Bayram yahu! Nereye?

A -
A +
Nerede o eski bayramlar demeyeceğim… Çünkü bayramlar aynı bayramlar, kural ve kaideleri belli zira... "Nerede o eski insanlar" diyeceğim çünkü bayramları bayram yapan, tadını tuzunu katan, heyecan veren ve de anlamlı kılan insandır… Geçtiğimiz gün tatilimizi yarıda kesip evimize dönerken yeni açılan İzmir-İstanbul otoyolu beni hayrete düşürüyor öyle ki İstanbul yönüne doğru bir iki araba geçiyorken, İzmir yönüne doğru ciddi bir yoğunluk gözüme çarpıyor… İnsanlar tatil beldelerine doğru yola koyulmuşlar…
Tatil güzel elbette, insan fıtratı rahata meyillidir ama bu, dinî bayramlarda hakikaten insanda bir burukluk oluşturuyor. Nitekim "bayram sabahları evlerin kapısı açık olmalı" diyor ruhumuz erbabı…
Bayram günlerinde evlere inen o şetaret, huzur ve heyecan kaybedilmemeli.  Bayramlaşma bir kucaklama, selamlama ve hatırlama merasimidir aynı zamanda. Komşulara giden bir tebessüm, akrabalara ulaşan bir şefkat şehrayinidir zira! Bayram, kalplere şefkat, vefa ve sadakat kabilince bir dokunuştur.
İnsan bayramda daha çok dost yüzü görüp, daha çok ziyaretçi bekliyor çünkü bayram tek başına kutlanan bir ritüel değildir. Bayram bir huzurlu kucaklaşmadır…
Neden bayramlar tatlı ile taçlanır acaba? Gelen misafirlere tatlı ikram edilmesi, şeker, kolonya, gül suyu tutulması, evlerde yapılan onca hazırlık kültür ve medeniyetimizin işte bu bin yıllık ince düşünüşünün yadigârıdır…
Şimdi…
Bayram geldi mi yüz binlerce insan ilk fırsatta bir yerlere koşuyor, bir telefon mesajı ile bütün görevler bitiveriyor. İşin tuhaf tarafı da bu gönderilen iletiler "kes-yapıştır" kabilinden başka yerlerden aparılmış sözler ve resimlerden oluşuyor… Kurban Bayramı’nda ise “bağış” yoluyla bu görev de bir telefonla ifa edilip mesele kapatılıyor! Ver elini deniz!
Bayramlar şevksiz ve heyecansız ve de insansız kutlanmamalı!
Hele Kurban Bayramı’nda kafelerde ve orada burada lahmacun, hamburger yiyen insanları görünce şaşırmamak elde değil! Öte yandan bunun tam tersi durumları da görmek mümkün…
Oturduğum mahallede görmüş geçirmiş insanlar şükür ki hâlâ yaşıyorlar ve bayramları o hiç eskimeyen terütaze kural ve kaideleriyle hâlâ yaşatıyorlar! Bahçeli evlerinde çiçekler arasına attıkları masalarda gelenler gidenler eksik olmuyor. Evlerde açılan baklavalar, kalburabastılar, sütlaçlar, kadayıflar, şerbetler ve de Kurban Bayramı'nın lezzet-i lâtifi kavurmalar gelene gidene ikram ediliyor.
Osmanlı kültür ve medeniyetini ısrarla sürdüren bu kâmil insanlar çevredeki gençlere de güzel etkiler bırakıyor… Gençler küme küme toplaşıp evleri ziyaret ediyorlar… Tadına varılan bu bayram ritüelleri gençlerde olumlu izler bırakmış olmalı ki evde kalıp bayram yapıyorlar!
Bayramı bayramcasına kutlamak bu devirde zor artık diyenler ve ilk fırsatta kendilerini tatil beldelerine atanlar, bu güzel bayram günlerini yaşama ve yaşatma fırsatını ve lezzetini de kaybediyorlar aslında.
Kurban bayramlarını tatile çevirip, uykuya yatırmanın dayanılmaz ağırlığını duyarak tatil yapmak fikri her geçen gün taraftar sayısını artırsa da biz hâlâ o eski günlerin hayalindeyiz!
Şimdi anlıyoruz ki…
İnsanlara, güne, geceye, bayramlara evlek evlek huzur dağıtan, mutluluk serpiştiren gönül kumaşları ipekten olan insanlarmış... Yalnızlığımızı yaldızlayan, bizleri sarıp sarmalayan, hayatımıza renk katanlar zikriyle, şükrüyle, fikriyle sözü senet sayan, ağzı dualı insanlarmış! 
Bir de…
Bayramlarda gelenler gidenlerden çoktu galiba! Biz daha fazla giderdik, kalmazdık geride, misafirliğe gitmeye naz etmezdik. Tanındık bütün kapılara değerdi ellerimiz…
Şimdi bayramlarda tatil beldelerine koşa koşa gidenlere seslenmek istiyorum: Yahu bayram! Nereye?..
Bütün sevgili okurlarımızın mübarek Kurban Bayramını kutluyor Türk İslam âlemine hayırlara vesile olmasını diliyorum.
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.