımı Bostancı’nın mahalle sahasında Bostancı ile karşılaşıyordu. Bartu o maçta yedi gol atacaktı. Ve maçı izleyenler arasında Galatasaray’ın efsanesi Gündüz Kılıç da vardı. Ne mi arıyordu? Tabii ki ilerisi için yıldız olacak adayları... Bartu’ya, “Gel seni Galatasaray’a alalım” demişti. Cevap mı? “Baba, beni vallahi ne eve, ne de mahalleye sokarlar” deyip uzaklaşmak olmuştu. Hem de Bartu’nun annesi koyu bir Galatasaraylı olan Şeyma Teyze idi. Babası ise hasta Fenerbahçeli...
Sonra mı? Bartu, hem futbolda, hem de basketbolda millî olurken, Büyük Fikret ki, tek racon kesicisi idi kulübün, yönetimlere ve başkanlara rağmen, “Tamam artık. Sadece futbol olacak. Zaten diğerinde para da yok... “ deyip Bartu’yu tahta tribünlü stadın soyunma odasına âdeta hapsedecekti. Bu arada futboldaki profesyonellik ve amatör olan basketbola teknik engel de teşkil edecekti.
Daha sonra mı? Hideguti isimli futbolcu-teknik adam, Macarların efsanesi, Bartu’yu İtalya’nın Fiorentina takımına transfer etti. Etti de, FB TV’ye bağlanan bir vatandaş bu transfere Faruk Ilgaz’ın izin vermediğini, dönemin Hasan Kâmil’den başkanlığı devralan Kadir Has’ın aracı olduğunu söyleyiverdi.  Faruk Başkan’ı böyle harcayamazsınız kıt bilgililer.
Ve Bartu, Fiorentina, Lazio ve Venezia’da oynayıp ülkemize döndü. Haaa Faruk Ilgaz mı? Can Bartu’yu 1969-1970 sezonu başlamadan satış listesine koymayı uygun görmüştü. Bu, Bartu’ya iletilince o da “Hiç bir yere satamazsınız. O zaman ben de futbolu bıraktım. Hadi eyvallah deyip” kulüpten ayrılmıştı.
Dahası mı? Kitap lazım... Ama şu FB TV’de öyle bilginler var ki, onlara sorun bakalım başka neler neler dökecekler...  Pardon unutmadan; Bartu, İtalya’ya gitmeden önce bizim ligde hep gölgede oynar, herkes çamur içinde soyunma odasına dönerken, o sahaya çıktığı gibi pırıl pırıl kalırdı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.