Kırık bacakla hacca yolculuk!

A -
A +
Güzel insanlar diyorum…
Bazı güzel insanlar vardır ki yüzlerine baktığınızda ta kalplerinin içini görürsünüz. Berrak bir akarsuyu andırırlar.
Bizim güzel komşumuz Edip Ağabey de işte onlardan birisidir. Hani İstanbul beyefendisi tabiri sanki onun için söylenmiştir. Kendisi altı yıl evvel İstanbul’dan gelip evimizin karşısındaki arsayı satın alıp müstakil bir ev yaptı.
Evinin inşaatı bitince de bahçesini ekip dikmeye başladı.
Besmele ile başlanan her şeyin beti bereketi oluyor. Edip Ağabey'in ekip diktiği bahçe, mahallenin en bereketli bahçesi oldu hiç kuşkusuz. Erkekler pek çiçekle, gülle ilgilenmezler sanırdık. Peygamber çiçeği, ezan çiçeği, Hüsn-ü Yusuf gibi çiçekleri ilk kez onun bahçesinde gördük, işittik…
Ailece mütedeyyin, kibar, düşünceli ve candan insanlar. Eşi Halide Abla ise tam bir hanımefendi. Allah denk yaratmış ve birbirine yazmış! Biz kendi aramızda (laf aramızda) onlardan bahsederken “Halide-Edipler” diyoruz. Hani Allah denk getirmiş de… İsimler de mi böylesi birbirine denk gelir de gülümsetir insanı...
Latife bir yana…
Aylardır sevinç içinde “Biz hacca gidiyoruz” diye hazırlık yapıyorlardı.
Hakikaten aylarca süren bir ritüele şahit olduk. İstanbul’da, Sakarya’da uzun uzun helalleşmeler, evin, bahçenin elden geçirilmesi, gidişin, gelişin, misafirlerinin nasıl karşılanacağı meselesi derken uzun zaman sevinç içinde hazırlık yaptılar kutsal yolculuk için…
Bizler yaz tatiline giderken kapılarına kadar gidip sizi uğurlayamıyoruz, bari şimdi helalleşelim yolunuz açık olsun dedik ve tatile çıktık… Tatil dönüşü sağ salim gittiklerini düşündük, bağ bahçe ıssızlaşmıştı zira kimseye de soramadık…
Derken bayram günü evli olan kızları, evimize bayramlaşmaya geldiğinde bizi hayrete düşüren haberi aldık… Meğer Edip Ağabey, hac yolculuğundan tam bir gün önce düşüp bacağını üç yerinden kırmış!
Kızları anlatınca eşimle dehşet içinde kaldık tabii…
Eee şimdi hangi hastanede demeye kalmadan bacağının alçıya alındığını ve öylece hac farizasını yerine getirmek için yola çıktığını söyledi. Afalladık kaldık. Hakikaten insan böyle bir durumu tahayyül bile edemiyor…
Yani bu tam da TGRT Haber ve İHA için dikkate değer ilginç bir haber aslında…
Bu nasıl bir iman ve ihlas ki üç yerinden kırık bir bacakla bu kutsal seferden dönmüyorsun Edip Abi diye sorardım elbette tatilde olmamış olsaydım. Seneye kalır mıyım, ölür müyüm bilinmez, hazır hac farizası için yol açılmışken bunu yakamam demiş ve Halide Abla ile yola revan olmuş… Halide Abla fazlaca yorulacaktır elbette ancak bu güzel ibadette eşine el vermesi de çok anlamlı ve önemli sanırım.
İşte diyorum ki…
Böylesi dili ve eli dualı, her anlamda ahlak abidesi güzel insanların yüzü suyu hürmetine, bizler de şu gök çatı altında huzurla yaşıyoruz. Halide-Edip çiftinin kutsal hac farizası böyle başlasa da onların büyük bir huzur ve mutlulukla bu yola çıkmaları bütün mahalleyi gerçekten de derin düşüncelere sevk etti! Hem üzüldük hem de hayretlerde kaldık. Elbette bunda da bir hikmet vardır dedik hep birlikte.
Düşüncesinin bile insanı ürküttüğü bir kırık çıkık hadisesiyle baş etmenin ne kadar zor olduğunu bilenler bilir! Acaba bu tür durumlarda Diyanet İşleri Başkanlığının ne gibi kural ve kaideleri var, açıkçası bilmiyorum. Ancak insanlar “bir daha hac kurasında ya çıkmazsam” endişesiyle bu şekilde yola çıkabiliyorlar.
Demek ki neymiş?
İman ve ihlas sahibi insanlar hiçbir zorluk karşısında yılmıyor ve en sevgiliye giden yollara hiç düşünmeden revan olabiliyorlarmış…
Allah bizleri de öyle insanlardan kılsın…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.