O musikimizin davudi sesiydi!

A -
A +
Yaklaşıyor günbegünÖmrümüz son mevsimeKimi şen bu âlemdeKimi çekmede çile” Bu sözleri kıymetli bir sanatkâr, Yaşar Özel vefat edince neden hatırlıyorum… Neden hafızam onun sesinden dinlediğim bütün şarkı sözlerini getirip böylesine önüme yığıveriyor? Geçtiğimiz günlerde seçim ve geçim hengâmesi arasında sessizce geçip gitti darıdünyadan. Ağır ölüm uykusu gelmiş ve bitmişti dünyanın gürültüsü, patırtısı, dedikodusu. Uzun yıllar TRT sanatçısı olarak görev yapmış tarzıyla, tavrıyla düzgün bir sanatçı idi. TSM okuyordu. Onu davudi sesiyle tanımıştık. “Bir gece ansızın gelebilirim” diye dillere pelesenk olan ve nice zamandır bir slogana da dönüşen şarkıyı onun sesinden tanıyıp sevmiştik. İnsanların gönlüne dokunmak lazımdır ve bunun da birçok yolu vardır. Güzel, yapıcı ve manalı musiki de bunlardan birisidir. Sözleriyle eğiten eserlerden söz ediyoruz elbette… “Unutulmuş birer birer, eski dostlar, eski dostlarNe bir selam ne bir haber, eski dostlar, eski dostlarHayal meyal düşler gibi, uçup giden kuşlar gibi,Yosun tutan taşlar gibi, eski dostlar eski dostlar” Yaşar Özel, güçlü icrasıyla insanların duygu dünyasında ve gönlünde hüzünlü bir nefes, içli bir yorumcu olarak saygın bir yer edindi. “Saymadım kaç yıl oldu ayrıldım ayrılalı” şarkısı onun sesinde geniş kitlelere ulaştı ve unutulmayan şarkılar arasında yer buldu.   “Bir göz aşinalığı var aramızdaSanki seninle kırk yıllık dost gibiyiz ikimiz” Yaşar Özel, musikimizin ağırbaşlı, vakur bir çınarıydı. Sesinden dinlediğimiz bütün şarkıların sözlerinde hayata dair, ayrılığa, ölüme, acı ve kedere, aşka, insan sevgisine dair ince, irfani nüveler bulduğumuz bir sanatçıydı. Günümüzde yapılan ve gençlerin dinlediği şarkı sözleriyle kıyasladığımızda bugünlerde bu ince ve anlamlı kültür hizmetinin önemini bir kez daha anlıyoruz. Ayrılık ümitlerin ötesinde bir şehirNe bir kuş ne bir haber ne de bir selam gelirÇaresiz seslenişler, beyhude bekleyişlerBir teselli yerine, hüzünlü akşam gelir!” Bu şarkılar gönül dilimiz oldular. Dostluğu, samimiyeti, inceliği, zarafeti, duygu ve düşünceyi, hatırı, vefayı, sadakati, ağlamayı, hüzne dalmayı ve bir kalbimiz olduğunu öğrettiler bizlere.
“Bu zevk u safâ sahn-ı çemenzâre de kalmaz
Güller dökülür, bülbül ölür, hâre de kalmaz
Bu nâz u edâ şûh-i sitem-kâre de kalmaz
Sabreyle gönül vuslat-ı ağyare de kalmaz
Güller dökülür, bülbül ölür hâre de kalmaz”
Sadece bu sözlerin anlamını günümüz insanı bilebilseydi, bu sözlerden türlü manalar devşirebilseydi, dersler çıkarabilseydi bunca hırs, bunca tamahkârlık, bunca kötülük, bunca vurdumduymazlık böylesine yeşerip boy atar mıydı? Kütükleşen insanları yontan, incelten, duygularını terbiye eden nadir amillerden birisidir sanat ve musiki. Bunca kabalığın böylesine vücut bulması hiç de tesadüf değildir. Tuhaf ama şaşırtan bir vakıa ki koskoca teyzelerin, amcaların, dede ve ninelerin pop şarkılar dinlediği, gençlerle yarıştığı bir zamandayız artık! “Dargın ayrılmayalım diye koştum sana dünGözlerim vagonları dolaştı üzgün üzgün” Şimdilerde bu sözler ne kadar da afaki geliyor bizlere öyle değil mi? Bugün bırakınız dargın ayrılmayı, bırakınız arkadan koşmayı, insanlar kırk yıl bir yastığa baş koyduğu sevdiğini acımasızca katlediyor, öldürüyor. Öldürmeyen de derin bir nefretle başından atıyor! Sanatçımız bizlerle güzel duygular arasında uzun yıllar sesiyle aracı oldu. Derunumuzda böylesine güzel bir yer edinmiş kıymetli sanatkârımız Yaşar Özel, uzun zamandır tedavi görüyordu. 85 yaşında Emirgân’daki evinde vefat eden sanatçı evli ve iki çocuk babası idi. Kendisine Allah’tan rahmet diliyoruz...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.