Bugün bayram...

A -
A +

Bugün, dünyanın dört bir yanından binlerce kilometre mesafeyi katederek gelen hacılarımız, gerçekten bayram ediyorlar. Nasıl bayram etmesinler; yeryüzünün Cennetine kavuşmuşlar. Arafat'ta vakfeye durdular... Arafat çok mübarek bir mekandır. İlk insan ve ilk Peygamber olan Âdem aleyhisselâm ile Havva annemizin yeryüzünde ilk buluştukları yerdir. Bundan sonradır ki; insanlar dünyada, dünyaya gelmeye başladılar... O günden beri Peygamberlerin tamamı buraya değer vermişlerdir. Böylece hacılar, haccın en önemli farzı olan Arafat'ta vakfe yaparak hacı olmak için ilk adımlarını atmış bulunuyorlar. Mübarek olsun... Bugün ise; bizim yüzümüzden Cennetten kovulan, lânetlenen, bizim amansız düşmanımız olan şeytan taşlanacak. Hem de İbrahim aleyhisselâmın taşladığı yerde. Böylece İbrahim aleyhisselâm'ın sünneti seniyyesi de hatırlanmış olacak. Hacca gidemeyen bizler de, kalbimizle şeytanı lânetleyelim, onun hiçbir zaman bize dost olmayacağını, olamayacağını unutmayalım. Kurtuluşun, iki cihan saâdetinin nefis ve şeytan gibi iki azılı düşmanımızın düşmanlığında olduğunu bilelim. Yine bugün, Peygamberimizden sonra en büyük Peygamber olan İbrahim aleyhisselâmın yaptığını yaparak, kurban kesilir ve o mübarek insanların hatıraları böylece yâd edilmiş olunur. Ne büyük saâdet... Kurban kesme işi de sona erince tıraş olunur ve ihrâmdan çıkılabilir. Daha sonra, yeryüzünün en kıymetli mâbedi ve dünyanın neresinde bulunursa bulunsun, beş vakit namazda bütün Müslümanların yüzlerini döndükleri, hepimizin kıblesi Kâbe-i muazzama tavâf edilir. Bu tavâf ve sa'yda insanlara melekler de eşlik ediyorlar, onlar da, aynı ibadeti yapıyorlar. Ne büyük saâdet... Biz de bedenen o mübarek yerlerde olma şerefine nail olamadıysak da, hiç olmazsa zihnen ve hayalen orada olalım, oraları düşünelim, oraların aşkı ile gözyaşı dökmeye çalışalım. Bayramın faziletinden pay alabilmemiz için dikkat edeceğimiz bazı hususlar var... Günâhlardan sakınacağız, mübarek günlerdeki ibadetler çok sevap kazandırdığı gibi; günahları da büyüktür. Dargınların mutlaka barışmaları gerekir. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki: "Bir Müslümanın, üç günden çok dargın kalması helâl değildir." Kimin haklı, kimin haksız olduğuna bakmaksızın barışmak ve sevabın çoğuna sahip olabilmek için daha önce davranmaya önem verelim ve gayret edelim. Büyüklerimizi ziyaret edelim, dualarını almaya çalışalım. Onların duaları can simidi gibidir. Küçüklere şefkat gösterelim, fakirlere sadaka vermeyi ihmal etmeyelim. Onlara sıkıntılarını hiç olmazsa bu günlerde unutturmaya çalışalım. Yetim çocukları araştıralım, onlara baba şefkati gösterelim. Yetimleri koruyan, onlara yardım edenler cenette sevgili Peygamberimizle beraber olacaklardır. Rabbimiz dileseydi, o yetim çocukları değil, bizim çocuklarımızı yetim bırakabilirdi. Bunun için de Rabbimize şükür vesilesi olsun diye onları unutmayalım. Bayram ziyaretlerini yalnız dirilere yapmayalım. Mevtâlarımızı da unutmayalım. Onların bu ziyarete dirilerden daha çok ihtiyaçları vardır. Bizim yemeye, içmeye olan ihtiyacımızdan daha çok onların duaya ihtiyaçları vardır. Salih kimseler hürmetine... Bir gün bir hanım, Hasan-ı Basri hazretlerine gelir ve; "Benim bir kızım vardı, üç sene önce öldü, onun halini çok merak ediyorum, bana bir dua öğretseniz de yavrumu rüyamda görebilsem" diye yalvarır. O zat da bir dua öğretir, kadıncağız o gece kızını rüyasında görür. Kızının hali çok perişandır. "Ateşler içinde yanıyorum anne" der. Kadıncağız, ağlayarak uyanır, doğru Hasan-ı Basri hazretlerine gider ve der ki: "Kızımı gördüm ama, keşke hiç görmeseydim, çok sıkıntıdadır!.." Bu habere Hasan-ı Basri hazretleri çok üzülür. Çünkü, kadının üzülmesine kendisi sebep olmuştur. "Senin kızın hangi kabristandadır?" diye sorar ve o da yerini söyler... Birkaç gün sonra aynı kadın yavrusunu tekrar rüyada görür. Bakar ki kızı çok neşeli. Hayretle sorar: "Nasıl oldu yavrum böyle?" O da şöyle cevap verir: "Geçen gün, salih bir insan geldi, bize okudu. Rabbimiz onun duası hürmetine hepimizi affetti, ben de kurtuldum..." Mümkündür ki, bizim de okumamız onların affına sebep olabilir... Bu vesile ile biz de, hepinizin bayramını en içten duygularla tebrik eder, daha nice bayramlara sıhhat, afiyetle kavuşmanızı Yüce Rabbimizden dileriz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.