Men kadınların terefindeyim!

A -
A +
İşte yerel seçimler de bitti.
Demokrasilerde halk ne derse odur! Bu yazının yazıldığı demlerde seçime saatler vardı. Ve Genel Yayın Yönetmenimiz İsmail Kapan Beyefendinin sosyal medyada “Telaşa mahal yok... Türk Milleti her zamanki gibi en isabetli kararı verecektir”  şeklindeki isabetli sözlerinin üzerine şu saatlerde gerçekten de söylenecek söz yok diye düşünüyorum.
Yeni yerel yönetimler ülkemize hayırlı uğurlu olsun diyelim. 
Çalğın…
Tebriz doğumlu Güney Azerbaycanlı bir Türk şair. Hatta öyle ki son yıllarda Türk dünyasının en önemli şairleri arasında gösteriliyormuş lakin biz bilmiyormuşuz. Muhammed Hüseyin Şehriyar gibi Güney Azerbaycan Türklerinin sesi soluğu olmuş bu şairimizi tanıyınca içimden dedim ki: Biz Türk dünyasıyla kültürel ve tarihî anlamda ya sıkı ilişkiler kuramıyoruz ya da çok ciddi anlamda bir kültürel fetret dönemi yaşıyoruz...
İran’da otuz milyonu aşkın Türk yaşıyor ve bu milyonlar yönlerini Türkiye’ye çevirmişler. Türk televizyonlarını seyrediyorlar, Türk medyasını takip ediyorlar. Peki bizler bunun ne kadar farkında veya bilincindeyiz? Yazdıklarımızın, söylediklerimizin, konuştuklarımızın arasında onlar var mı? Bizim dünyamızda onların yeri ne kadar?
Yüzlerce deli soru!..
Bizim fiziksel coğrafyamızın dışında bir gönül ve kültür coğrafyamız vardır. Ve bu kültür coğrafyasına karşı tarihî ve kültürel sorumluluğumuz var ve bu aynı zamanda büyükçe bir vebaldir üzerimizde.
Mehemmed Çalğın, halı üzerine tezhip ve minyatür resimleri yapan bir sanatçı aynı zamanda. “Elveda”, “Yalan Sergisi” adında şiir kitapları ve bir de “Şiir kimdir” diye şiirin teorisini ortaya koyduğu kitabı var. Şiir nedir diye şiiri yeni baştan tarif ettiği bu kitapla şiire bambaşka bir pencere açmış ve şiirle ilgili yepyeni bir bakış açısı geliştirmiş. 13 yaşında şiir yazmaya başlamış. Türk edebiyatında çok sayıda şairden feyiz almış. Türk dünyasında yapılagelen şiir festivallerinin aranılan şairi hâline gelmiş.
İşte yazımızın başlığını da seçtiğimiz o güzel şiirden birkaç satır:
“Dünyeyi bugüne salan çok bilenlerdir
Men bilmeyenlerin terefindeyim.”
Öyle ya… Dünyayı çok bilenler böylesine çirkin, böylesine yaşanmaz kıldılar. Şair haklı olarak bilmeyenlerden taraf olurken aslında “çok bilen çok yanılır” düsturuna da telmihte bulunuyor.
Şair Çalğın, şiirlerinde alışkın olmadığımız bambaşka bir şeyler söylüyor. Söylemlerinde alışılmışın dışına çıkıyor. Her şeyi bildiğini söyleyen insana tersinden bir şeyler hatırlatmaya çalışıyor:
“Güzelleri herkes seviyor
Men çirkinlerin terefindeyim
Erkekler size güvene bilmerem artık
Men kadınların terefindeyim…” 
Bütün insanların birbirlerine benzemek için yarıştığı, güzellik ölçütlerinin belli merkezlerde belirlenip toplumlara dayatılıp sunulduğu, güzelliğin en geçer akçe olduğu, çirkin diye tabir edilen kimselerin dışlandığı bir zamanda bu dizeler bizlere ne kadar da çok şey söylüyor!
Şiir hikmetli söylenirse zamana direnir. Bu şiirlerin içeriği bize unuttuğumuz, artık farkında dahi olmadığımız, içimizden dahi geçirmediğimiz hakikatleri barındırıyor. Unutuyoruz, her şeyi unutuyoruz. Öylesine zaman ve mekândan uzaklaşıp hayatın ağır hengamesinde kayboluyoruz. Bu ağır kısır döngünün içinde Çalğın gibi söyleyiciler “hişşşşt” dercesine bizleri hikmete çağırıyorlar aslında:
“Mahbub insanlar ikiyüzlü oluyorlar
Men tanınmayanların terefindeyim!”
Ne diyelim, bizler de güzel söz söyleyenlerin tarafındayız...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.