Uyku ihtiyacı!..

A -
A +
Uyku ihtiyacı insana göre değişir. Bir aylık bebek günün yirmi bir saatini, altı aylık olan on sekiz, dört yaşındaki ise on saatini uyuyarak geçirmelidir... Uyku, Rabbimizin üzerimizdeki en büyük nimetlerinden biridir. Bizim olmazsa olmazlarımızdandır. Uyumadan yaşayamayız. Uyumakla bütün gün çalışan, yorulan dimağımız, elimiz, ayağımız, gözümüz, kulağımız dinlenme imkânına kavuşur. Bitâp düşen organlarımız sabahleyin zindeleşmiş, istirahat etmiş bir halde yeni güne hazırlanırlar. Yunus suresinin 67. ayet-i kerimesinde meâlen; "O, içinde dinlenesiniz diye geceyi sizin için karanlık; gündüzü ise aydınlık kılandır. Şüphesiz bunda işiten bir toplum için ibretler vardır, buyurulmaktadır... VÜCUDUN DENGESİ DEĞİŞİR!.. Her insanın kendi durumuna göre belirli bir uyku ihtiyacı vardır. Uyumanın gecikmesi halinde, davranış bozuklukları, sinir sisteminde ve vücuttaki diğer dengelerde değişme olabilir. Huzursuzluk, unutma, anlamada zorluklar gibi istenmeyen şeyler de meydana gelebilir. Uyku ihtiyacı insana göre değişir. Bir aylık bebek günün yirmi bir saatini, altı aylık olan on sekiz, dört yaşındaki ise on saatini uyuyarak geçirmelidir. Yetişkinler için sekiz saattir. Sıhhatli olanlara dört-beş saat kafi görülmüştür. Fazla uyumanın hiçbir faydası yoktur. Birçok hastalıklara sebep dahi olabilir. En büyük zararı vakit kaybıdır. Vakit bizim en değerli sermayemizdir. Her insana belli bir süre ve bir defaya mahsus verilmiştir. İkinci defa verildiği görülmemiştir. Ömrümüzün her saati en kıymetli mücevherden daha kıymetlidir. Kaybettiğimiz mücevheri tekrar alabiliriz, fakat kaybettiğimiz zamanı tekrar elde edebilmemiz mümkün değildir. Hayatın uzun veya kısa olması önemli değildir. Değerli olması önemlidir. Kısa da olsa ömür güzel geçmişse uzun sayılır. Uzun da olsa boşuna geçmişse kısadır ve hiçtir. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki: "İnsanların en hayırlısı, ömrü uzun, ameli güzel olandır. En kötüsü de ömrü uzun ameli kötü olandır." Salih bir kişinin ömrü uzadıkça sevapları, kötü birinin de günahları artar. Her gün sekiz saat uyuyan bir adam altmış yaşına geldiğinde yirmi yılını uykuda geçirmiş demektir. Daha çok uyuyanın daha çok senesi uykuda geçmiş olur. Uyku, ölümün kardeşidir. İnsan uyuyunca kendinden geçer. Şakağına tabanca dayatılsa farkına varmaz, koynuna akrep veya yılan girse haberdar olmaz, kendini koruyamaz. Sevgili peygamberimiz aleyhisselâm uykudan uyandıklarında şöyle buyururdu: "Hamd olsun Rabbimize ki, bizi öldürdükten sonra tekrar diriltti. Sonuçta hepimiz onun huzuruna çıkacağız." Mü'min, yatağa abdestli olarak uzanır. Daha önce vasiyetini yazar. Bütün günâhlarına tevbe eder. Okunması emrolunan duaları okur. Hiç kimseye hased etmez, etmiş ise pişman olur. Kimseye kin gütmez. Sağ tarafına uzanır. Kabirdeki hâli gibi. Birkaç gün sonra aynen kabirde de yaşayacak olan hayatı yaşıyormuş gibi düşünür, sağ elini yanağının altına koyar, bunun sünnet olduğunu unutmaz. Hadis-i şerifte buyurulan "ölümü çok hatırlayınız" emrine uyar ve son söz olarak da "La ilâhe illâllah Muhammedurresulullah" söyler ve ondan sonra da hiç konuşmaz. Uyurken emri hak vâki olursa son sözü Kelime-i tevhid olmuş olur. Son sözü Kelime-i tevhid olana cennet müjdesi vardır. Kelime-i tevhitten sonra konuşmak mecburiyetinde olanlar, onu tekrar etmelidir. ORTA YOLU TUTMALIDIR... Bizler de uykudan uyanınca Peygamber efendimizin (aleyhisselâm) okuduğu duayı okuyalım. Tekrar uyanmak mümkün olmayabilirdi. Bu bizim son uykumuz olabilirdi. Bunun için Rabbimize hamd etmeliyiz. Başlayacağımız yeni gün içinde de hayırlara vesile olmayı temenni ederken, dua etmeyi de unutmayalım... Uyku ilâç gibidir. Fazlası zararlıdır, azı ise kâfi gelmeyeceği için yetersiz kalabilir. Bu konuda da orta yolu tutmak en uygun olanıdır...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.