Cankurtaran yok mu?..

A -
A +
Tarih yine tekerrür etti...
Tam yüz yıl sonra” İspanyol Gribi” benzeri bir salgın, bütün dünyayı dolaşıp insanoğluna kâbus yaşatıyor. Geriye dönüp tarih kaynaklarına baktığımızda bütün bu olup bitenlerin neredeyse tıpatıp benzeri yüz sene önce de yaşanmış, milyonlarca insan bir virüs nedeniyle hayatını kaybetmiş! Geçmişteki bu salgına “İspanyol Gribi” denmesinin nedeni bu salgından en çok İspanya’nın etkilenmiş olmasıdır.
Ali Şükrü Çoruk’un “Osmanlının Son Yılları” adlı kitabında bu salgınla ilgili olarak çok detaylı bilgiler bulunmaktadır.
Birinci Dünya Savaşının son yıllarında Avrupa ve Amerika’da ortaya çıkan bir virüs bütün dünyaya yayılmış ve İstanbul başta olmak üzere bütün Anadolu’yu kasıp kavurmuştur. O yıllarda zaten veba, tifüs, verem, kızıl, frengi, cüzzam vs. gibi salgın hastalıklarla da uğraşan Osmanlı bir de bu salgınla mücadele etmiştir.
İspanyol Gribi dünyaya üç dalga şeklinde yayılmıştır. Birinci dalga Amerika’da 1918 yılının mart ayında ortaya çıkmış ve etkileri Osmanlı topraklarına eylül ayında ulaşmıştır! İlk dalga basit, diğer dalgalar çok ağır ve öldürücü olmuştur.
Bu salgında ilginç bir durum vardır ki o da virüsten en çok etkilenen yaş grubunun 20-40 yaş arasındaki genç insanlar olmasıdır! (Bunun nedenini şimdilerde uzmanlar “Sitokin Fırtınası"na  bağlıyor…) Burada yaşlı kimselerin fazla etkilenmemesine de; daha önceki virüs salgınlarında (1830) yaşlı kimselerin bağışıklık kazanmış olması gösteriliyor… Bu virüsten ölümler en fazla Asya ve Afrika’da gerçekleşmiştir.
Anadolu’nun pek çok şehrinde etkili olan bu salgında en çok öne çıkan şehirler Ankara, İzmir, Balıkesir, Çorum ve Samsun olmuş ve bazı şehirlerde günde yüzlerle ifade edilen can kayıpları verilmiştir. Mesela Ali Şükrü Çoruk’un “Osmanlının Son Yılları” adlı kitabında Sakarya’ya bağlı Sapanca ilçesinde şehirde “Cankurtaran yok mu?” nidalarının arşa çıktığı anlatılır!
Bu dönemde ilaç yetersizliği vardır. Ihlamur gibi birtakım bitkiler tavsiye edilir ve ilaç niyetine en çok tavsiye edilen ise aspirindir!
Bu dönemde Merkezî Hükûmet, Sıhhiye Nazırlığı vasıtasıyla bu salgına karşı bugün de tavsiye edilen birtakım kural ve kaideleri tedbir olarak almış ve halkı bilinçlendirmiştir. Buna göre ağzın mendille kapalı tutulması, hastanelere hasta ziyaretinin yasaklanması, kalabalıkların izolasyonu, evden çıkılmaması, pazar yerlerinin ve çarşıların kapatılması, toplu taşımaların kullanılmaması kabilinden onlarca sınırlama getirilmiştir.
Toplumun tecriti konusunda sıkı tedbirler alınmış o yıl okullar yaklaşık üç ay tatil edilmiştir. İlginç olan ise bu salgında devletin en üst zirvesinin de etkilenmiş olmasıdır.
Bugün “korona” salgınındaki belirtiler ise hemen hemen aynıdır!
Son zamanlarda ortaya çıkan araştırma sonuçlarına göre İspanyol Gribi de Çin kaynaklıdır! Bazı uzmanların hipotezlerine göre bu virüs 1917 yılında Çin de ortaya çıkmıştır. Fransız ve İngiliz devletlerinin değişik ülkelerden ithal ettiği işçiler arasında yaklaşık 140 bin Çinli işçi bulunmaktaydı ve bu virüsü bu işçiler Avrupa’ya taşımıştır!
Yine birtakım kaynaklarda bu dönemde bu virüsten ölenlerin sayısı sanıldığından çok daha fazladır zira savaş sırasında pek çok ülke, ölü sayısını tam olarak vermemiş ve gizlemiştir!
Hasılı, “Tıp çok ilerledi” lafının da koskoca bir kandırmaca olduğu ortaya çıkmıştır. Basit bir virüsün modern dünyayı dize getirip, eve tıkarak çaresiz bıraktığı bir zamanı yaşıyor insanoğlu. Yüz yıl önce benzeri bir tabloyu yaşayan insanlık, bu salgının tekrar dönüp geleceğini neden hesaplayamadı? Pandemi konularında o çok gelişmiş tıp ilmi, neden ciddi bir çalışma yapmadı, yapamadı?
Bu salgın tıp ilmini de temelinden sarsacak!
Bakıp göreceğiz...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.