Allahü teâlâ, tövbe eden kullarını çok sever...

A -
A +
Cenab-ı Hakk'ın rahmetinden ümit kesmemelidir. Günâhımız ne kadar çok olsa da O'nun rahmetine nisbeten hiçtir. Yeter ki, O'na samimi bir tarzda iltica edelim...
 
 
Hepimiz bilerek veya bilmeyerek yüzlerce hata yapıyor ve günâh işliyoruz. Doğrusu, önemli olan hata ve günâhlarımızı affettirmek ve günâhlardan arınmış olarak ölüm döşeğine uzanmaktır... Rabbimiz, bizi çok sevdiği için günâhlarımızı affetmek için bazı imkânlar yaratmıştır. Bunları değerlendirirsek hiç günâh işlememiş oluruz. Bunların birincisi; tövbe etmektir.
Tövbe etmek için birine müracaat etmek, birilerinden yardım beklemek gerekmez. Kul yaptığı kusurları itirâf edip pişman olursa, bunda da samimi olursa ve bir daha yapmamaya azmederse günâhları affolunur.
Rabbimiz, El-Bekara Suresi 222. âyet-i kerimesinde meâlen: "Muhakkak Allah çok tövbe edenleri ve temizlenenleri sever" buyuruyor.
Hadis-i şerifte de şöyle buyurulur: "Tövbe eden, Allahü teâlânın sevgilisidir. Tövbe eden kullarını çok sever."
Günahlar dört kısma ayrılır:
1- İtikâtta (inançta) olan günâhlar: Bunlardan tövbe edilir. Pişman olunur, ayrıca tecdidi iman ve tecdidi nikâh (imanını ve nikâhını tazelemesi) gerekir.
2- İbadetlerini yapmadığı, kazaya bıraktığı için işlediği günâhlar. Bunların da kazası yapılmalı, kazaya bırakıldığı için de tövbe etmelidir.
3- İçinde kul hakkının bulunduğu günâhlar. Meselâ: Birinin malını yemişiz, birini gıybet etmişiz, birine hased etmişiz gibi. Bunları dinimiz haram kıldığı için bunları yaptıysak tövbe edeceğiz, ayrıca sahibinden de helâllik dileyeceğiz. Yoksa Rabbimiz bizi affetse bile hak sahibi affetmeyebilir.
4- Kul ile Rabbi arasında olan günâhlardır. Bunlardan da tövbenin şartları yerine getirilecek tövbe edilmelidir.
Tövbeyi geciktirmek büyük günâhtır. Hemen peşinden tövbe etmeliyiz. Öldürücü bir zehiri yiyen, onu hemen kusarak çıkarmaya çalışmalıdır, yoksa büyük sıkıntılarla karşılaşır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: "Cehennem halkının azabının çoğu tövbeyi geciktirenlerindir."
Günâhlar iki türlüdür. Birincisi Kebâir (Büyük günâhlar) ikincisi segâir (küçük günahlar). Bazı hâllerde küçük olanlar da büyür, yani kebâir olur. Günâhın küçüklüğüne değil, kime karşı işlendiğine bakmalıdır. Hadis-i Şerifte buyuruluyor: "Mümin günâhını başı üstünde asılı olan büyük bir taş gibi görür, her an üzerine düşüp ezebilir korkusu ile yaşar. Münafık ise, burnuna konmuş bir sinek gibi görür, bir fiske ile uçurabilir zanneder."
Cenab-ı Hakk'ın rahmetinden ümit kesmemelidir. Günâhımız ne kadar çok olsa da O'nun rahmetine nisbeten hiçtir. Yeter ki, O'na samimi bir tarzda iltica edelim...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.