Futbolun acısı Eskişehirspor...

A -
A +

Bir zamanlar fırtınalar estirdiği dönemde hiçbir maçında, hiçbir gün “Bu ne kötü futbol” diyememiştik Es Es için…

Evdeyiz ya, sabahtan akşama kadar... O hâlde eskiye bakmak için rahatlıkla zamanı kullanabiliriz. İşte buradan hareketle tuttum, bir zamanların efsane takımlarını hatırlamaya çalıştım. Yani Trabzonspor’la bizim malum Üç Büyükler hariç...
Evet, değerli okurlar; yine bana göre, neredeyse 70 yıla yakın bir süredir izlediğim bizim futboldan iki takım benim aklımda “En kaliteliler” olarak yer etmiştir. Nasıl mı? Biri yüksek teknik gösteri sahibi idi, yani spektaküler futbolu oynayan, diğeri ise fiziksel gelişimi de, takım oyununu da sergileyebilen idi.
İşte bunlardan Eskişehirspor’u birinci yazı olarak düşündüm. Diğeri de Adnan Süvari’nin Göztepe’si olacaktır. Tabii ki çok ama çok eski yıllara dayandığı biçimde...
1970 yılının başlarıydı yanılmıyorsam... Taşkın ya da Mümin- İlhan, Necdet- Kamuran, İsmail, Nuri- Nihat, Vahap, Fethi, Koko Burhan, Ender... İşte bu takım gün gün İstanbul’u Göztepe’den sonra, tehdit etmeye başlamıştı. Hiçbir maçında, hiçbir gün “Bu ne kötü futbol” diyememiştik bu Eskişehirspor için... Oyunu başlatma, hücuma geçişte çeşitlemeler, teknik kapasitenin her türlü sergilenmesi, gol atma işinin az da olsa Fethi’ye yüklenmesi... Hepsi hepsi futbol meraklılarını mest ederdi. Abdullah Gegiç de teknik direktörüydü bu takımın...
Ve bu yukarıdaki takım Ankara’daki son maçında Şekerspor ile 1-1 berabere kalarak o güne kadar elinde tuttuğu şampiyonluğu Galatasaray’a teslim etmişti âdeta... Sonra mı? ‘Bu defalık olsun’ diye devam edildi... Ama bir kere yıpranılmıştı... İşin başındaki yönetici ise Aydın Begiter idi. O da zamanla eskiyordu artık...
Güzel anılar mı? İspanya’nın o zamanlar bile önemli takımları arasında bulunan Sevilla’yı bir Avrupa maçında bitime on beş dakika kala farklı yıkış gözlerimin önünden geçmişti. Yine bir Avrupa kupası maçın için Floransa’ya gitmiştim takımla birlikte... Maç öncesi idmanına da, “Hadi sana da eşofman verelim, sen de ter at “ demişlerdi. Ve bendeniz takım ısınırken, ortada oynarken kaleci Mümin”i çalıştırmıştım. Nasıl mı? Szekelly idmanlarından gördüklerimle...
Eskişehirspor derken Amigoların kralı Orhan’dan söz etmeden olur mu? İstanbul İnönü Stadı’ndaki kapalı tribünü tamamen kapatan 5 bin Eskişehirliyi nasıl tek bir sesten çıkarmışçasına coşturduğunu nasıl unutabilirim ki? Hatırlarım; çok futbolsever o günlerde Eskişehirspor büyüklerden biri ile oynayacaksa, tuttuğu takım olmasa bile o taraftarı şefi Orhan’la birlikte dinlemek için maça gelirdi.
Şimdi mi? Taraftar tamam ama Orhan yok... Ve de daha da acısı Eskişehirspor yok... Bakınız; Göztepe’yi yazacağım dedim ya, o Göztepe değil ama bugün Süper Lig’de bayağı da iyi bir takım olan Göztepe var. Peki, Eskişehir’de hiçbir Göztepeliye benzeyen yönetici, iş adamı yok? Üstelik Tayyip Başkan’ım harika yeni bir stat da yaptırdı. Hadi o zaman!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.