Sebeplere yapışmak

A -
A +

Yüce Rabbimiz bir şeyin meydana gelmesi için bazı sebepler yaratmıştır. Sebeplere yapışmalıyız, onlarsız olmaz, fakat neticeyi sebeplerden beklememeliyiz. Sebepleri yaratandan beklemeliyiz. O irâde etmedikçe hiçbir şey meydana gelmez. Bizim için sebepler önemlidir, ama Rabbimiz her şeye kadirdir. Dilerse sebepsiz de yaratır. Sebeplerden verdiği gücü alabilir. Meselâ: ateş yakıcıdır, düştüğü yeri yakar. Fakat İbrahim aleyhisselâmı yakmadı. Büyük bir ateşin içine atıldığı halde, külünü bile göremeyiz demelerine rağmen o mübarek zat hiç etkilenmeden ateşten çıktı. Çünkü ateşi yaratan, ona yakıcı özelliğini veren ondan bu gücünü o gün için almıştı... RABBİMİZ DİLERSE OLUR.... İnsanoğlu havasız yaşayamaz, ölür. Halbuki Yunus aleyhisselâm günlerce balığın karnında kaldı ve hiçbir şey olmadı... İnsanların dünyaya gelebilmesi için anne ile baba sebeptir. Onlar olmazsa veya bir tanesi olmazsa olmaz. Fakat çok görülmüştür ki; anne ile baba olduğu halde, uzun yıllar beraber olmalarına rağmen çocuk sahibi olamıyorlar. Bunun için büyük paralar harcanır, olağanüstü çaba sarf edilir yine de netice alınamaz... Bu bize şunu öğretiyor; çocuk sahibi olmak anne ile babanın elinde değildir. Rabbimizin emir ve irâdesi ile oluyor. Hazreti Ali radıyallahü anh buyuruyor ki: "Sabredersen kalemin yazdığı olur, sevâp kazanırsın. Sabretmezsen yine kalemin yazdığı olur, günâh kazanırsın." Cenab-ı Hak kudretini izhâr için annesiz ve babasız da yaratabilir, Âdem aleyhisselâm gibi. Annesiz yaratabilir, Havva annemiz gibi. Babasız yaratabilir, İsa aleyhisselâm gibi. Anneli ve babalı yaratabilir, hepimiz gibi... Akıllı, tecrübeli olmak ticaretteki başarının sebebidir. Görülüyor ki, bazen akıllı ve tecrübeli insanlar muvaffak olamıyor, bunun yanında aklı ve tecrübesi daha az olanlar ise büyük başarı elde ediyorlar, zengin oluyorlar. Bunun hikmetini büyüklerden birine sormuşlar, şöyle cevap vermiş: Her akıllı ve kabiliyetli başarsaydı ve her aklı az olanlar kaybetseydi insanlar bunu akıldan bileceklerdi. Akıllı olduğu için kazandı. Aptal olduğu için kaybetti diyeceklerdi. Rabbimiz, insanların kendilerinden değil, nimetlerin, Allahü teâlâdan geldiğini bilsinler ve ona şükretsinler diye bazen böyle yaratıyor... Doktorlar ve ilâçlar şifaya sebeptirler; ama Rabbimiz dilerse eğer. Yoksa hastanın şifa bulması mümkün olmaz. Nitekim dünyanın en modern hastanelerinden de cenazeler peş peşe çıkıyor. Tedâvi olmak sünnet ve dinimizin emridir. Mukaddes dinimizin sıhhate verdiği önemi herkes bilir. Mubah şeyler bile sıhhatimizi bozuyorsa, doktorlar tarafından yasaklanmışsa haram oluyor. Tedâvi olacağız, ilâç kullanacağız fakat şifayı doktordan ve ilâçlardan beklemeyeceğiz. Doktoru ve ilâçları yaratandan bekleyeceğiz. Ömür bitmemiş, ecel gelmemişse doktorlar başarılıdır; ilâçlar faydalıdır. Aksi halde doktor ne yapacağını şaşırır, ilâçlar da hastalığı artırır. Doktorların ümit kestiği, birkaç gün ömür biçtiği hastanın iyileştiği ve yıllarca yaşadığı görüldüğü gibi, bütün tahlilleri, tetkikleri güzel çıkan nice insanların da bir kalp krizi ile hayata veda ettiğine şahit olunmuştur... Çok yağmur alan yerlere bazen aylarca yağmur yağmıyor, kurak geçen yerlerden de seller akıyor. Bütün bunlar, bizim gücümüzün üstünde ilâhi bir kuvvetin varlığını gösteriyor. MAĞRURLARA İBRET OLSUN! Bizden çok daha büyük hayvanlar vardır, bizden daha güçlü, deve, at, sığır cinsi hayvanlar. Bunları küçük bir çocuk bile istediği tarafa sürebilir, hatta dövebilir. Halbuki o hayvanlardan biri bir tekme ile o çocuğun işini bitirebilir. Bizim gücümüzle değil Rabbimizin onları musahhar kılmasıyla bize boyun eğiyorlar. Köpekler, bize bekçilik yapar, kapımızı bekler; aynı cinsten olan kurt ise fırsat bulduğunda bizi parçalar. Yalnız hayvanları değil, üzerinde yaşamakta olduğumuz yerde, en sür'atli bir uçaktan daha hızlı yol almamıza rağmen hissetmiyoruz. Depremler, yerin sakinliğinin ne büyük nimet olduğunu bize hatırlatıyor. Kendine güvenen, mağrur insanlara ibret olsun diye de depremin olacağını hayvanlara hissettiriyor, fakat insanlara bildirmemiştir..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.