Salevât, kabul edilmiş duadır

A -
A +
Duadan önce tövbe etmeli, Rabbimize hamd ederek ve salevat-ı şerife ile başlamalı, bitiminde de yine salevat-ı şerife okumalıyız.      Bazı vakitlerdeki dualar daha çok kıymetlidir. Onbir ayın sultanı olan bu mübarek ayda, hele son on gününde yapılırsa müstecâb olma ihtimali daha yüksektir. Dua etmek başlı başına ibadettir, sevap kazandırır. Rabbimizin beraberliğini kazandırır, Hadis-i kudside buyuruluyor ki: "Kulum beni nasıl bilirse, ona öyle muâmele ederim. Bana dua ettiği zaman da onunla beraberim." Kabul olmasa bile bu nimet bize kâfidir. Ki kabul olmaması mümkün değildir. Bir hadis-i şerifte; "Allahü teâlâ kerimdir, kendisine açılan elleri boş çevirmek istemez" buyuruluyor. Yine bir rivâyet var ki; yapılan dualara karşılık olarak üç şeyden biri verilir: Ya hemen kabul edilir, aynen, istenildiği gibi verilir veya tehir edilir, sonra verilir. İstediği şey onun için o anda iyi olmayabilir. Şeker hastasının tatlı istemesi gibi. Veya dünyada hiç verilmez ama, ahirette ona sevap olarak verilir ve ona denilir ki: Sen dünyada dua etmiştin ya, kabul olunmamıştı, işte bu sevaplar onun karşılığıdır. Bunun üzerine Eshab-ı kirâm (aleyhimürrıdvan) dediler ki: Öyleyse biz de çok dua edeceğiz. Sevgili Peygamberimiz (aleyhisselâm) şöyle buyurdu: "O da size daha çok verecek." Duaların kabul görmesi için helâl lokma yemeliyiz... Büyüklerimizden Ebu İshâk hazretleri bir seyahatten döner, kendisini iki adam çok telâşlı bir tarzda karşılar ve derler ki: -Çok büyük bir sıkıntımız var, hayatımız tehlikededir. Bizim emirin iki tane atı vardı, onları ahırdan kaçırdık, dağda dolaşıyorlar, yakalayamazsak ikimizi de cezalandırır. Atlara yaklaşıyoruz, kaçıyorlar. Ne yapacağımızı bilemiyoruz. Bunun üzerine bu mübarek zat atından iner, iki rekat namaz kılar ellerini açar ve dua eder. Daha elleri havada iken atlar kendiliğinden gelir ve teslim olurlar. Bunu gören talebesi; -Hocam, bu nasıl bir dua idi, bunu bize de öğretseniz, biz de lüzumlu hallerde bu duayı yapsak, deyince. Ona şöyle cevap verir: -Bu duanın böyle anında kabul olmasının sebebi otuz senedir boğazımdan harâm lokma girmediği içindir. Kırık kalple yapılan dualar daha makbuldür. Yalvararak dua etmeli, muhtaç ve aciz olduğumuzu düşünmeliyiz. Bir kul, kendini ne kadar küçük görür, mütevazı olursa, Cenab-ı Hakk'ın indinde o kadar yükselir.  Duadan önce tövbe etmeli, Rabbimize hamd ederek ve salevat-ı şerife ile başlamalı, bitiminde de yine salevat-ı şerife okumalıyız. Salevât, kabul edilmiş duadır. Rabbimiz, melekleri ile beraber sevgili Peygamberimize salevat getiriyorlar. Bir duanın baş tarafı kabul edilir, sonu da kabul görmüşse, ortadakilerin de onun hatırına kabul edilmesi umulur...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.