Biz “Yusuf’u” hatırladık!

A -
A +
Bazı isimler, sözcükler hatıralıdır. Bizlere kadim kültür ve medeniyet unsurlarını hatırlattıkları içindir ki o sözcüklerin ruhumuzdaki, gönlümüzdeki yeri bambaşkadır. Bu sözcüklerin ve isimlerin özgül ağırlığı vardır. Yusuf ismini duyar duymaz aklımıza ilk gelen, ilk hatırladığımız Hazreti Yusuf Peygamber ve Züleyha değil midir? Yani ismin sadece kendisi değil, onunla alakalı kültür dairesi içindeki her şey hatıralarımıza yığılıverdi hemen. Biz “Yusuf’u” hatırladık! Geçtiğimiz gün seçim propagandası için desteklediği partisinin broşürlerini dağıtan Yusuf adındaki o genç çocuğunun hikâyesi, geniş kitleleri derinden etkiledi. Güya onu rencide etmeye çalışan kadının tavrı da aynı ölçüde infiale neden oldu. Peki Yusuf’a sosyal medyada “İyi ki varsın Yusuf” etiketiyle destek veren milyonları böylesine etkileyen, böylesine bir araya getiren âmil neydi? Yusuf gencecik bir delikanlı idi, şanlı şöhretli birisi değildi ama o bir Yusuf tavırlıydı. Hayata  karşı bakışı, tavrı, duruşu “Yusufça” idi. O bir Yusuf yüzlüydü, o bir Yusuf izliydi. Onda Yusuf bilinci gizliydi… Alçak gönüllü, alabildiğine efendi, ruhu nezaket, nezahet, erdem, diğerkâmlık ve fazilet gibi erdemlerle yıkanmış, durulanmış genç bir adam gördük karşımızda. İşte o, bir Yusuf yüzüydü. Öte yandan hayatı kin, nefret, anlayışsızlık, kibir, hoşgörüsüzlük, sığlık üzerine kurgulanmış genç bir kadının varlığını da tanımış olduk. Onun kin ve nefret ile kurgulanmış, güya ironi, tariz dolu yaklaşımı karşısında Yusuf’un su gibi sehavetli yüreği, ağırbaşlı, vakur duruşu hepimizi derinden sarstı. Anladık ki insan dediğiniz insan gibi davranmalıdır. Bu dünyada hiçbir şey bir insanın gönlünden daha önemli ve değerli değildir. Yusuf’a yapılan haksızlık, nezaketsizlik, kabalık hepimize yapılmışçasına üzüldük, ayağa kalktık. Bizleri aslında Yusuf tavrı etkilemiş, bu unuttuğumuz, ruhumuzda derin uykuya yatırdığımız o kadim asil duruşu hatırlattığı içindir ki çok etkilendik. Yusuf’un şahsında o gönül dağı etrafında, bir asil ideal etrafında aslında hepimiz aynı noktada toplanmıştık farkına varmadan. Neden biliyor musunuz? Ruhumuz erbabı çünkü o duruşu hatırlamıştı, çünkü ezelî bir tanış ve biliş olma hâli vardı. Bu tertemiz Anadolu çocuğu bütün ülkeye her türlü kabalık, kin ve nefret diline karşı bizlere kutsal kitabımızın öğretilerini, Hazreti Yusuf’un o tertemiz seciyesini ve sabrını hatırlatmıştı. Yusuf bir remz olmuştu aslında. Zindanlara “Medrese-i Yusuf” diyecek kadar büyük ve farklı anlamlar yüklediğimiz, kültür ve medeniyet coğrafyamızda büyük önemi haiz olan bu hatıralı isim, genç bir Anadolu çocuğunun şahsında doğrulup yeniden ayağa kalkmıştı. Bu yerel seçimlere, Yusuf damgasını vurmuştur. Sahip olduğu dünya görüşüne göre ülkesine, milletine hizmet etmek için yola çıkan Yusuf’un tavrı, bütün fikirlerini bir paket makarna üzerine kurgulamış, kin ve nefret dolu, insanı aşağılayarak tatmin olan o genç hanıma ders olmalıdır. Yusuf efendiliğiyle, arif duruşuyla gönülleri fethederken, o hanım aynı gönüllerde kınanmıştır, sevgisizliğinin karanlığına terk edilmiştir. Şunu belirtmek lazımdır ki hepimizin “Yusufça” bir tavra ve duruşa ihtiyacı var. Bayburt’un bağrından kopup gelen ve tavrıyla hepimize asil bir hatırlatmada bulunan Yusuf oldu o. Nitekim gördük ki terbiye, efendilik, asalet, insana en ziyade yakışandır. Partiler, seçimler gelip geçicidir ancak kardeşçesine yaşamak kalıcıdır. Önemli olan insanca yaşamaktır, hayata insanca bakabilmektir. Toplumu birbirine kenetlemek Yusufça bir tavırla mümkündür. Yusuf artık bir asil ve vakur duruşun adıdır, sembolüdür. Türk gencinin mert ve delikanlı  duruşunun adıdır Yusuf… Bu duruşun, bütün ülkeye şamil olmasını diliyorum...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.