Asrımız!

A -
A +
İnsan…
Dünyayı güzelleştiren de çirkinleştiren de odur! Yeryüzünde her şey onun için… Eşref-i mahlukat yani yaratılmışların en şereflisi denmiş kendisine.
Yeryüzünün en şerefli mahlukatı olan insan, bugün yeryüzünü bir cehenneme dönüştürmek için kıyasıya yarışıyor, daha öldürücü silahlar yapıyor, dünyayı topyekûn yok edecek keşifler peşinde koşuyor ve bunu yaparken bir dakika olsun düşünmüyor!
İnsan dediğimiz varlık, birbirini yok etmek, birbirinin felaketini hazırlamak için kıyasıya bir yarışta. Yeryüzündeki bütün acıların ve sefaletlerin biricik mümessili olan aynı insanoğlu, dünyanın bütün güzelliklerine inat çirkinliğin ve kötülüğün dikenli yollarında yürüyor yürüyor, yürümek ne kelime, koşuyor…
Ve merhum Seyyid Ahmet Arvasi, uzun yıllar önce bu hakikate “Asrımız” şiirinde bakınız nasıl dikkat çekmiş:
“Nükleer bulutlar, boğucu sisler
Motorlu tabutlar, körelmiş hisler
Yalancı mabutlar, azgın kaprisler
İleri Nemrut’lar, çağdaş iblisler!
 
Mazlumlar iskelet… Zalimler zinde!
Teknik şerre alet, küfrün izinde
Bu nasıl adalet? Kan denizinde
Kol gezer haydutlar, yüzer habisler…
 
Bunca çirkinliğin kol gezdiği dünyada bundan böyle iyi ve güzel, gömüldüğü kara topraktan yeni baştan ayağa kalkar mı bilinmez lakin hakikat şudur ki insan bütün enerjisini yok oluşu üzerine harcıyor! Bunca silah tedariki, bunca nükleer ve biyolojik silahlar, karanlık kapılar arkasındaki ince hesaplar, yiyecek ve içecekler üzerine oynanan bunca hile ve sahtekârlık bizlere çok şey fısıldıyor aslında…
Haliyle biz de silahlanıyoruz, hazırlanıyoruz, buna mecburuz da…
Yalnız bizim farkımız öldürmek için, mazlum insanları vatanından ayırmak için değildir, bu aziz vatanı, savunmak için silahlanmak zorundayız! Bunu anlamayan aklıevveller bu silahlanmayı gereksiz bulabilir lakin dünya, hâl ve ahvalimiz böyle iken rehavete kapılmanın ne denli ölümcül olacağını bilmiyor olamazlar!
İnsanlık artık bir kısır çekişme sarmalına girmiş durumdadır. Dünya beşten büyük olsa da hakikat yalnızca ve daima beş’i gösteriyor. İşte Suriye sınavı ortadadır. Bu dünya beşi mi dünya başı mı her neyse onların tutum ve tavırları da ortadadır. İnsanlık Suriye sınavında ölmüştür, bitmiştir! Kırıntısı bile kalmamıştır.
Dünya ağır bir kapitalist ağın içerisinde dönerken buna bağlı olarak insana has bütün değerler lime lime dökülüyor. Dünya ahvali bütün hanelere ve ruhlara da ulaşmıştır artık. Ülkemizde de ne yazık ki para ve menfaat çarkı, bütün değerler manzumesini aşındırmış, alaşağı etmiştir.
Batı hep aynı batı idi! Biz ise böyle değildik. Bizim mühimmat meselesi yanında toplumsal problemlere de büyük çareler arayıp bulmamız icap ediyor.
Toplumsal bir cinnetin eşiğindeyiz.
İnsanlar arası dostluklar, arkadaşlıklar, pamuk ipliği misali bir çekişmede kopuyor, öylesine suni, öylesine yüzeysel, öylesine önemsiz. Aile çatırdıyor, boşanma sayısı evlilik sayısını geçmiş, gençler evliliği gereksiz görüyor! Büyük şehirler yalnızlar ordusunu barındırıyor bağrında. Ahlaka mugayir hâl ve davranışlarda patlama yaşanıyor!
Üstadımız Arvasi Hoca şiirinin sonunda hastalıklarımıza reçeteyi de sunuyor aslında:
“Artık örtünü aç nurlu Medine
Derdimize ilaç sendedir yine
Şimdi herkes muhtaç, en güzel dine
Parlasın umutlar, Ayet, Hadisler!”
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.