Rebi'ul-evvel ayı ve Mevlid Kandili

A -
A +

On bir aydan beri hasretini çektiğimiz Rebi'ul-evvel ayına kavuşmuş bulunuyoruz. Rabbimize ne kadar şükretsek yine de azdır. Bu mübarek ayda kavuştuğumuz nimetler o kadar büyüktür, o kadar kıymetlidir ki; başka hiçbir ayda kavuşmuş değiliz bu nimetlere. Bu nurlu ayda âlemlere rahmet olarak gönderilen sevgili Peygamberimiz aleyhisselam dünyamızı ve bütün kâinatı şereflendirdi. Mevlid Kandili bu ayın on ikinci gecesidir. (8-9 Mart) Mevlid Kandili gecesi Kadir Gecesinden sonra senenin en kıymetli gecesidir. Kadir Gecesi, bin aydan daha hayırlıdır. Bir uzunca ömre bedeldir. Onu metheden müstakil bir sûre nazil olmuştur. Şafii mezhebinde ise, Mevlid Kandili gecesi, Kadir Gecesinden daha faziletlidir. Şöyle ki: Kadir Gecesini bu kadar kıymetlendiren şey, Kur'an-ı kerimin o gecede nazil olmasıdır. Mevlid Gecesi olmasaydı, Kur'an-ı kerim nazil olmayacaktı, dolayısı ile Kadir Gecesi de olmayacaktı... KENDİNİ UNUTAN İNSAN!.. İnsanlık tarihinin en karanlık, en sıkıntılı çağı altıncı ve yedinci asırlardır. İnsanlık uçuruma yuvarlanan bir araba gibiydi. Onun bu tehlikeli haline dur diyecek, onu kurtaracak bir el de yoktu. Her geçen gün insanlık âlemi biraz daha felakete sürükleniyordu. Bu iki asırda, insan, yaratanını tamamen unutmuş, kendini de unutmuştu. Nereden geldiğini, nereye gittiğini, akılları hayrette bırakan kâinatın yaratılış sebebini düşünmek bile istemiyordu. İnsanlar artık, iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı, hak ile batılı ayırt edebilecek kabiliyete de sahip değildi. Peygamberlerin sözleri çoktan unutulmuş, getirdikleri semâvi kitaplara beşer parmağı karışmış ve ilâhi kelâm olma vasfını tamamen kaybetmişti. İnsanlar, kendi elleri ile yaptığı putlara tapıyor ve onlardan medet umuyorlardı. Halbuki çok iyi biliyorlardı ki, o cansız varlıklardan hiçbir menfaat gelmez, yerlerinden kıpırdayacak güçleri yoktu. Yine bu iki asırda putperestliğin yanında bir kısım insanlar taşlara, ağaçlara, yıldızlara, Ay'a, Güneş'e ve hayvanlara tapıyorlardı... Hasılı Arap Yarımadası'nda zulümler, rezâletler, hurâfeler ayyuka çıkmıştı. Hak, hukuk, adâlet kavramları tarihe karışmış, güçlü zayıfı eziyor, kız çocukları diri diri toprağa gömülüyordu. Bu canavarca yapılan işlerden de pişmanlık duyulacağına bilâkis zevk alınıyordu... Her taraf zulmet içinde iken Yüce Rabbimiz bizlere acıyarak âlemlere rahmet olarak sevgili Peygamberimizi bu mübarek gecede bizlere gönderdi. GECENİN ÖNEMİ ANLATILMALI! Yeryüzündeki bütün Müslümanların, bu nurlu gecenin kıymetini çok iyi anlamaları ve değerlendirmeleri gerekir. Büyüklerimizi ziyaret etmeliyiz, kandillerini tebrik etmeliyiz. Çocuklarımıza bu gecenin önemi anlatılmalı ve sebeb-i hayatımız olan Peygamberimizin aleyhisselam sevgisi aşılanmalıdır. Bu geceye sevinen kâfirler bile menfaat elde etmişlerdir. İslâmın azılı düşmanlarından Ebu Leheb kendisine Peygamberimizin doğumunu müjdeleyen cariyesini (kadın köle) azat edip hürriyetine kavuşturduğu için her pazartesi günü azabının hafiflediğini rüyada kardeşi Abbas'a radıyallahü anh söylemiştir. Bu geceye olan sevgi, kâfirlere bile fayda sağlamıştır. İman edip onun ümmeti olan, onun sevgisi ile kalbini dolduran müminler nasıl fayda elde edemezler? Onun sevgisi can simidi gibidir, tutunan kurtulur. Bu mübarek gecenin hepimize, cümle Müslümanlara ve bütün insanlara hayırlara vesile olmasını temenni ederim...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.